Hatırlatma:
Yüzükler elimden kayıp yer ile bütünleşirken, gecenin ölüm sessizliğini bozan sesler: benim hıçkırıklarım ve yüzüklerin yere çarpınca çıkan sesleriydi. Aksel ile bitmişti. Ve bu beni iyice beter ediyordu. Canım acıyordu. İçim acıyordu. Ben onu bu kadar çok severken ayrılmamız canımı acıtıyordu. Oldukça fazla.. Aksel'in cümlesini hatırlayıp burukça gülümsedim.
" Seni sonsuza dek seveceğim Hazal Arslan. "
---
Uyandığımda yatağımdaydım ve her şey olması gibiydi. Aslında bir şey dışında. Ya da bir kişi demeliyim. Beni seviyordu. Onu seviyordum. Ama birlikte olamıyorduk. Ne acı bi durum. Okula gitmek için üzerimi giyinmeye koyuldum. Kahvaltı yemeyecektim. Pek iştahım yoktu.Annem ile birlikte aşağı indik ve annemin arabasına bindim. Yolda ilerlemeye başladık.
" Tatlım? İyi misin? "
Ona cevap vermedim. Veremedim. Buna bile gücüm yoktu. Başımı sallamakla yetindim.
Aksel ile bilmem kaçıncı kez ayrılmıştık. Evet hep ayrılıyoruz ama bu farklıydı. Yani tekrardan sevgili olup olmayacağınızı bilmiyordum ama.. Of neyse. Bu konuyu kapatmalıyım.Okula geldiğimizi araba durunca anladım. Arabadan inip okul binasına yöneldim. Sınıfa girdiğimde düşündüğüm şey şuydu: ' Aksel burada, Rüzgar tamam, Öykü yok. Öykü yok mu?! '
Gerçi bana dün gece gelmeyeceğini söylemişti. Neyse pek umursamayıp yerime geçtim. Aksel bana bakmıyordu. Geldiğimi farketmemiş olmalıydı. Aslında kokumu almış olmalıydı. Bugün parfümü üstüme boca etmiştim hem.. Demek ki beni umursamadı. Onun yanına oturmam gerekiyordu, biz yan yana oturuyorduk. Ama hey! O neden bizim sıramızda değildi ki? Benimle oturmak istemiyor olduğunu anlayınca kafamı olumsuz anlamda salladım ve bunları daha fazla düşünüp kendimi üzmemeye karar verdim.
Sırama geçip çantamı adeta fırlatınca büyük bir ses çıktı ve bütün sınıf bana döndü. Bir açıklama yapmam gerekiyordu." Şey.. Pardon. "
Bütün sınıf önüne dönünce utancımdan yanaklarımın kızardı ve sırama oturdum.
Aksel'e göz ucuyla baktım ama umrunda bile değildim. İlk ders almancaydı. Bence bu hoca bizimle almanca konuşmuyor, bize küfrediyor.
Almanca dersinde oldukça sıkılmıştım ve zil çalınca Rüzgar'ın yanına gittim.
" Selam! Rüzgar nasılsın? "
Rüzgar ise iyiyim diyip kulağıma hafifçe eğildi.
" İyiyim melek. Şey diyecektim, Öykü neden kaç gündür gelmiyor? "Başımı iki yana salladım. " Ben de bilmiyorum. Sana bir şey söylemeliyim. Ama burda olmaz. "
Beni onaylarcasına kafasını salladı. Sırasının üzerinde gördüğüm defteri elime aldım ve yazdığım şeyi okumasını sağladım.
' AKSEL DUYABİLİR'
Rüzgar bunu duyunca kaşlarını çattı ve kolumu sıkıca tutarak ilerlemeye başladı. Arkasından resmen sürünüyordum. Sınıftan ölerek çıkarken Aksel'e baktım ama beni umursamadığı apaçık ortadaydı.
Rüzgar ile koridorda hızlıca ilerliyorduk." Rüzgar! Canımı acıtıyorsun! Hem dur, sana söyleyeceğim şeyi burada söyleyebilirim."
Rüzgar bana cevap bile vermeye tenezzül etmeden durdu.
" Evet dinliyorum. "
Derin bir nefes aldım.
" Rüzgar, şey.. Biz Aksel ile ayrıldık. "" Şaşırmadım."
Gözlerimi devirdim. " Ama bu sefer gerçek. "
" Her seferinde gerçekti Hazal. "
![](https://img.wattpad.com/cover/21685670-288-k522200.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRODİT
RomanceÖyle güzel bir gülüşü vardı ki.. Ama bu gülüşün altında 'senin sonun benim ' yazıyordu... Gözleri adeta Benden uzaklaş, kaç buradan diyordu. Yapmadı, yapamadı..