"MÜZİK KUTUSU"

182 7 1
                                    

Hayatım da iyi olan sayılı anım vardı belki, fakat bu yaşadığım en kötü günlerdendi. Ben birinin, kendinden dahi sakladığı, köşe bucak kaçtığı acı dolu geçmişiydim. Güney'in dediklerine bakılırsa benden nefret etmesi için sebepler vardı. Ben bile kendimi sevmezken onun benden nefret etmesi normaldi.

Susmak, bana göre değildi. Ve başıma ne geliyorsa bu inedım yüzündendi.

"Neler olduğunu anlatmak zorundasın." dedim bir çırpıda. Suratıma anlamsız bakışlar attı. Nefesini dışarıya doğru verdi ve bu sorularımdan yıldığını belli ederek konuşmaya başladı.

"Vazgeçmeyeceksin değil mi?" dedi.

Doğru konuşmuştu ilk defa. Vazgeçmeyecektim.

"Nasıl vazgeçme mi bekliyorsun?" dedim ürkek ama aslında gayet cesaretli olduğumu belli eden bir şakilde.

"Ben veazgeçtim ama." diye bağırdı ve birden arabayı durdurdu. Bana bakıp beğırmaya devam etti. "Seni gördüğüm günden beri vazgeçtim. Herşeyden." Son kelimesine vurgu yapmıştı. "Hayatımdan, geçmişimden, nefretimden." Sesi bu defa daha normaldi. "Kendimden. Ulan kendimden vazgeçtim ben." dedi. Buz kalbi sanki çözülüyordu. Birkaç saniye durdu. Bende konuşumadım. Elini yanağıma doğru getirdi. Gözümden akan yaşları sildi. İçim ısınmıştı. Bu güneş eritmeye yetecek miydi buz tutmuş kalbimizi? "Bu defa da sen vazgeç." dedi sorar bir şekilde.

"Ben ne diyec-" Konuşmama izin vermemişti. Gözyaşlarımı silen eliyle dudağıma dokundu ve susmamı istedi bakışlarıyla.

"Eve gitmelisin." dedi ve arabayı çalıştırdı. Benden böylesine nefret ederken, böylesine korumacıydı. Acılarını aklına getirsem de böylesine hatırlamaktan korkmuyordu. Canını yakıyordum. O ise beni. Beni yakıyordu.

Evin önüne geldiğimizi fark edince yüzüne baktım. Nefreti iliklerin de yaşıyordu belli ki. İçimden "Hoşçakal." diyerek insem de tek kelime etmemiştim. Gerçek buydu.

Çantamdan çıkardığım anahtarı bulma sürecim kadar zor oldu kilidi açmak. Babam eve gelmişti.
"İyi görünmüyorsun." dedi. İyi olmamı beklemesi içimden gülmeme sebep oldu. Alay eder olmuştum sancımla.

"İyiyim." dedim sesim çıktığı kadar.

"Anlatmak istersen, dinlerim." dedi. Baba kız olduğumuz arada aklına geliyordu anlaşılan. Anlatmak istemediğimi belli eden bir bakış attım ve ardından odama çıktım. Uyku, birkaç saatliğine de olsa hayattan soyutluyordu. Şuan ihtiyacım olan tek şey buydu.

Bana neler oluyordu? Bu kadar umrumda olmamalıydı. Fakat içimde koca bir boşluk vardı bense bu boşluğu saçma sapan şeylerle doldurnaya çalışıyordum. Elbet bir çıkış bulacaktım. Geçmişi bensem, bir bedeli olmalı ve bu bedeli ödemekte bana düşüyordu.

Suratıma soğuk suyu çarptım. Bu iyi geliyordu. Uzun süredir uyuyordum. Babam yatmıştı. Mutfağa indim. Koca bir bardak süt aldım. Süt içmeyi severdim. Odama çıkmak için merdivenlere yöneldiğimde bi melodi duyar gibi oldum.

Bir müzik kutusunun büyülü bir melodisi doldurdu kulaklarımı. Kapının yanında ki camdan baktım ama kimseyi göremedim. Melodisi dışında birşey duyulmuyordu. Kapıyı açtım. Bahçenin kapısına doğru yürüdüm. Giderken etrafa göz attım. Kimse yoktu. Fakat bu melodi de birşeyler vardı canımı yakan. Müzik kutularına olan zaafım yüzündendi belki de. Bakınırken gözlerimin dolduğunu hissettim. Ağlıyor olmam çok garipti. Eve döndüm ve camın yanında duran koltuğa oturdum. Müzik kutusunu dinlemeye başladım. Annemden kalan bir müzik kutusu vardı. Yani kaybetmeden önce.

GÖÇEBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin