Sokağın başındaki sesin geldiği kişiye sadece seslenilen isim değil dört genç de bakmıştı. Beren karanlıktan kim olduğunu göremediği için gözlerini kısıp dikkatle bakmaya çalışıyordu. Akın kendisine seslenen bu sesin kime ait olduğunu bildiğinden, kendisi gibi o kişinin kim olduğunu bilen Furkan ve Aslı'ya döndü. Akın'ın yüzüne çöreklenen siniri gören Furkan içinden: "Sıçtık!" derken, Aslı her şeyden habersiz Beren'e bakıp telaşla alt dudağını dişlerinin arasına aldı. Akın hışımla arkasını dönüp ayağının altındaki karları sert adımlarıyla ezerek sokağın başına yürüdü.
"N'oluyor?" dedi Beren, Akın'a kaşlarını çatıp bakarak. Furkan Beren'e döndü.
"Siz kalın burada. Geliyorum ben."
Akın'ın hızlı adımlarına koşturarak yetişmeye çalıştı Furkan.
"Kardeşim, bekle bir saniye."
Furkan'ı duymayan Akın, sokağın başına bir iki adım kala elini de havaya kaldırıp hışımla konuştu.
"Senin ne işin var burada?"
Beren Aslı'ya dönüp bu sesin kime ait olduğunu bildiğini yüzünden anlayan kuzenine sordu.
"Aslı, kim bu?"
Aslı açılan ağzıyla cevap verecekken Akın'ın sesini duydu Beren.
"Sen ne yapmaya çalışıyorsun Songül?"
Aslı'nın vereceği cevabı Akın'dan alan Beren, hayretle bir ses çıkardı ağzından. Bakışlarını karanlık sokağa tekrar çevirdiğinde Akın'a ve ona yetişip yanında bekleyen Furkan'a baktı.
"Ben bir şey yapmaya çalışmıyorum Akın. Sadece Çukur'a geldiğini duydum ve seni görmek is.."
Songül'ün sözünü yarıda kesip sert ve yüksek sesiyle konuştu Akın.
"Beni mi görmek istedin? Sen kimsin beni görmek isteyeceksin? Bak ben senin ne yapmaya çalıştığını niye yaptığını çok iyi biliyorum Songül. Ama sana burdan ekmek çıkmaz başka kapıya."
Songül elini kaldırıp Akın'ın koluna dokundu. Atmaya çalıştığı masum bakışlarla Akın'a baktı. O Akın'a böyle bakarsa adam kıyamazdı, biliyordu.
"Niye böyle konuşuyorsun Akın? Seni özlemiş olamaz mıyım?" dedi kıstığı sesiyle.
Akın koluna dokunan ele baktı önce, sonra da o elin parmağındaki yüzüğe. Alayla gülüp kolundaki eli itti.
"Parmağındaki yüzükten utan. Benim ashabımı bozma. Ben çirkileşmeden bas git burdan."
Akın'ın söylediğine bozulan Songül, yüzüğünü saklamaya çalıştı. Bir adım atıp Akın'la arasındaki mesafeyi kapattı.
"Bunun laftan anlayacağı yok." diyen Beren, Aslı'nın kendisini tutmasına izin vermeden Akının yanına yürüdü. Birkaç dakikadır burda köşeden olanları izleyip Akın'ın verdiği karşılıktan içini rahatlatmaya çalışıyordu. Ama sesin sahibi olan Songül'ün hareketleri bardağı taşıran son damla olmuştu. Attığı adımlarının arasında seslendi kıza doğru.
"Yüzsüz müsün kızım sen?"
Akın duyduğu sesle şaşırıp arkasını döndü. Kendisine bir saniye bile bakmayıp sinirden kasılan yüzüyle arkasındaki Songül'e bakan Beren'e baktı. Furkan ortalığın karışacağını ama Beren'in bu haliyle de eğleneceğini bildiğinden biraz daha köşeye çekilip merakla olacakları bekledi. Beren'in arkasından koşan Aslı'nın kolundan tutup kendine çekti. Kızın kulağına eğilip fısıldadı.
"Bırak onlar halletsin."
İkilem de kalan Aslı, Furkan'ın mantıklı olduğunu düşündüğünden sırtını Furkan'ın da sırtını yasladığı duvara dayadı. Beren'in sinir haliyle neler yapabileceğini Aslı bilse de en azından yakınındayım diye teskin etti kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
FanfictionTanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim. Aşık olmak ise tamamen tesadüf.. ..."Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni...