2027 Temmuz, İstanbul
Oğlum,
Ne garip bir söylem? Aslında neredeyse herkesin aşina olduğu bir kelime ama bunu benimsemek benim için daha çok yeni. Oğlum... Bunu söyleyebilmemiz için bizi çok beklettin ama inan bana beklediğimiz sürenin her bir saniyesine değdi. Üçüncü ayın sonunda, gittiğimiz kontrolde öğrenebildik cinsiyetini. O zamana kadar ailemizdeki herkes tahminlerde bulundu. Gerçi önemi olduğundan değil de bizimkisi heyecan ve meraktı.Kontrolde hem cinsiyetini hem de inatçı olduğunu öğrenmiş olduk. Tıpkı baban gibi...
Baban seninle ilgili öyle hayaller kuruyor ki oğlum, ben bile hayretle dinliyorum çoğu zaman. Ona seni söylediğim ilk anı hatırlıyorum da şimdi... Furkan Amca'nla birlikte bu haberi kutlamak için işlettikleri mekanda büyük bir organizasyon ayarlamışlardı. Şu anki evimize 20 dakikalık uzakta olan, Moda'da bir mekan. Her metrekaresinde emeğimizin olduğu mekanda kutladık senin gelecek olmanı.
2021 Eylül, İstanbul
"Gittiler mi?"
Eylülün aldatıcı havası, yağmurunu yağdırsa da bunaltacak bir sıcakla karşılıyordu insanları. Beren, üzerindeki trençkotunu çıkarıp oturmak için çektiği sandalyeye astı. Otururken Akın'ın sorusuna onaylarcasına başını sallayıp ensesinde terleyen saç diplerini rahatlatmak için bileğindeki lastik tokayla saçlarını topladı.
"Gittiler ama gidene kadar da canım çıktı. Siz n'aptınız?"
Kendisine yaklaşan garsondan su isteyip sırayla karşısında duran Furkan'da ve yanındaki Akın'da gezindi gözleri. Ağustosta açıklanan sonuçlardan sonra anne ve babasını ikna etmek için alttan girip üstten çıkmıştı Beren. Onlara bu tercihin kendi isteği olduğunu defalarca anlatmış ve zorlu bir ikna durumundan sonra hem üniversiteye kayıt olmuş hem de tamamıyla teyzesinin evine yerleşmişti. Dersleri başlamasa da kayıt için gittiği Acıbadem'deki okuluna hayran olarak dönmüştü. Evet, konuşulan onca şeyin üzerine Beren söylediğini yapmış ve İstanbul'u kazanmıştı. Marmara Üniversitesi, İç Mimarlık Bölümü öğrencisiydi artık. Oldu olası sevdiği ve Akın'la anılarını biriktirdiği Kadıköy, bir de hayallerinin gerçekleştiği yer olmuştu. İçine adım attığı koyu gri bina gözlerinin önüne gelince heyecanlandı Beren.
"Aslı da gelsin, öyle söyleyeceğiz."
Hevesle ve heyecanla yerinde duramayan Furkan, yüzündeki gülümseme ile arada bir Beren ve Akın'a bir de arkasında kalan kafenin kapısına bakıyordu.
"Aslı dershanedeydi değil mi?"
"Evet." dedi Furkan hâlâ arkasındaki kapıyı kontrol ederken.
"Neden bu kadar heyecanlı? Bir anda çağırdınız böyle. Merak ediyorum bak." dedi Beren, Akın'ın kulağına eğilerek. Akın onun merakla çatılan kaşlarına bakıp gülümsedi.
"Bekle biraz, sabırlı ol."
"Heh geldi!"
Furkan'ın yüksek çıkan sesiyle kapı tarafına bakan Beren ve Akın, dersten çıktığı için pek de mutlu olmayan, yorgun gözüken Aslı'yı gördü.
"Gel meleğim." diyerek yanındaki sandalyeyi geri itti Furkan. Aslı da yorgun bedenini ve ağrıyan başını unutmaya çalışarak oturdu sandalyeye.
"Herkes burada olduğuna göre bizim size bir haberimiz var."
Aslı ne olduğunu anlamak için Beren'e bakarken, onun da kendisinden farksız olduğunu gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
FanfictionTanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim. Aşık olmak ise tamamen tesadüf.. ..."Soğuyan havadan dolayı adımları hızlanınca bir ses duydu Beren. Bir hıçkırık sesiydi bu. Biri ağlıyor muydu? Usulca kafasını sağdaki karanlık sokağa çevirdi ve yerdeki bedeni...