Olivia koşarak koridorda ilerliyordu. Geç kalmıştı. Yine. Bu sefer öğretmeni onu derse almamak için yeterli bahaneye sahipti. Bu hafta derse hiç vaktinde yetişememişti. Dans odasında çok fazla vakit geçiriyordu, evde ailesi dans etmemesi gerektiğini her defasında dile getiriyorlardı. Onun ailesinin zenginliğini ve soylu tarihini devam ettirmeleri gerektiğini düşündükleri için dans etmek gibi boş bir eylem gereksizdi. Dersliğin önüne geldiğinde kapıyı çaldı ve içeriden girmesi için onay verildiğinde başını öne eğerek mahçup bir ifade yakındı, içeri girdi.
"Özür dilerim, isteyerek olmadı. Dans odasında zamanı unutuyorum, bir daha asla olmayacak. Derse katılabilir miyim?" derken öğretmeni dışında her yere bakıyordu. Fakat Bayan Martin gözlüklerini arkasından Olivia'yaya tüm öfkesiyle bakıyordu. Bir süre cevap vermedi. Bu kadın tarih derslerinde anlattığı acımasız komutanlardan, acımasız liderlerden daha acımasızdı." Özür dilerim." diye tekrar mırıldandı Olivia. Derse girmeliydi. Ailesi öğrenirse iyi olmazdı. Hemde dans yüzünden derse geç kalıp alınmamıştı. Olivia, sarı saçlarını hızla topladı, ateşi çıkmış gibi her yeri sıcaklamıştı. En sonunda Bayan Martin kararını vermişti.
" Derse katılabilirsin Olivia..." dedikten sonra elimdeki küçük işaret sopasıyla sınıfı gösterdi. Olivia, gülümseyip sırasına doğru ilerledi. Sırasına oturamadan Bayan Martin'in sesini tekrar duydu. "Not, cezalısın!"
Madison, ponpon kız seçmelerinden sonra duş almak için soyunma odasına ilerliyordu. Ponpon kızların kaptanı olmak zor olmaya başlamıştı. Lise son sınıftaydı ve derslerine de ağırlık vermesi gerekiyordu. Seçkin bir üniversitede eğitimini tamamlamalıydı. Ten renginden dolayı bazı şeyler için geriden başlamak zorunda kalıyordu. 21. Yüzyılda insanlar neden ten rengine takılırdı!? Ten renginin farklı olması, onlardan farklı olduğu anlamına gelmiyordu. Bu yüzden çok çalışıyordu, dersleri mükemmeldi, iki yıldır Tracy ile ponpon kız kaptanlığını paylaşıyordu. Ah, Tracy! O kızdan nefret ediyordu. Aptalın tekiydi. O siyah saçları, kahverengi gözleri, beyaz teni, uzun boyu, esnek vücudu ile kendini dünya kraliçesi sanıyordu! Madison'ı ten rengi için en çok rahatsız edenlerden biriydi. Bunu açık açık söylemiyordu ama Madison'ı n burada yeri olmadığını her defasında dile getiriyordu. Madison, düşünceler içinde soyunma odasına girdiğinde diğer kızlar çoktan odaya gelmişti. Herkes ona selam verdi. Bir kişi hariç, Tracy. Madison umursamadan dolabına ilerledi. Dolabı görüş alanına girdiğinde bir şeylerin ters gittiğini çoktan anlamıştı. Dolabının kapağı açıktı. Adımlarını hızlandırdı ve dolabının yanına geldi. İnanmıyordu, dolabının içi bomboştu!
"Bunu kim yaptı!?" sesinin çıkabildiği kadar bağırmıştı. Kimse sesini çıkarmadı. Kızlar bakışlarını kaçırdı. "Bunu kim yaptı dedim!?" sorusunu tekrarladı. Bu sefer cevap alabilmişti."Ah, zavallı Madison hep böyle istemediğin yerde bulunmak... Birde bu olay. Yazık sana." Tracy elindeki törpü ile tırnaklarını törpüleyerek Madison'a doğru yaklaşıyordu. Dudaklarını da aşağıya doğru sarkıtmıştı. Bu onun dalga geçerken takındığı tavrıydı. Madison bunu defalarca deneyimlemişti. Onu her defasında olduğu gibi Tracy'i uyaracaktı. Bugün ona sataşmak için doğru zaman değildi.
"Tracy... Benimle uğraşmayı bırak! Seninle aynı konumdayız bu yaptığın taciz!" Madison dolabının kapağını sertçe kapattı. Sinirlerine hakim olamıyordu. Regl dönemi yaklaşmıştı ve hormonları da etkiliyordu. Tabi en önemli faktör artık Tracy'e katlanmak istemiyordu. Tekrar aklından bugün kendisine sataşılması için doğru gün değildi. Tracy ise bunlardan habersiz her zamanki gibi Madison'ın üstüne gitmekten geri adım atmıyordu. O en iyisi olduğunu biliyordu ama Madison bunu kabul etmeliydi. Ponpon kızların liderliğini tek başına Tracy'e vermeliydi.
"Sen benimle aynı konumdasın?!" Tracy alaycı bir kahkaha attı. Bu Madison'ı çileden çıkaran son tepkiydi. Artık Tracy'e katlanmak zorunda hissetmiyordu. Madison tüm çevikliği ve gücü ile öne atıldı. Tracy'in gür ve güzel saçlarına yapıştı. Kızların çığlıkları, bazılarının tezahüratları eşliğinde Tracy'i dar alandan çıkarıp koridora fırlattı. Ponpon kızların hepsi Tracy'i sevmiyordu fakat Madison'ı sadece bir kişi sevmiyordu. Tracy'in en yakın arkadaşı. Madison koridora çıkmadan önce onu engellemek için öne atıldı. Madison bu fırsatı kullanıp Tracy'in en yakın arkadaşını duş kabinine sokup üstünü yırttı. Onu yırtılmış kıyafetle duş kabininde bıraktı. Tracy koridorda olanları anlamak için dikkatini toplamaya çalışıyordu. Madison soyunma odasından çıktığında daha kendini toplayamamıştı. Tracy de Madison kadar çevikti. Hızla ayağa kalkıp koşmaya başladı. Ve üst kata çıkan merdivenlere yöneldi. Dersliklerin olduğu kata çıktıklarında herkes ponpon kızların kaptanlarına bakıyordu. İkisinin iyi anlaşamadıkları tüm okul tarafından biliniyordu ama ikisini ilk defa böyle görüyorlardı. Madison son bir hamleyle Tracy'nin üzerine atladı. İki kız yere düşerken altta kalan Tracy olmuştu. Madison tüm öfkesini çıkarıyordu. Tracy karşı koymaya çalışsa da üzerinde oturan kıza pek engel olamıyordu. Etrafta öğrenciler tezahürat yapıyordu. Kavga eden iki güzel kız tüm okulun dikkatini çekmişti. Kimse ayırmaya çalışmıyordu. Taki okulun Amerikan futbol takımı gelene kadar. Kavga haberi hızlı yayılmıştı. Fotoğraflar, videolar sosyal medya hesaplarına yüklenmeye başlanmıştı. Yakışıklı ve güçlü erkeklerden oluşan takımdan bir kişi Madison'ı Tracy'nin üzerinden aldı. Madison hala çırpınıyordu. Onu kaldıranı yakalarsa öldürecekti! Bir daha Tracy'i dövmek için şansı olmayabilirdi. Kafasını çevirip onu kaldıranın kim olduğuna bakmak istedi, çırpınışı boşunaydı. Sadece gücü tükeniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not:Cezalısın!
Genç KurguAmerika Birleşik Devletlerinde, Virginia eyaletinin kasabasında bir liseye konuk oluyorsunuz bu hikayede... Birbirinden bağımsız dört genç okulda ceza alır, okul gazetesine işledikleri suçları konu alan makale yazmaları istenir. Okul gazetesini çıka...