"İLK GÜN"

222 11 1
                                    

Sabah uyanmak o kadar zor gelmişti ki. Malum gece pek uyuyamamıştım. Belki de uykusuzluk değildi nedeni. Güne uyandığımda yaşayacağım zorluklardı. Aklımda birsürü şey vardı. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Siyah bir kot ve bordo bir gömlek gecirdim. Saçımı açık bıraktım. Normalde makyaj yapmayı hiç sevmezdim ama bugünlük yapmaya karar verdim. Hafif bir rimel ve eyeliner sürdüm. Çantamı hazırlarken babamın sesini duydum.

"Okula benim bırakmamı ister misin?" dedi.

Aşağı indim. Olumsuz bir şekilde kafamı salladım. Nasıl bu kadar mutlu rolü yapabiliyordu gerçekten anlamıyordum.

"Bak kızım elbet alışacaksın zaten başka bir seçeneğin yok. Şimdi biraz mutlu olmaya çalış. Kapıda taksi var. Adresi kağıda yazdım. İyi şanslar." dedi ve elime bir tost sıkıştırdı.

Nefretle gözlerine baktım. Dışarı çıkıp taksiye bindim. Okul eve çok uzak değildi. Takliyle on dakika falan sürmüştü. Taksiden inmemle okula bakakaldım. Kapıda sıra sıra dizili arabalar vardı fakat bunlar hocaların falan değildi. Yavaş adımlarla okula doğru yürümeye başladım. Etrafta öğrenci yoktu, sanırım ders zili çalmıştı. Müdürün odası olduğunu düşündüğüm odaya girdim.

"Merhaba dün kayıt işlemlerimi yaptırmıştım. Acaba sınıfımı öğrenebilir miyim?" dedim.

Karşımda ki müdür daha önce gördüklerim gibi değildi. Oldukça genç ve sıcakkanlıydı.

Sıcak bir ses tonuyla "Hatırladım, bekle bakalım." dedi ve bir listeye baktı. Sınıfımın B3 olduğunu öğrenip çıktım.

Müdür çok nazikti. En azından okulda sevebileceğim biri çıkmıştı. Sınıfın önüne gelince nefesimi toparladım ve içeri girdim. Hocanın yanına gittim. Sessizce kendimi tanıtıp bir yere oturmayı planlıyordum fakat hoca bütün sınıfla konuşmamı isteyince ses tonumu ayarlayıp konuşmaya başladım.

"Ben beren. Babamın işi nedeniyle buradayım. Beni sevmek zorunda değilsiniz ama mümkün olduğu sürece birbirimize saygı duyalım."deyip boş bir yere oturdum.

Birkaç dakika sonra da zil çaldı. Tek başına okulu gezmeye başladım. Tek kelimeyle mükemmeldi. Ama ben mutlu olamıyordum. Bugün nasıl geçecekti şimdiden onu düşünmeye başlamıştım. Yanıma uzun boylu kumral ve yemyeşil gözleri olan bir oğlan geldi.

"Atakan" dedi sıcak bir gülümsemeyle.

"Beren" dedim hafif gülümseyerek.

"Okulda tek başına gezmek sıkıcı olabilir, bende sana okulu tanıtıbilirim." dedi sırıtarak.

" Olabilir" dedim aynı onun söyleyiş tarzında ve yürümeye başladık.

"Sınıfta ki konuşma oldukça havalıydı." dedi.

"Havalı olması için değil gercekten böyle düşündüğüm icin öyle konuştum." dedim ifadesiz bir ses tonuyla.

Ders zilinin çaldığını duyunca sınıfa doğru yürümeye başladık. O sırada tanıdık bir çift kahverengi gözle karşılaşmış gibi oldum. Barda ki kahverengi gözler bu okulda olamazdı, olmamalıydı. Sadece bir benzetme deyip sınıfa girdim. Sırama gittiğimdeyse bir not daha buldum.

"Sanırım artık yalnız yürümüyorsun."

GÖÇEBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin