Çalan telefonla açtığı gözlerini. Karşısında bulmaya alışık olmadığı yüzü görünce ve belinde sarılı kolu hissedince irkildi. Ağrıyan başına "Dün neler oldu?" diye sorduğunda her şeyi bir bir önüne geldi. Yastığın altındaki telefonuna bakıp arayan annesini görünce sessize aldı. Sonra arardı. Uzanıp karşısındaki yüze dokundu yavaşça. Kendi dokunuşuyla hafif aralık ağzı kapanıp açıldı. Yine de oynattı parmaklarını. Yeni çıkan sakallar elini gıdıkladı. Biçimli çeneye uzandı sonra. Dayanamayıp bir öpücük bırakıp geri çekildiğinde karşılaşmıştı Akın'ın açık gözleriyle Beren. Gülümseyip: "Günaydın." dedi. Akın da gülümsemesine aynen karşılık verdi.
"Günaydın güzelim."
Bu kadar yakınındaki kıza baktı Akın uzun uzun. "Keşke." dedi. "Keşke hep böyle uyansam." dedi içinden. Beren'e sardığı koluyla kızı kendisine biraz daha çekti, sanki aralarında mesafe varmışcasına. Beren ise bu çekilmeyle nefesinin kesildiğini hissetti. Akın'ın çenesindeki eli de ensesine kaymıştı. Birbirine değen burunlarla ikiside yorganın altında terlemeye başladı. Bir tarafta: "Öpecek mi?" diye, diğer tarafta: "Artık öpsem mi?" diye düşünüyorlardı. Akın karar vermiş olacak ki yaklaştı kızın dudaklarına. Beren de gözleri kapalı bekledi adamı. O kısa mesafe ikisine de kilometrelerce yol gibi gelmişti. O yolun aşılmasına da engel olan Beren'in tekrar çalan telefonuydu. Kapattığı gözlerini açıp arkasını dönüp yastığın altındaki telefonunu aldı Beren. Tekrar annesinin aradığını görünce yataktan kalkıp az önceki anın büyüsünden çıkmak için saçını, üstünü düzeltti. Sanki annesi karşısındaymış gibi gelmişti. Akın sırtüstü uzanıp kollarının başının altında birleştirip sırıtan ifadeyle Beren'e bakıyordu. Bu sefer ne telefona sinirlenmişti ne de başka bir şeye. Beren'i şöyle görmüştü ya. Kendisine işaret parmağıyla sus işareti yapan kıza, eliyle ağzına görünmez bir fermuar çekti Akın.
"Efendim anne?"
"Niye telaşlı geliyor senin sesin?"
"Telaşlı mı? Yok annecim, ne telaşı? İkinci kez aramışsın ya meraklandım."
"Yok annecim, meraklanacak bir şey yok. Biletini kaça alalım, diyecektik babanla."
"N-ne bileti anne?"
"E kızım sömestr bitecek bu hafta. Aslı'nın da okulu başlayacak. Senin de sınavın var. Gelirsin artık."
Beren iki haftanın ne ara geçtiğine ne ara gitmesi gerektiğine inanamamıştı. Akın da Beren'in yüzündeki ifadeden dolayı eliyle: "N'oluyor?" diye işaret etti. Ayrı mı kalacaklardı şimdi? Birkaç saniye sessizlikten sonra annesinin sesini tekrardan duydu Beren.
"Beren, orda mısın kızım? Öyle konuşmamız mıydık?"
"Konuşmuştuk, konuşmuştuk da anne. Bilet işini ben hallederim. Şimdi bir şeyler yiyeceğiz Aslı'yla. Ben seni ararım olur mu?"
"Tamam kızım. Unutma almayı. Hadi öpüyorum ikinizi de. Zeliha'ya da selam söyle."
Kapanan telefonla uzandığı yerden doğrulup yatakta oturan Akın, konuştu.
"Beren, bir sorun mu var? Bilet işi ne?"
Beren de yatağa, Akın'ın karşısına oturdu.
"Gitmem gerekiyor. Bu pazar."
"Bu pazar." diye tekrar etti Akın. Bugün cumaydı. Nasıl yani?
"İki gün sonra gideceksin."
Beren eğik başını aşağı yukarı salladı.
"Akın biliyorum her şey çok yeni ama ben mesafelerin aramızda sorun olmasını istemiyorum."
Beren'in söyledikleriyle oturduğu yerden kalkıp kızın karşısına geçti Akın. Parmaklarıyla oynayan Beren'in ellerini tutup eğik başını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
FanfictionTanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim. Aşık olmak ise tamamen tesadüf.. ..."Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni...