İyi Okumalar!
''Siz ergenlere ne oluyor...'' Bay Robinson'ın cümlesi ağzına tıkılmıştı çünkü Veronica sınıfın önünde yere kapaklanmıştı. Şaka değildi boylu boyuna yerde yatıyordu. İki elimi ağzıma kapatırken Ferd'e baktım. Görmüştüm. Ferd çelme takmıştı. Yemin ederim o kadar soğuk kanlı şekilde yapmıştı ki ayağını sıradan çıkarışı sıraya o ayağı geri çekmesi... Şimdi ise elindeki kalemi çeviriyordu. Bay robinson ve tüm sınıf Veronica'nın başına üşüşürken sadece Ferd, Suzy, Madison ve ben olduğumuz yerde duruyorduk. Kılımızı dahi kımıldatmıyorduk. Sanki hepimiz bu anı Veronica'nın düşmesini bekliyormuşuz gibiydi buna emindim. Kanıtı ise yüzümüzdeki memnun sırıtıştı.
-
''Bunu yaptığını unutmayacağım.'' Derken hala sırıtıyordum. Okuldan çıkmış yürüyorduk. Ferd omuz silkti.
''Sana yaptıkları hoş değil. Biraz daha azimli olursan bu yaptıklarımı sen bile yaparsın.''
''Ben almayayım. O iki kuzen kıyafete sıçramış çamur gibiler, değdikleri yerden çıkmıyorlar.''
''Güzel benzetme...'' Ferd cümlesinin devamını getirememişti çünkü arkadan biri üzerine atlayıp onu yanağından vakumlayarak öpmüştü. Durup gözlerimi kırpıştırdım. Yürürken rüya felan mı görüyordum? Değildi. ''Madison?'' Ferd benim kadar şaşkındı. Madison ise biraz önce onu öpen kendisi değilmiş gibi sakindi. Ortamdaki sessizliğe Madison bir hamle daha yapmıştı. Ferd'i dudağında öptüğünde ağzım kocaman açılmıştı.
''Yok artık.'' Telefonda konuştuğu kişi Madison olabilir miydi? Hayır. 'Y'... Madison da y harfini bırak şekli benzeyen yoktu. ''Telefonda konuştuğun kız o mu?'' yine de bunu sormaktan geri kalmamıştım.
''Ne? Hayır, hayır! Naomi bunu kimseye anlatma. Evde sakın anlatma.'' Telaşla bana dönen Ferd'e anlamsızca baktım.
''Evde mi?''
''Annen bana ders veriyor beni yanlış tanımasını istemem.'' Dediğinde hala anlamsız bakıyordum.
''Senin özel hayatının annemin umurunda olduğunu sanmıyorum ama söylemem.''
''Çok abarttınız. Sadece öptüm, fazlasıyla yakışıklı olabilirsin kızların beyaz atlı prensi olabilirsin ama benim beyaz atlı prensim olamazsın. Tipim değilsin.'' Madison hala rahattı. Ortamıza geçip kolumuza girdi. Köprü olmuştu. Üçümüz yürümeye başlamıştık. Madison bizi çekiştiriyordu. ''Naomi senin elini daha tutmamıştır...'' Ferd'den bakışını bana çevirip göz kırptı. ''Sevgilini öptüğüm için sinirlenmedin değil mi?''
''Ne? Hayır, hayır! Biz sadece arkadaşız.'' Biraz önceki Ferd'e dönmüştüm. Madison nereden çıkmıştı.
Gavurlara güven olmaz.
Babaannemin sesini zihnimde duyduğumda gözlerimi kapattım. Uzun süredir yoktu. Kendi dertlerim ile o kadar meşguldüm ki babaannem bile bana musallat olamamıştı.
Bu ne alaka babaanne!?
Ona cevap kafamı hafifçe geriye attım. Onu bilinçaltıma geri gönderdim. Bu sohbetin ortasında böyle ortaya çıkması şart mıydı?
''Siz benim favori çiftimsiniz. Tracy ve Veronica'nın hakkından gelebilecek tek kişiler gibi duruyorsunuz. Sevgili Veronica'nın alnı yere sürttüğü için o küçük şeytan suratında çizikler var...'' bu durum o akdar hoşuna gitmiştiki kahkahası boş yolda yankılandı. ''O küçük şeytan suratlı krizi kullanıp Chen'e yapıştı... Chen'in onda ne bulduğunu anlamıyorum. Naomi ondan vazgeçmen çok iyi oldu. Daha güzelini buldun.'' Dediğinde onu dinlemeyi bırakmıştım. Zaten Veronica Ferd'e dönmüştü. Onu taciz ediyordu. Ben önümde uzanan yola bakıyordum. Chen... Hassas (!) koreli kalbiyle konuşmamın zamanı gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not:Cezalısın!
Novela JuvenilAmerika Birleşik Devletlerinde, Virginia eyaletinin kasabasında bir liseye konuk oluyorsunuz bu hikayede... Birbirinden bağımsız dört genç okulda ceza alır, okul gazetesine işledikleri suçları konu alan makale yazmaları istenir. Okul gazetesini çıka...