Yolculuk bir an önce bitsin diye uyumak için kapattığı gözlerini usulca açtı. Hava yavaş yavaş kararırken İstanbul'a giriş yaptıklarını fark etti ve doğrulup etrafa bakmaya başladı. Muğla'dan kuzeninin yanına giden Beren, ağrıyan eklemlerini hissedince içinden küfür etti. Korkusu yüzünden uçağa binemiyordu, bu nedenle de bunca yolu otobüste çekmek zorundaydı.
Muavin otogara geldiklerine dair bir anons yaparken çıkardığı montunu giydi ve sırt çantasını üst bölmeden aldı. Duran otobüsten inince derin bir nefes aldı. Sonunda gelmişti ve artık içi bir nebze de olsa rahattı. Burada kalacağı bir ay onun için iyi olacaktı. Bu düşüncelerle bavulunu alıp teyzesinin verdiği adrese gidebilmek için etrafta otobüs, taksi gibi bir şey aramaya başladı.
...
Yaklaştığı yalıya baktıkça elindeki silaha bile ihtiyaç duymayacak gibiydi Akın. Babasının kahvenin önünde yere yığılışı gözünün önünden gitmiyordu. Alev alev yanıyordu her bir yeri. En tehlikeli hislerin karışımı vardı içinde. Öfke, hüzün, intikam... Elindeki silahın mermileri bitene kadar sıktı evin her yerine, mermilerin koçanları yere her düştüğünde de bağırdı, bağırdıkça daha da kızardı.
İskeleye yanaşıp aşağıya inince vücudu sarsıldı, sendeledi. Hava çok soğuktu ama o yanıyordu. Hâlâ bir şey geçmiş değildi. Titreyen elleriyle açtığı kapıdan arabaya bindi. Kapattığı telefonunu açınca bir sürü cevapsız arama düştü ekrana. Onları es geçip arabayı çalıştırdı ve Çukur'a sürmeye başladı. Mahalleye girdiğinde arabadan inen Akın, karanlık sokaklarda yürümeye başladı. Her adımda dizlerindeki derman biraz daha tükeniyordu. Her adımda gözünün önüne kollarının arasındaki babası geliyordu. Ayağa takıldı birden, eli ayağı birbirine dolandı ve dizlerinin üstüne düştü. Düştüğü an her şey beynine bir kez daha yüklendi ve bir çocuk gibi ağlamaya başladı. Sokağın ortasında dizlerinin üstünde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Akın Koçovalı babasını kaybetmişti..
...
Arnavut kaldırımda fazlasıyla ses çıkaran bavuluna bakıp sessizce iç çekti. Zaten geç olan saatten dolayı hem insanları rahatsız etmek hem de bu mahallede dikkat çekmek istemiyordu. Kuzeni Aslı bahsederdi Çukur'dan, Koçovalılar'dan. Gerçi kendisi de gelmişti buraya ama çok küçük olduğundan hatırlamıyordu. Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni gördü. Bir anda telaş sardı içini, ya başına bir şey geldiyse ve bu kadar kötü olmuşsa diye. Sonra tanımadığı, bilmediği bir yerde olduğunu hatırlayınca bir adım attı. Kafasını tekrar o bedene çevirdi ve sokağa saptı. Böyle bir şeyi görmezden gelecek biri değildi o. "Pardon, iyi misiniz?" diyerek yürümeye başladı.
Yaklaştığında dizlerinin üstüne çökmüş birini fark etti. Ne kadar kötü bir haldeydi ki bu kişi kendisini ve çok gürültülü bavulunu bile duymamıştı. Bavulunu kenara bırakıp o da diz çöktü.
"Beyefendi iyi misiniz?" diye tekrardan sordu Beren ve cevap alamayınca yavaşça omzuna dokundu adamın. Bu dokunuşla sarsılan Akın kafasını kaldırdı ve karşısındaki yüze baktı. Tanımadığı biriydi ama o an o kadar çaresizdi ki bir anda karşısındaki kıza sarıldı.
Karşısındaki kişi kafasını kaldırdığı an ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerle karşılaştı Beren. Birkaç saniyelik bakışmanın ardından tam tekrardan "İyi misiniz?" diye soracaktı ki beline dolanan kollarla dondu kaldı. Ne yapacağını bilemiyordu. Çığlık mı atmalıydı, yanındaki çantayı kafasına mı geçirmeliydi bu adamın bilmiyordu. Omzuna yaslanan baştan daha yüksek hıçkırıklar yükselince belki de hayatında hiç yapmayacağı bir şeyi yapıp kollarını sardı.
"Şşş." diyerek sakinleştirmeye çalıştı ona sarılan adamı. Sadece ikisi karanlık bir sokakta yere çökmüş sarılıyordu. Adamın hıçkırıkları sessiz iç çekmelere dönünce Beren'in belindeki kollar bir anda çözüldü ve omzundaki başla karşı karşıya kaldı. Az önce gördüğü gözler şaşkınlıkla açıldı ve karşısındaki bir anda ayağa kalktı. Ağzı açılıyor ama ne diyeceğini bilemiyordu.
"Özür dilerim, çok özür dilerim." diyerek arkasını dönüp sendeleyerek sokaktan çıktı adam. Onun arkasında dizlerinin üstünde kalan Beren, az önce ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
< >
merhabalar ilk bölüm mü deriz giriş mi deriz böyle bir başlangıç yapmak istedim. yazacağım kurguda yer yer diziden esinlenip yer yer de bağımsız hareket edeceğim.
umarım keyifli bir yolculuk olur, yorumlarınızı bekliyorum. iyi okumalar.
g.a.
< >
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
FanfictionTanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim. Aşık olmak ise tamamen tesadüf.. ..."Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni...