İyi okumalar!
-
Abim öleli 52 günü geçmişti. Bu tarih Türkler için önemliydi. Psikoloji içinde önemliydi. Acıya alışılırmış. Öylede oluyor. Herkes hayatına dönmüştü. Annem hariç. Psikiyatrik ilaçlar yüzünden tüm gün uyuyordu. Uyandığında ise ölü gibi evi temizliyordu. Ablam okuluna gitmişti. Mary sosyal medyasına dönmüştü. Ben? Angela ve Abrahama bakmak zorundaydım. 18 yaşında bir kız olarak iki çocuğum var gibi hissediyordum. Babam neredeyse eve uğramıyordu. Üniversite için koştururken çalışmak zorundaydım. Yürüyen ceset gibiydim. Hiç kimseyle konuşmuyordum. Ferd'ün yanımda dolaşmasına izin veriyordum. İlk başlarda beni konuşturmak için elinden geleni yaptı ama sonunda vazgeçti. Kimse üzerime gelmiyordu. Tek değişmeyen şey notlarımdı. Onun dışında aynı olan hiçbir şeyim yoktu.
Arkamda uyuyan iki çocuğun nefes alışverişleri bana huzur veriyordu. Onların yaşadığını gösteriyordu. Gülümsedim. Baktığım laptobun kapağını kapattım. Abimin laptobuna 52 gündür bunu yapıyordum. Açıyordum şifre girmeyi denemeden geri kapatıyordum. Cesaretim yoktu.
''Şifreyi kırmayı ben deneyebilirim.'' Tabletimden gelen sese döndüm. Bmai ekranda gözlerini kırpıştırıyordu.
''Olmaz. Bunu yapacaksam kendim yapacağım.'' Dedim. Abim bana bırakmıştı. Oturduğum yerden kalktım. Susamıştım. Odadan sessizce çıkıp alt kata indim. Mutfağın ışığı yanıyordu. Mary tezgaha oturmuş telefonu ile oynuyordu. Beni görünce hemen tezgahtan indi. Bir şey söylemezdim. Artık söylemiyordum.
''Duydun mu bu sefer Hint'li birinin evine saldırmışlar. Sence kim bu? Bence hapisten çıkan adam. O kasabaya geldikten sonra ırkçı saldırılar oluyor.'' Dediğinde omuz silktim. Umurumda değildi. Aniden omzumdan tutup kendine çevirdi. Burun buruna gelmiştik. Hangi ara bu kadar büyümüştü? ''Annem tüm gün uyuyor. Sen tek kelime etmiyorsun. Ölü gibi dolaşıyorsun! Lütfen tke kelime et. Veronica'dan intikam istiyordun. Yapalım. Tracy'nin canına oku! Abla bir şey yap.''
''Yapıyorum...'' dediğimde Mary şaşkınlıkla bir adım geriye gitti. Konuşmamı beklemiyordu. ''Fark ettim ki bazen susmakta en büyük intikam. Herkesi pislik hayatı ile başbaşa bıraktım. Kendi sonlarını kendileri hazırlasın. Benim ufak dokunuşuma gerek yok. Allah ahımı biliyor. Bu da yeter. Artık iki çocuklu bir kadın gibi hissediyorum kendimi. Bedenim 18 yaşında ama ruhum sanki... bilmiyorum. Ölü mü yoksa 100 yaşında mı bilmiyorum.'' O an gözümden akan yaşa sinirlenmiştim. İşte bu kadar bencildim. 52 gün sonra ilk defa ağlamıştım. Bunu kendim için yapmıştım. İnsan buydu. O akan yaşı hızla sildim. ''Benim uyumam lazım.'' Dedim. Mary'nin konuşmasına izin vermeden yukarı çıktım. Uykum yoktu. Artık uyuyamıyordumda. Bilgisayarımı açıp başına oturmuştum. Kendimi dönüp dolaşıp burada buluyordum.
-
Okul çıkışı Robert'ı aradım ama ulaşamamıştım. Çocuklara bakacaktı. Başka kimse yoktu bakacak. Kreşten çocukları aldığımda çaresizdim. Kafenin arka kısmında ikisinede oyuncak vermiştim. Çalışıyordum. Anderson beni idare edebileceğini söylesede ona cevap bile vermemiştim. Aylar önce tarafını belli etmişti. Suçum yoktu ama o sevgilisine karşı bile çıkamamıştı. Tezgahın çaprazında oturan Suzy'e bakmıyordum. Benimle birkaç konuşma girişimi olmuştu. Hepsini geri çevirdim. Sinirlenip bu girişimlerden vazgeçmişti. Veronica ve Chen ise ayrılmaz ikili olmuşlardı. Steven aniden derslerine yüklenmişti. Tracy sinir krizleri yüzünden tedavi görmeye başlamıştı çünkü bizim kızlar başarılı olmuştu. Madison dediğini yapıp tek başına kaptan olmuştu. 52 gün bu kadar uzundu. Baktığında dün gibiydi.
''Naomi?'' sesle döndüm.
''Hı?'' dediğimde karşımdaki kişi tek kaşını kaldırdı. Steven.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not:Cezalısın!
Roman pour AdolescentsAmerika Birleşik Devletlerinde, Virginia eyaletinin kasabasında bir liseye konuk oluyorsunuz bu hikayede... Birbirinden bağımsız dört genç okulda ceza alır, okul gazetesine işledikleri suçları konu alan makale yazmaları istenir. Okul gazetesini çıka...