Napıyorduk okuduğumuzu belli ediyorduk. Bunu daha çok okuyucuya ulaşmak için istiyorum arkadaşlar. Bunu anlayacağınızı düşünüyorum. Şimdiden iyi okumalar.Naomi:
'Bir dakika!'' bunu söyleyen Suzy olmuştu. Ben ömrüm boyunca şaşırmadığım kadar şaşırmıştım. Şaşırmaya devam ediyordum. Suzy yatak başlığından inip dolabına koştu. Benim burada bıraktığım elbiselerimden birini bana fırlattı. ''Çabuk giyin!'' diye fısıldadı. Bende sandalyeden inip geceliğin üzerine elbiseyi giydim. Suzy başörtümüde bulup getirmişti. Bone felan takmadan gelişi güzel yapmıştım. Saçım gözükmüyordu, uzun bir elbise giymiştim. Nasıl gözüktüğümü bilmiyordum. Chen daha fazla beklemesin diye aynaya bile bakmadım. Suzy koşarak kapının kilidini açtı. Kapıyı sonuna kadar açtı. Kapının pervazına yaslanmış Chen telefonuyla uğraşıyordu. Kapı açılınca doğruldu. Telefonunu cebine koydu. Benimle gözgöze geldi. Zaman şuan durabilirdi. Ben Chen'in yanına gidip gözlerine daha yakından bakabilirdim.
''Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama biraz konuşabilir miyiz?''
''Elbette!'' cevap veren Suzy'di. Bende onu desteklemek için başımı olumlu anlamda salladım. Chen bakışlarını Suzy'e çevirdi.
''Sensiz konuşacağız. Böcek!'' Chen Suzy'nin alnına eliyle fiske attı. Kapıdan geri çekilip koridora çıktı.
''Sanki öğrenemeceğim! Naomi gelip bana anlatacak her şeyi, bende konuşmayı dinlesem ne olacak?'' Suzy'nin yanından geçip koridora çıktığımda Chen'in tepki vermesini beklemeden kapıyı kapattım. Suzy o kapıyı kapatmayacaktı. Tam ortamıza gelip o konuşmayı dinlemek isteyecekti. Ona her şeyi anlatacağım doğruydu fakat Chen özel konuşmak istiyorsa özel konuşmalıydık. Chen'in yanına gittim.
''Seni dinliyorum.'' Dedim. Ona baktım. Aslında ne söyleyeceğini bilmiyor gibiydi. Bu tuhaftı. Çünkü benimle konuşmak isteyen oydu. Tek kaşımı kaldırdım. Konuşmak isteyen o olduğu için ne söyleyeceğini biliyor olmalıydı. Ne söyleyeceğini bilmiyor gibi durduğunu düşünmüştüm ama nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Ona baktığımda bunu daha net anlamıştım.
''Şey...'' tekrar sustu. Ensesini kaşıdı. ''Bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum. Steven güvenebileceğin biri değil. Uzak durman daha iyi olur. Üzülmeni istemem sonuçta Suzy'nin en yakın arkadaşısın.'' Dediğinde acıyla gülümsedim. İlk cümleleri midemdeki kelebekleri harekete geçirmişti. Konuşmanın son cümleleri... Dejavu hissi yaşatmıştı. Bugün bir dejavu döngüsüne girmiştim. Dark dizisindeki gibi 33 yılda bir olaylar tekrar ediyor gibiydi ve işte bugün o tekrar aynı güne toplanmıştı.En önemlisi ise Chen'in bugün yaptığı her şey Suzy'nin arkadaşı olduğum için yapması hiç doğru değildi. Benim ondan hoşlandığımı cidden anlamıyor muydu? Ben durumu saklamaya çalışsamda Chen salak değildi. Bu konularda kimse salak değildi. Herkes benim gibi bir aptalın Chen'e ilgi duyduğunu anlardı. Onun yanında aptallaşıyordum.
''Beni düşündüğün için teşekkür ederim ama üzüleceğimi sanmıyorum. Ben pek birinin tipi değilim. Tracy'den anlaşılacağı gibi Steven güzel kızlardan hoşlanıyor. Bana zarar gelmez.'' Bu tamamen yalandı. Kendimi asla çirkin bulmuyordum. Tracy'den daha güzeldim. Ben güzeldim. Temizdim, giyinmeyi biliyordum, bakımlıydım, genetik olarakta şanslıydım, sağlıklıydım. Çirkin olmam için sebep yoktu. İnsanlara karşı mütavazi bir imaj çizmeliydim. Ben böyle öğrenmiştim. O yüzden güzel olduğumu pek vurgulamazdım. Güzelliğini kendisi dile getiren insanları anlamazdım. Psikolojik sorunları olan insanlar olarak düşünürdüm. Evrende sayısını bilmediğim o kadar güzellik varken sen sana emanet olan güzelliğini öveceksin? Bu bana normal gelmiyordu. Aynada bunu kendine defalarca söyle ama başkasına kendini övmek ve seni öven insana mütevazi davranmamak psikolojik bir sorundu. Babaannemin dediği gibi 'Sen kendini övme el seni övsün!'. Canım babaannem harika tespitleri vardı. O yüzden ben başka insanların güzelliklerini övmeyi severdim. Biri benim güzelliğimi dile getirdiğinde mütevazi davranırdım veya reddederdim. Yerine göre değişirdi. İşte Tracy tuhaf biriydi ama güzeldi. O yüzden onun güzelliğine odaklandım. Chen'e Gülümsedim. Chen ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. Benim zekamı, yeteneklerimi övse bende kendimi övmeye başlardım. Ben o yetenek ve zeka için çok çalışmıştım. Allah bana aklı vermişti ve ben Allah'ın dediği gibi 'Akletmez misiniz?' arkasından gidiyordum. Şuan aklım Chen'in hala tam olarak istediklerini söylemediğini söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not:Cezalısın!
Novela JuvenilAmerika Birleşik Devletlerinde, Virginia eyaletinin kasabasında bir liseye konuk oluyorsunuz bu hikayede... Birbirinden bağımsız dört genç okulda ceza alır, okul gazetesine işledikleri suçları konu alan makale yazmaları istenir. Okul gazetesini çıka...