12

1.3K 60 33
                                    

"Anlamıyorum Akın. Kim niye böyle bir şey söylüyor benim hakkımda? Beni tanıyorlar da mı konuşuyorlar böyle? Kaç gün oldu buraya geleli?"

"Haklısın güzelim. Haklısın da."

Beren, ertesi gün Akın'la görüşmek istemiş, bugün de kurulan pazarda Akın'ın durduğu tezgahın arkasında konuşuyorlardı. Dün akşam teyzesinin sorusuyla Aslı da Beren de ne diyeceğini bilememişti. Durumu açıklamak isteyen iki kadın, karşısında burnundan soluyan sinirli kadını daha da sinirlendirmek istememişti. Üstünü bile çıkarmayan kadını salonda koltuğa oturtmuş, bir iki dakika sessizlik içinde kalmışlardı.

"Belli ki ikinizin de haberi var bu durumdan. Biriniz ne olduğunu bana anlatsın hadi." dedi Zeliha sinirli sesiyle.

Beren Aslı'ya bakıp "Anlatayım mı?" dercesine sormuştu. Aslı'nın "Anlat." diye başını eğmesiyle derin bir nefes aldı Beren.

"Teyze, ben özür dilerim. Yani evet Akın'la birkaç defa görüşmüşlüğümüz var ama sana bunu ne şekilde anlattılar bilmiyorum."

"O Fadime varya Fadime."

Zeliha Aslı'ya dönmüş hızlı hızlı konuşuyordu. Annesinin bahsettiği kişiyi anlayan Aslı başını sallayıp annesine "Biliyorum." dedi.

"Gelmiş bana senin yeğenin de maşallah Koçovalılar'a kapak atmış, diyor."

"O na-asıl bir cümle teyze?"

"Ben de öyle dedim zaten. Ona mı kalmış laf söylemek?"

Beren Aslı'ya hayretle baktığında, Aslı'nın da annesi gibi sinirlendiğini gördü. Beren kalkıp teyzesinin yanına oturdu.

"Teyze gerçekten özür dilerim. Benim yüzümden böyle şeyler duymuşsun."

Zeliha yanına oturan kızın elinden tutup yüzünü okşadı. Üzülen yeğenini görünce siniri geçmişti.

"Sen neden özür diliyorsun kuzum benim? Densiz densiz konuşan insan çok."

Teyzesinin hareketiyle gülümseyen Beren, sorulan soruyla yine kuzenine bakma ihtiyacı hissetmişti.

"Birkaç kez görüştük, dedin. Nasıl görüşmeler bunlar?"

Kızı ve yeğeni arasındaki bakışmaları fark eden Zeliha, ikisine de bakıp tekrar konuştu.

"Bakışıp durmayın öyle. Anlatın bana ne varsa da bu insanların ağzına laf vermeyelim."

Ara ara Aslı'nın da yardımıyla, bu durum bir teyzeye ve anneye nasıl anlatılabilirse anlattı Beren.

"Siz şimdi Akın Koçovalı'yla." durmuştu Zeliha. Ne denirdi ki şimdi? Beren'in utanan bakışlarını fark edince her şeyi daha net anladı Zeliha.

"Bak kuzum, ben sana kızmam. Gönül bu söz geçse o kadar insan acı çekmez. Kızmam ama merak ederim. Teyzenim ben senin. Koçovalılar'dan Allah razı olsun. Ne sıkıntımız olduysa koşarak gelmişlerdir. Ama Allah'ın bildiğini de kuldan saklayamam. Endişelenirim böyle bir şey varsa. Gördün, ettin olanları. Ya başına bir bela, sıkıntı gelirse? Yüreğim yanar benim."

"Biliyorum teyzem. Bilmez miyim? Yine de Akın iyi biri. Yaşadığı hayatın aramıza girmesini istemiyorum."

"Akın iyi çocuktur bilirim. Bu mahallenin çocukları hep iyidir. Ellerimizde büyüdüler neredeyse. Bizim Neriman'ın Furkan'la da kardeş gibi büyüdüler. İkisi de pırlanta gibidir."

Furkan'ın ismini duyan Aslı, yere diktiği bakışlarını bir anda annesine çevirdi. Annesinin söylediğine gülerek tekrar eğdi başını. "Furkan mı pırlanta?" dedi içinden ve bir kez daha güldü kendine.

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin