Chan'ın vermiş olduğu kıyafetleri üstüme giydikten sonra odasına ufak bir göz gezdiriyorum. Siyah, gri ve biraz da beyazın hakim olduğu odası garip bir şekilde bu renklerin getirdiği kasvetin aksine ferah hissettiriyor.
Odasının bir duvarının sadece kitaplarla dolu olduğunu gördüğümde pek şaşırmıyorum. Benim odamda bu kitapların çeyreği bile olsa şaşırabilirdim.
Düzen içindeki kitaplığına biraz yaklaşıp incelemeye başlıyorum.
Bir şey anlayacağımdan değil de Chan'a ait her şeyi çocuksu bir merakla öğrenmek ve incelemek istediğimden bakıyorum. Çok da ilgimi çekmeyen kitaplara bakıyorum ve her birinin cildine dokunuyorum. Sanki Chan'a dokunuyormuşçasına titriyor içim.Kitaplığı incelemem bittikten sonra yanıbaşında duran çalışma masasına bakıyorum. Masası birkaç araç gereç ve yüksek ihtimalle beni görmek adına evden çıkmadan önce çalışmayı bıraktığı bir adet kitap dışında oldukça boş durduğundan çalıştığı alanın ferah olmasına özen gösterdiğini düşünüyorum.
Gözlerimi hemen penceresinin yanında bulunan masasından çekip odasının diğer ayrıntılarını inceliyorum. Siyah nevresimle örtülmüş yatağının yanıbaşında ufak bir komodin üzerinde iki adet mum ve bir okuma kitabı görüyorum. Hayatımda bu kadar kitapla yüz göz olmadığımdandır sanırım içim daralıyor. Kitabının arasında duran bir kağıt parçası dikkatimi çekince komodine doğru adımlıyorum. Elime aldığım kitabı araladığımda onu çizdiğim çizim kağıdı olduğunu görüyorum. En buruğundan bir gülümseme konuk oluyor dudağıma fakat uzun sürmüyor ki dudağımdaki yaranın acısından tebessümüm siliniyor.Odanın kapısı açıldığında bakışlarımı ellerinde iki kupa ile içeri giren Chan'a çeviriyorum. Elimde uttuğum kağıdı görünce gözlerini kaçırıp bana ait kupayı uzatıyor. Tanık olduğum bu görüntü içimi ısıtırken tuttuğum kağıdı özenle tekrar yerine koyup uzattığı kupayı alıyorum. Çalışma sandalyesine kurulduğunda oturacak bir yer arıyorum çünkü yatağına oturmamdan rahatsız olacağını düşünüyorum. Seungmin'den kalan bir alışkanlık olmalı, kendisi yatağına oturulmasından hiç hoşlanmazdı çünkü.
"Oturabilirsin. Changbin kendi odanda nasılsan öyle ol."
"Kendi odamda olduğum gibi olursam evden beni tekmeleyerek çıkarırsın."
Cevabımın üstüne ikimizde güldüğümüzde yine yaralarımın sızısından yüzümü buruşturarak gülmemi durduruyorum. Sanki aynı acıyı dudaklarında hissetmiş gibi yüzünü buruşturuyor ve sessizleşiyoruz.
"Ne yapmak istersin kahvelerimiz bitince? Kitap okuyalım mı?"
Alayla sorduğu son soruya gözlerimi deviriyorum. Odaya hakim olan sessizliğin yerini ahenkli gülüşü alıyor.
"Kitap görmekten içim daraldı mümkünse odadan çıkalım."
Gülüşü daha da sesli bir hâl alırken tebessümle onu izliyorum. Dudağımın sızısının hiçbir önemi kalmıyor benim için. Chan'ı gülerken görmek öyle güzel hissettiriyor ki bu hisse bağımlı olmamanın çok zor olduğunu düşünüyorum.
Onu bu şekilde izlediğimi gördüğünde aynı şekilde bana karşılık veriyor.
Elindeki kupadan son yudumlarını alıp yanıma yaklaşıyor ve yaralarımı inceliyor."Sanırım önce şunları tedavi etmemiz gerekiyor."
Derin bir nefes verdikten sonra odadan ayrılıyor ve birkaç dakika sonra tekrar yanıma geliyor. Elimdeki kupayı bir kenara bırakıp yanıbaşıma oturuyor.
O odaklanamadığım şeyler yapıp yaramı temizlerken benim odağım birbirine temas eden dizlerimizde oluyor.
İçimde dolaşan bu tarifi zor ve garip hisleri zaptetmek oldukça zor olduğundan terlediğimi hissediyorum. Chan bunu fark etmeyecek biri olmadığından kısa bir süre içinde bir şeylerin ters gittiğini anlıyor."Çok mu acıttım?"
Başımı iki yana sallıyorum konuşmayı unutmuş gibi. Başını sallıyor ve işine dikkatle devam ediyor.
Onun da tıpkı benim gibi alnında boncuk boncuk terler olduğunu gördüğümde işler benim için daha da kontrolden çıkıyor.
Ve sonunda bittiğinde ikimiz de derin bir nefes vererek birbirimize bakıyoruz."Yaralarından öpsem acır mı?"
Sorduğu oldukça masum olan bu soru kalbimde bir ayaklanmaya sebep oluyor. Ağzım açılıp kapanırken bir şeyler söylemek istiyorum ama heyecandan konuşmayı dahi unuttuğumu düşünüyorum. Ve en sonunda başımı sallamayı akıl ediyorum.
Aldığı cevabın üstüne Chan yavaşça bana yaklaştığında gözlerimi kapatıyorum bunun beni daha sakinleştireceğini düşünerek. Fakat tam tersi beni daha da heyecanlandırıyor bu durum.Ve yaralarımın üstünde dudakları gezinirken hissettiklerimi anlatmak oldukça zor fakat bir şeyler söylemem gerekirse, hiçbir ilacın böylesine hızlı etki etmeyeceğini biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
generation why | changchan
Fanfiction"saat onda buluşup nereye gitmek istersek gidelim çünkü gitmemiz kimsenin umrunda değil."