Ben, Aksel, Rüzgar ve Öykü ormandan okula doğru ilerlerken vampirin elimizden kaçmış olmasına üzülüyorduk. O vampirin adının Jay olduğunu söyledi Rüzgar. Türk değilmiş. İlerlerken Rüzgar hala Öykü'ye " Jay sana bir şey yaptı mı?" diye soruyordu. İlerlemeye devam ettik.
Aksel benim kolumdan ve ağzımdan sıkıca tutup beni bir ağacın arkasına çekti.
Ağzımı açtığında korkmaya başlamıştım. " Ne- neler oluyor? "
" Sadece seninle biraz yalnız kalmak istedim, Rüzgar ve Öykü gitsin boşver."
" Tamam." diye fısıldadım usulca.
Aksel, elimden tuttu ve ilerlemeye başladık. Ormanın ilerisinde bizim okuldan izci kulüplerinden bir kaç öğrenci gördük. Onlara selam verip ilerlemeye başladık. Bir göl kıyısına gelince Aksel durdu ve bana bakmaya başladı.
" Ne? "
Beni göğsümden suya itince ne olduğunu anlamamıştım. Vücudumda hissettiğim hafif serinlik ve suyun zerafeti, hoşuma gitmişti. Ama hava buz gibiydi. Bu su nasıl buz tutmamış hala anlayamamıştım. Suyun üstüne kendiliğimden çıkabilmiştim. Çıktığımda küçük bir çığlık atıp sinirle konuştum.
" Aksel yılmaz! Gel buraya! Beni bu karlı havada göle attın! "
Aksel sırıtarak üzerindeki hırkayı çıkardı.
" Madem o kadar gelmemi istiyorsun, geleyim bari. Şu hırkayı da çıkartayım, işimize sonra yarayacak. "
Hala suyla boğuşurken, Aksel'in bu kadar çıkarcı olabileceğine imkan vermiyordum. Gerçi çıkarcılığı bile onu tatlı yapıyordu. Çünkü o 'Aksel Yılmaz'.
Merakıma yenik düşüp sordum.
" Kuru bir hırka ne işimize yarayacak acaba? "Umursamaz bir şekilde cevap verip suya atladı. " Çıkınca anlarsın. "
Aksel suya atladığında fışkıran sudan dolayı gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda görünürlerde kimse yoktu. Biraz bekledim ama durgun suda kimseyi göremiyordum.
Şuana kadar su üzerine çıkmış olması gerekirdi.
" A-Aksel? "
Hala gölde tektim. Neredeydi?
Nefes alışım hızlanmıştı. " Aksel? "
Hala yoktu. Ya o Jay Aksel'e bir şey yaptıysa?
Sizce neredeydi?!
" Akseel?! " Diye bağırdım. Ama hala yoktu. Kıyıya doğru yüzmeye çalıştım . Aksel'e ya bir şey olduysa?!
" Akseel? " diye bağırıyordum hala yüzerken .
Kıyıya ayak bastığımda bir el ayak bileğimi sıkıca kavradı ve beni suyun dibine doğru çekmeye başladı. Çığlık atmaya başladım.
Ardından suyun dibinden bir adam çıktı.
Adam beni belimden kavrayıp demir gibi göğsüne yapıştırdı. Kim olduğuna bakamadım.Gözlerim sımsıkı kapalıydı ve adamın göğsüne küçük küçük yumruklar atıp beni bırakmasını istiyordum.
" Bırak beni adi herif! Bırak! "
Bir an durdum ve adamın bana neden hiçbir şey yapmadığını farkettim. Hala bir eli belimdeydi ve kendisine doğru çekmişti.
Gözlerimi açtığımda Aksel ile çok yakın olduğumu farkettim. Sessizce 32 diş gülüyordu. Ona yumruk atacağım zaman elimi havada yakaladı ve dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRODİT
RomanceÖyle güzel bir gülüşü vardı ki.. Ama bu gülüşün altında 'senin sonun benim ' yazıyordu... Gözleri adeta Benden uzaklaş, kaç buradan diyordu. Yapmadı, yapamadı..