beren

579 34 2
                                    

Akın'ın Sapanca Gölü dediği yere geldiğimizde el ele girdiğimiz odanın içinde gezinmeye başladım. Gözlerim şömineyi görünce çocukluğumdan beri çok sevdiğim şeyin sevinciyle yerimde zıplayıp Akın'a seslendim. Bana gülümseyerek bakan Akın, şu an hayal dünyasında olup olmadığımı sorgulatacak kadar güzeldi. Zaten yapılan sürpriz bile beni o kadar mutlu ederken Akın'ın onca şeyin arasında bunları düşünüp ayarlaması ona olan sevgimin hâlâ daha aratabileceğine kanıt gibiydi.

Uzun bordo perdeleri görünce oraya doğru yürüyüp perdeyi araladım. Gölün gözüktüğü manzarayı gösteren bir balkon görünce mutlulukta kapısını açıp balkona çıktım. Arkamdaki adım sesleri Akın'ın da geldiğini gösteriyordu. Ellerimi demirlere koyup etrafa bakarken belimde hissettiğim kollar havanın soğukluğunu üzerimden kesmişti. Huzurla Akın'a yaslandığımda her zaman olduğu gibi burnunu boynuma dayamasına gülümsedim. Koklamadan önce burnunu yavaşça sürtünce demilerle koyduğum parmaklarım kendiliğinden oynarken içimden geçen titremeye anlam veremedim. Bu hareket beni huylandırken başımı Akın'ın başına doğru eğip alışmaya çalıştım. Sonrasında hissettiğim dudaklar bu sefer parmaklarımı sıkmama sebep oldu. Akın ellerimi tutup belimin üzerinde birleştirirken sıkıca sardı beni. Aramızda zaten az olan mesafe böylelikle kapanınca dudaklarımı aralayarak titrek nefes verdiğimi o zaman fark ettim. Boynumda hissettiğim ıslaklığın üzerine serin hava çarpınca o an orada düşeceğimi hissettim.

Tıklanan kapı bacaklarımdaki son dermanı toplarken Akın, kapıya doğru yürüdü. Ben adımlarımı banyoya çevirip, beyaz ışığın hakim olduğu banyoya girdim. Aynanın karşısına geçtiğimde kızaran yüzümle ve büyüyen göz bebeklerimle karşılaştım. Az önce olanlar bir bir aklıma gelirken daha önce ne bir başkasıyla ne de Akın'la yaşadığım bu yakınlık benim için çok yabancıydı. Ama genelde tedirgin eden yabancı şeylerin aksine bu hissettiklerim kötü değildi. Sadece bu kadar heyecanı kalbi kaldırabilir miydim? İşte onu bilmiyordum. Kulaklarıma Akın'ın boğuk kahkahası gelince bir kez daha kıpırdanıp daha da kızaran yanaklarıma açtığım musluktan su vurdum.. Saçlarımı da toplayıp enseme ve Akın'ın dudaklarının değdiği yerlere ıslak ellerimi dokundurup banyodan çıktım.

Banyodan çıktığımda Akın'ı yatakta oturup ellerini arkaya uzattığını gördüm. Beni görünce doğrulup elini uzattı. Gülümseyen yüzüne ve eline bakınca o ele hemen uzanıp Akın'ın yanına oturdum. Başımı yasladığım göğsünde söylediklerini dinlerken bir anda kalkmasını anlamamıştım. Nereye geç kalıyorduk? Önümde bir çırpıda kazağını çıkarınca gördüğüm vücud ile zorla yutkundum. Akın hiçbir şey olmamış gibi odada bu halde yürürken ben gözlerimi ondan ayıramıyordum. Eğildiğinde ve çıkardığı gömleği giyerken kasılan sırt kaslarında gözlerim gezinirken Akın'ın söylediklerini duyamaz hâle gelmiştim. Ne diyordu? Elbise mi?

Odadan çıktığında hâlâ anın şokunu yaşarken kırk dakikam olduğunu hatırladım. Zaten bir tek onu hatırlayabiliyordum. Ayağa kalkıp köşedeki siyah çantaya eğilip yine siyah olan dantelli kumaşı elime aldım. Tanıdık hissiyat elbiseyi görünce daha da anlamlı gelmişti. Akın'a az önce giydiği gömleği alırken beğendiğim elbiseydi bu. İyi de ne ara görmüştü de almıştı? Akın'ın bu düşünceli davranışı beni mutlu ederken yüzümdeki sırıtma bir an olsun gitmeden hazırlanmaya başladım. Siyah uzun çizmelerimi, makyaj malzemelerimi ve saç için kullandığım şeyleri de aynı çantada görünce bu işe Aslı'nın el attığını anladım. Elbisemi ve ayakkabılarımı giyip saçımı da ensede toplayarak odada gördüğüm bordo renginden esinlenip bordo ruj sürdüm. Parfüm de sıkıp banyodan çıktım. İçerdeki boy aynasına koşarak kendime baktığımda gördüğüm görüntü hoşuma gitti. Çantama telefonumu ve birkaç şeyi koyup kapatırken kapı tıklandı. Üzerime bir şey almaya gerek olmadığını söyleyen çalışana teşekkür edip önden yolu göstererek gitmesini izledim.

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin