Kimse Ayıramaz!

181 23 3
                                    

Felix'ten
"Feliş baba şimdi neyeye gidiyoyuz?"

Minik oğlumun yönelttiği soru ile ona doğru eğildim "Diğerleri ile buluşup lunaparka gideceğiz. Gitmek istersin değil mi?"

Heyecanlanıp zıplayan oğlumla gülümseyerek yürümeye devam etmiştim.

Biraz ilerdeki lunaparka vardığımızda diğerlerini bulurken Min Gyu ile onlara doğru ilerlemiştik.

Bütün günümüzü çocuklarla lunaparkta geçirirken bizde eğleniyorduk.

Hep hayalini kurduğumuz ortamdaydık çocuklarımız vardı...

Bunlar eskiden bana yabancı gelse de şuan alışmışlık hissi çok güzel hissettiriyordu.

Sanırım hayatım onlarla daha da güzelleşmişti.

Sürekli yorulup mızmızlanan çocuklar ile eve dönme kararı almıştık.

Yolda çocuklar uyuya kalırken biz sohbet ediyorduk.
Eve gelmiştik, kapıyı açıp salona ilerledim.
Changbin'in yanına ilerleyip kendimi onun kucağına bıraktım.

Kucağımda uyuyan Min Gyu ile şuan Changbin'in kucağında oturuyordum.

"Çok mu yoruldun Lix. Sana demiştim sizi almaya gelebilirdik. Hadi yatağa gidelim, hatta sen git ben Min Gyu'yu yatırıp geleyim."

Onun dediklerine uyarak yatağımıza gittim. Kısa sürede yanıma gelmişti.

"Lix üstünü bile değiştirmemişsin böyle yatma."

"Çok yoruldum Binnie..."

"Tamam ben değiştiririm üstünü olur mu?"

Başımı sallrken Changbin benim pijama takımımı alıp giydirmişti. En son kendi de yatağa girip bana sarılıp boynumu öpmüştü.

Sonra ikimizde derin bir uykuya daldık.

~Çocuklar İlkokula Başlarken~

Jeongin'den
"Ya banane öğretmem ile konuş o zaman ben Minsung ile oturucam bana NE!"

Bağırıp ağlayan oğluma bakıyordum. Bugün okulunun ilk günüydü ve Minsung ile oturmadığı için ağlayıp duruyordu.

"Tamam bebeğim ben yarın gidip konuşurum öğretmenin ile yeterki ağlama bebeğim tamam mı?"

Minik gözlerindeki yaşları silip tamam derken çok tatlıydı.

Üzülmesine kıyamıyordum. Chan Min Jae'yi kucağına alıp "Ama sürekli derste onunla konuşmak yok tamam mı sonra öğretmenin sizi ayırır bak."

"Ya ne demek ayırır kimse ayıramaz Minsung'mla beni."

Ona gülerken o sinirlice bize bakıyordu.

"Gülümeyin sizi ayırsam hoşunuza gider mi ha?"

"Oğlum aynı şey mi?"

"Olsun ilerde bizde evlenip sizin gibi olucaz işte aynı şey!"

"Bebeğim daha ufacıksınız ne evliliği?"

"İnnie baba şuan ufağız tamam yine nutuk çekeceksin anladım ben. Ben odama gidiyorum yarın okul var uyuyayım."

O odasına giderken arkasından bakakalmıştım.

"Hiç bakma öyle aynı sen. Ufacık ama çok asi. İki bebeğim de çok asi ve bu benim çok hoşuma gidiyor."

Chan'a sinirle bakarken o gülümseyip yanağıma öpücük koyuyordu.

En son sinirim geçince öpüşmeye başlamıştık...

Jisung'dan
Beni arayan Jeongin ile bizim evdeki durumdan farkı olmayan durumu duymuştum.

Okuldan geldiğinden beri Minsung da sürekli Min Jae ile oturmak istediğini söyleyip duruyordu.

Jeongin yarın okula gideceğini söyleyince oğluma da dinletince ikna olup susmuştu.

"Bu çocuğun inatçılığı aynı sen Minho."

"Evet aynı ben oh ne de güzel değil mi oğlum?"

"Ya siz böyle önümde birbirinize sırnaşıp üstümden sevgi paylaşımı yapmasanız olmaz mı?"

"Al bak işte aynı sen Minho asiliğe bak."

"Bebeğim asi olan ben değil de sensin sanki."

"Ben gidip yatıyorum. Daha fazla sevgi görmek istemiyorum Min Jae'yi özledim zaten."

Bir şey diyemeden odasına çıkan çocuğumuz ile birbirimize bakakalmıştık.

Bu çocuk çok asi olacaktı başımız dertte gibiydi...

Bu çocuk çok asi olacaktı başımız dertte gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
QuerenciaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin