"Beren n'olur böyle yapma!"
"Ne yapmayayım Akın? Ayrıca sen nasıl girdin buraya? Ben seni görmek istemediğimi söyledim."
"Söyledin, evet ama ben seni görmeden yapamıyorum işte."
"Sadece beni demek ki!"
Duyduğu şeyle başını yasladığı kapıya bir yumruk attı Akın. İçine dolan sinir, kulaklarına kadar kızarmasına sebep olurken burnundan verdiği nefeslerle rahatlamaya çalışıyordu.
"Beren bak inanmadığın, doğrusunu bildiğin cümleler kuruyorsun. Yapma böyle. -kendisini tutamayıp bir kez daha vurdu kapıya- Böyle yapma."
Kapıya inen yumruklar, Beren'in olduğu yerde irkilmesine sebep oldu. Korkunun ve öfkenin karışımıyla çatılan kaşları ve koyulaşan gözleriyle kapının arkasındaki Akın'ı görebilirmişcesine bakıyordu.
"Biz her şeyimizi konuşarak hagörmeden yapamıyorsunlledebiliriz Beren. Bunu sen de çok iyi biliyorsun."
İçindeki öfke, korkuya ağır bastığında kapıya hışımla yürüdü Beren. Hızla açtığı kapıya başını dayayan Akın, bir anda açılan kapıyla sendelese de kendini toparlamaya çalıştı. Kendisine öfkeyle bakan kızı inceledi o arada. Kızarık gözler ve burun Beren'in beyaz yüzünde kendini gösterirken içinden küfür etti Akın. Bunun sebebi kendisiydi.
Beren kendisinden pek de farkı olmayan gözlerle karşılaşınca adımları duraksadı. Oldukları yerde öylece birbirlerine baktılar. O bakışmayı, içindeki öfkenin yumuşamasını istemeyen Beren böldü.
"Konuşarak halledebiliriz değil mi? Değil Akın!"
İşaret parmağını havaya kaldırıp Akın'ın göğsüne iki kez vurdu Beren.
"Halledebilirdik! Ama bunu sen değiştirdin Akın. Ben sana anlattım, söyledim. Teker teker, bastıra bastıra anlattım her şeyi. Daha fazla sorun olmasın Akın, dedim. Yeteri kadar problemimiz var, bir de bu eklenmesin Akın!"
Arka arkaya sıraladığı cümleler nefesinin düzensizleşmesine sebep oldu. Hızla inip kalkan göğsü ve dolmaya yüz tutan gözleriyle geriye bir adım attı Beren. Eli hâlâ havada ve işaret parmağı olanların suçlusunu gösterir gibi Akın'ı gösteriyordu.
"Dedim değil mi Akın? Ama sen.."
Önüne düşen saçlarını geriye atıp yarım kalan cümlesine devam etti.
"Ya hiçbir şey canımı yakmadı benim. Ne senin hayatın ne içinde bulunduğun ailen ne de o kızın yaptıkları. Çünkü düşündüm. Düşündüm ve dedim ki; o bunun içine doğdu, belki doğmasa aklında ve kalbinde böyle bir hayatı yaşamak isteyen biri olmayacaktı. Sonra dedim ki; ailesidir Beren, nasıl vazgeçsin ya da nasıl onların hareketlerinden Akın'ı sorumlu tutarsın? Songül'e gelince de; ben bilirim öyle tipleri. Yakalayamadığı, sahip olamayacağı mutluluğu kıskanan insanlardan o. Bir gram yaptığı şeylerin kendi içindeki kötülükten olduğunu düşünmekten vazgeçmedim. Bunların hepsinin kafamda bir karşılığını buldum ben Akın."
Beren'in titreyen sesi ama inatla açıklama yapmaya çalışan halleri kalbinin birinin ellerinde sıkıldığını hissettirdi. Boğazına inen yumruyu yutkunarak yok etmeye çalışsa da başarılı olamadı.
"Beren.."
"Daha en başından bu böyle oluyorsa devamında hiçbir şey doğru düzgün yürümez. O yüzden uzatmaya, birbirimize acı çektirmemize gerek yok."
Beren'in az önceki halinin aksine durgunlaşan sesi ve hareketleri Akın'ın kalbinin korkuyla atmasına sebep oldu. Arkasını dönüp elleriyle gözyaşlarını silen Beren'in aksine yaşların yüzünden çenesine kadar akmasına izin verdi Akın. Çok değil birkaç saniye sonra kulağına gelen çınlama yüzünün buruşmasına sebep oldu. Aklına gelen düşünceyle ve aklının o düşünceyi uygulaması için ettiği ısrarla bir iki adım atıp Beren'e yaklaştı. Arkası dönük kızın önüne geçip dizlerinden tutarak havaya kaldırdı. Baş aşağı eğilen Beren, aşağı doğru sallanan saçlarının yüzüne gelmesini engellerken olduğu yerde kıpırdanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
FanfictionTanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim. Aşık olmak ise tamamen tesadüf.. ..."Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni...