Arkadaslar medyada Aksel ile Hazal' ın konuşmaları var ") Bu bölüm FreedomWriteer' a ve Fatmasuheyla ve Esin2002' ye gelsin :)
Hatırlatma:
Ayağa kalktım mutfağa girmek için. ilerledim. Kan kokuyordu her taraf. Aksel sabahtan beri kan içiyor neden kokmasın ki? mutfağa girdiğimde bomboştu.
" Öykü?"
Ayağımda ıslaklık hissedince yere baktım. Gördüğüm ' şey ' karşısında çığlık atmam bir oldu!
---
Yere baktığımda gördüğüm şey Öyküydü. Çorabıma bulaşmış olan şey ise kandı. Öykü'nün kafası kanıyordu. Yüzünde morluklar vardı. ben çığlık atınca Aksel ile Rüzgar yanımda aniden belirdiler. Rüzgar Öykü'yü görünce şoka girdi, donup kaldı . Aksel zorlukla, yutkunarak - sanırım kan gördüğü için - konuşabildi.
" B- burada neler oldu?!"
" Bilmiyorum. "
Rüzgar da aynı nedenden olsa gerek, zorlukla konuşabildi.
" O.. O dövülmüş.. Çabuk onu kaldıralım."
Rüzgar aniden Öykü'yü kucağına aldı ve içerideki koltuğa bıraktı. Şoktaydık. Biri onu dövmüştü. Ama bu kim olabilirdi ki?
Rüzgar düşünceli görünüyordu. Doğru ya Öykü'nün bana anlatacağı bir şey vardı ve bununla ilgisi olabilirdi.
Birden içerinin ışıkları gidip gidip gelmeye başladı. Korkudan kekeleyerek konuştum.
" Ne- Neler oluyor bu evde?!"
Aksel lambalara bakmaya başladı. En sonunda bir çözüm yolu bulmuş gibi konuştu.
" Rüzgar sen Öykü' yü al. Onu daha iyi korursun çünkü onun şuan daha iyi korunmaya ihtiyacı var. Hazal benim."
Hıı kesin ondandır.Aslında evet haklı. Öykü'nün daha iyi korunmaya ihtiyacı var.
Aksel, beni kucağına aldı. Rüzgar da Öykü'yü. Dışarı çıkacaktık. Tabii ki balkondan. Rüzgarlarla aynı anda atladık. Ve gecenin karanlığında gördüğüm şey, Rüzgar'ın üzerine atlayan bir kızdı. Kumraldı kız. Benden de güzeldi.
Sizce bu kimdi?
Cansu.
Ah kaybolan salak tekrar ortada. Ben de diyorum ki: bu niye bir iki haftadır okula gelmiyor?
Rüzgar dengesini kaybedip yere hızlıca çarptı. Çarpmadan önce büyük bir hızla Öykü'yü üzerine aldı. Sanırım Öykü ölmekten son anda kurtuldu.
Aksel beni yere bıraktığı gibi koşarak Rüzgar'in yanına vardı ve onu ayaga kaldırdı. Cansuya döndüğümüzde Aksel bağırdı. " Napıyosun sen kızım!"
Öykü'yü güvenli bir yere çekmek amacıyla yanına koştum ve onu taşıyabildiğim kadarıyla - aslında süründürerek - bir köşeye çektim. Sonuçta ona hiçbir şey olmamalıydı.
Rüzgar ayağa kalktı. Cansu hala cevap vermemişti. Rüzgar'a doğru adım adım, hiçbir şey demeden yaklaştı. Rüzgar'a donuk gözlerle bakıp iyice yakınlaştıktan sonra iki saniye boyunca gözlerini Rüzgardan ayırmadan durdu Rüzgarın yüzüne bakmaya başladı. Bakıyordu.. Bakıyordu.. Bakıyordu. Birdenbire gerildi yumruğu Rüzgar'ın burnuna geçirdi. Oha! Rüzgar iki büklüm oldu ve kanayan burnunu tuttu. Cansu nedenini bilmediğim bir konuda çok sinirliydi. Aksel de bunu anlamış olacak ki benim kolumu tutup beni kendisine çekti, daha sonra da arkasına aldı. Rüzgar o sırada kanlar içindeki burnunu bırakıp Cansu'ya döndü. Ona öyle bir tokat attı ki Cansu'nun gözlerinin dolduğunu, gecenin karanlığını aydınlatan loş sokak lambasının altından görebiliyordum. Cansu ortalıktan bir anda kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRODİT
RomanceÖyle güzel bir gülüşü vardı ki.. Ama bu gülüşün altında 'senin sonun benim ' yazıyordu... Gözleri adeta Benden uzaklaş, kaç buradan diyordu. Yapmadı, yapamadı..