"Peki bizim bu aramızdaki durum? O nasıl çözülecek?"
Beren'in kurduğu cümleye ne diyeceğini bilemeyen Akın, kızın cesaretinden hem mutlu olmuş hem de gurur duymuştu. Fazla sessiz kaldığını fark eden Akın, tam cevap verecekti ki kafasına gelen kartopuyla ağzı açık bir şekilde Beren'e bakakaldı.
Karşısındaki adamın kafasında dağılıp omzundan parçaları dökülen kartopunu görünce Beren'in eli ağzına gitti ve gülüşünü saklamaya çalıştı.
"Kusura bakma Akın. Sana atmayacaktım ama şans işte." diyerek ellerini iki yana açtı Aslı.
Kafasını yana çevirdiğinde Aslı'nın elinde hazır olan yeni kartopunu görünce Beren, Akın'ın önüne geçerek ona gelecek kartopunu tam yüzüne yedi. Furkan ve Aslı'nın kahkahaları boş sokakta yankılanırken yüzündeki karlardan dolayı gözü kapalı bir şekilde kaldı Beren. Arkasında duran Akın'ın da güldüğünü duyunca yüzünü temizleyip arkasına döndü bir hışımla.
"Ben seni koruyorum yaptığına bak!" diyerek sitem etti Beren.
"Koruyorum dediğin şey de kartopu Beren. Ben kurşunların önüne atladım senin için." dedi elindeki bardağı bahçe duvarının üstüne bırakıp yere eğilerek kartopu hazırlarken. Beren de ona uyarak aşağı eğildi ve ellerini soğuk kara daldırdı.
Hazırladığı kartopunu Aslı'nın arkasında sessiz sessiz gülen Furkan'a attı.
"Lan! Benim ne suçum var?"
"Gülerken iyiydi pezevenk." diyen Akın'a elindeki kartopunu attı Beren.
"Bozma ağzını, acı biber değil kar yersin böyle."
"Hainlik demek ha?" diyen Akın'la birlikte dört genç çocuklar gibi kartopu savaşı yaptılar o sokakta. Kahkahaları boş kaldırımlara çarpıp yankılar yapıyor, soğuktan kızarmış elleriyle hâlâ birbirlerine kartopu atmaya çalışıyorlardı.
Beren'le aynı yere eğilen Akın, ayağa kalktıklarında kızın dengesini kaybetmesiyle beline uzandı. Birden ikisi de kendini yerde, üst üste buldu. Düşmenin etkisiyle gözleri kapanan Beren, üstündeki Akın'a sitemle seslendi.
"Off Akın! Kaç kilosun sen? Bu ne ağırlık?" dedi.
...
Yere düşen Akın ve Beren'i gören Furkan onlara doğru gidecekken Aslı kolundan tuttu onu.
"Nereye gidiyorsun? Aptal seni. Gel buraya." diyerek kolundan tuttuğu Furkan'ı kahveye giden sokağa değil diğer sokağa sürükledi. Eski, yıkık dökük bir yer olan sokağın girişindeki eve doğru adımlarını yöneltti Aslı. Furkan hem kendi kolundan tutan hem de kendi kendine konuşan Aslı'ya bakarak yürümeye çalışıyordu. "Bu kız ne ara bu kadar büyüdü?" diye düşünen Furkan, Aslı'nın zeytin gibi gözlerini görmeye çalışıyordu.
Nihayet bir yer beğenen Aslı, eski evin girişindeki kar olmayan merdivenine çekti Furkan'ı.
"Niye getirdin beni buraya?"
"Biraz yalnız kalsınlar, diye tabii." diyerek Furkan'ın öküzlüğüne göz devirdi Aslı.
"Onu anladık zaten. Niye yalnız kalacaklar ki bunlar?" diyerek Aslı'nın ağzından Akın için laf almaya çalıştı. Cevap vermek için çevirdiği bakışlarıyla Furkan'ın kısık bakışlarını görünce elini kaldırıp Furkan'ın omzuna vurdu Aslı. Omzuna yediği tokatla yüzü buruşan Furkan, eliyle omzunu sıvazladı.
"Sen zaten biliyorsun di mi neden yalnız kalmalarını istediğimi?"
"E herhalde be kızım. Kaç senelik kardeşimi tanımaz mıyım ben? Akın Beren'den bahsettikçe ağzı iki dönüm genişliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
FanfictionTanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim. Aşık olmak ise tamamen tesadüf.. ..."Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni...