TOREADOR

1K 50 111
                                    

Hatırlatma
Malzeme odasına girdiğimizde hala o anla ilgili konuşuyorduk.
O sırada, ıssız malzeme odasından iki üç alkış geldi. Kıyafetlerin arasından çıktığını gördüğüm üç kişi, kalbimin duracak şekilde hızlı atmasına yetmişti.

Başak, Alev ve Jay!
---

Nefes alışlarım düzensizleşirken, Öykü'nün elini tuttum ve kulağına hafifçe eğilip ' Kolunu sıkınca koşmaya başla!' Diye fısıldadım. Jay bize ağır ağır yaklaşırken konuştu.

" Hmm.. Kolunu sıkmaya zamanın bile olmayacak bence. "

Vampir olduğunu ve bizi duyabildiğini unutmuşum!

Jay bize doğru bir adım atarken kaçmaya çalıştım ama Başak bize doğru yaklaşıp bana tokat attı. Elim yanağımda olayın şokunu atlatırken, aklıma gelen ani bir planla gülümsedim. İçimden dua okumaya başladım.

" Can havli vela kuvvete.. "

Can havliyle okuduğum dua anca bu kadar olur!

Alev de bize doğru gelip Öykü'ye vurdu. Aslında planımda Başak vardı ama Alev zayıf olduğundan kolay lokma diye düşünüp üzerine atıldım. Saçını çekip pis sırıtışımı yerleştirirken içimden ' Oyun zamanı! ' diye düşündüm. Yıllarca uzattığım tırnaklarımla onun bileğini boydan boya çizip kanatırken, Jay'in Alev'in koluna baktığını farkettim. Planım şuydu:

Jay, Alev'in kanını gördüğünde afallayıp Alev'in kanını içecekti. Biz de fırsattan yararlanıp kaçacaktık. Sonuçta hemen hemen bütün vampirler kanı görünce kendilerini durduramazlar. Ve eminim onu bırakıp bizi yakalamak için uğraşmazdı. Evet bencildim. Ortaya Alev'in canını koyuyordum ama o da bizim canımızı ortaya koymuştu. Jay bizi öldürecekti.

Alev'in çığlığı odada yankılanırken Öykü'ye ' Koş! ' diye fısıldadım.

Jay, bir bana bir de Alev'e bakıyordu. İkimizi de istiyordu. Birini planları için, diğerini ise susuzluğunu bastırmak için. Alev'i seçecekti.

Ben de koşmaya başladım. Öykü daha hızlı olduğundan benden önde koşuyordu. Jay yanımda belirip kolumu sıkıca tuttu ve beni yakaladı.

Hayır Alev'i seçecekti!

Seçmeliydi!

Öykü ise kaçmayı başarınca, beni geriye fırlatıp onun yanında belirdi. Kolunu tutacakken Öykü eğilip kendini yere fırlattı ve çığlık atmaya sesi yetmediğinden fısıldadı.

" Aksel. "

Kilometrelerce ilerideki çimenlerin üzerinde küçücük görünen Aksel, umarım bu fısıltıyı duymuştur. Çığlık olsaydı duyardı ama şimdi ne olacağını ben de bilmiyordum, Öykü de.

Kimse bilmiyordu.

Aksel, arkadaşlarıyla konuşup kahkaha atarken kafası aniden bizim olduğumuz tarafa döndü. Bir robot gibi. Elindeki limonatayı fırlatıp bize doğru koştuğunu gördüm. Evet küçücük görünmesi komikti ve bize hızla yaklaşıyordu. Çok hızlıydı. Ve Aksel, bize koşuyordu. Ciddi ciddi.

Jay, Öykü'nün kolundan tutup havaya kaldırdı ve geri geri kaçmaya başladı. Aksel ise daha da hızlanıyordu. Daha çok..

Jay, Öykü'yü bırakıp çatıya uçtu. Aksel de çatıya atlayınca Hiç bir şey göremedim. Sahi ben neden hala Jay beni fırlattığından beri yerdeyim?

Ayağa kalkıp Öykü'nün yanına ilerlediğimde biri beni saçımdan tutup yere yapıştırdı.

" Aağhh! "

AFRODİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin