Telefonu yere fırlattım. Ben sadece.. bu fotoğrafı görmüş olmamayı dilerdim.
Artık gerçekten gücüm kalmamıştı. Aksel neden böyle yapıyordu? Serumu hızlıca kolumdan çektim. Telefonuma doğru gidip yerden kaldırdığımda, hala kullanılabilir olduğunu fakat ekranının kırılmış olduğunu gördüm. Bunu ona soracaktım. Ellerim numaraya giderken, bunu yapıp yapmama konusunda kalmıştım." Alo Hazal? "
Gözyaşım yanağımdan düştü.
" Bunu neden yapıyorsun? "Biraz bekledi. Anlamamış olmalıydı.
" Neyi? "" Başak ile.. Sarıldığınız bir fotoğrafı atmışsınız. "
Sesi değişti. " Evet atmış olabilirim. Benim seçimlerim. "
Burnumu çekip konuşmaya devam ettim. "Aksel, senden bir şey isteyebilir miyim? "
" Ağlıyor musun sen? "
Hıçkırmamı durdurmaya çalışsam da olmadı. " Bi- bir şey isteyebilir miyim?"
" Neredesin? Geliyorum. "
Telaşlandım. " Ha- hayır gelme. Sadece senden bir şey isteyebilir miyim? "
Derin bir nefes aldı. " Evet. Evet isteyebilirsin. "
" Bundan sonra sakın karşıma çıkma."
Aniden içeri giren Hemşire bana korku dolu gözlerle baktı.
" Serumunuzu çıkarmamalıydınız! "
Telefondan Aksel'in sesi yankılanı. "Serumunu mu çıkardın?! Hastahanede misin? Hemen geliyorum. "
Şu lanet olası hemşire yerimi belli etmişti. Kadın bana yaklaşıp beni itekleyerek yatağa sürüklemeye çabaladı.
" Bırak! Bırak bana dokunma! Defol diyorum sana! "
Bağırmaya başladığımda hemşire koşarak doktor çağırmaya gitti. Hem bağırıyor hem de hayvan gibi ağlıyordum. Bugün ölecektim. Ölmeliydim. Artık yeter. Odanın kapısını kilitledim ve geri yatağıma oturdum. Nasıl intihar edecektim bu kokuşmuş hastahanede? Aklıma bileklerimi kesmek ve suya girmek geldi. Bileklerini dikine kesip suya girersen hem dikine kestiğin için dikemiyorlar, hem de suya girdiğin için pıhtılaşma olmuyor. Kesin sonuçtu bu. Ayağa kalkıp tuvalete doğru ilerledim. Bileklerimi dikey kesip intihar etmeyi planlıyordum. Yandaki havluyu elime sardım ve aynaya sert bir yumruk attım.Ayna büyük bir gürültüyle parçalanırken, yere döküldü. Yerdeki bir parçayı elime aldım. Bileğime doğrultup, durdum.
Neden böyle bir yolla öleyim ki?
Ben kanı hiç sevmezdim.
Kanlı bir ölüm olmayacak. Hayatımı zirvede bırakacaktım. Peki başka nasıl ölebilirdim?Aşağı atlayarak.
Birden kapı büyük bir gürültüyle tekmelendi.
" Hanımefendi! Açın kapıyı! "
Bir kaç adam ve bir kadın bağırışmasıydı bu.
Hah! Ne sanmıştım ki? Aksel mi!
Ağır adımlarla pencereye doğru ilerlerken, kapı hala yumruklanıyordu.
Pencereyi açıp aşağı baktım. Çok yüksekti burası. Başım dönmüştü.
Neyse kesin ölüm.
Hala çığlıklar sürerken atlamak için geriye bir kaç adım attım. Koşarak atlayacaktım çünkü. Hemşirelerin bağırışması aniden kesildi.
Ve birden kapı kırıldı.
İçeri giren kişilerden biri de oydu.
Altın sarısı gözlerinde gerçekten korku ve endişeyi görmüştüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/21685670-288-k522200.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRODİT
RomanceÖyle güzel bir gülüşü vardı ki.. Ama bu gülüşün altında 'senin sonun benim ' yazıyordu... Gözleri adeta Benden uzaklaş, kaç buradan diyordu. Yapmadı, yapamadı..