"Damla bizi hep böyle bekletiyor ya. Kısa bir süre sonra onu azarlayacağım buna emin olabilir." Ali kendi kendine konuşurken güldüm.
"E gelmeseydin o zaman." dedim. İkisi de gelmeyin dememe rağmen benimle birlikte Damla'yı görmek için buraya gelmişlerdi. Onlara dün anlattığım şey ikisini de çok üzmüştü ve Damla'yı görmek için gelmişlerdi.
"Gelmeseydiniz falan ayıp oluyor Kağan Bey." dedi Alper. İlk defa ikinci ismimi başkası kullanmıştı ve bu değişikti.
"Bir daha Kağan demezsen sevinirim."
"Neden? O da çok güzel bir isim."
"Şimdiye kadar kimse dememişti de değişik hissettim birden." Bu garipti ama cidden öyle olmuştu.
"Aha geldi kardeşimizinkisi." dedi Ali gülerek. Onun baktığı yere hızla bakarken kalbim deli gibi atmaya başlamıştı bile. Ne zaman olursa olsun onu görünce böyle heyecanlanacaktım.
Damla ve geçen gün birlikte onu aradığımız arkadaşı gülerek çıkmışlardı fakülteden. Damla'yı uzun süreden sonra gülerek görüyordum. Bu hali beni aşırı mutlu etmişti.
Yüzümdeki tebessümle ona bakmaya devam ederken arkadaşıyla göz göze geldik. Bu beni birazcık germişti çünkü Damla'ya söylemesinden korkuyordum.
Damla hala karşıma çıkmaya hazır değildi ama ben kendime engel olamayıp her dakika onu görmeye geliyordum. Bu onu rahatsız edebilirdi.
Arkadaşı çok kısa bir süre bana bakıp tekrar Damla'yla konuşmaya daldı. Ona bir şeyler anlatıyordu ama Damla aynı şekilde onu dinliyordu. Sanırım benden bahsetmemişti arkadaşı.
Bize doğru yaklaşmaya başladıklarında Alper konuşmaya başladı.
"Oğuz buraya doğru geliyorlar. Damla seni görebilir biliyorsun değil mi? Gitsek iyi olacak."
Damla'ya biraz daha baktıktan sonra konuştum. "Haklısın gidelim."
Şimdilik gidiyordum ama az kalmıştı. Damla'ya korkarak değil, istediğim zaman bakmama az kalmıştı. Bunu biliyordum.
(Damla'dan)
"Damla ben avukat olsam elime geçen paranın helal mi haram mı olduğunu düşünmekten onu harcayamam." demişti Sıla ikimiz birlikte fakülteden çıkarken.
Kendimi tutamayıp güldüğümde o da benimle birlikte gülmüştü.
"Düşündüğün şeye bak ya."
"Yalansa yalan de. Mesela ben asla suçlu olan birini para karşılığında suçsuz olarak savunamam. Gerçekten öyle bir şey olursa kendimi asla affetmem."
"Ben de asla öyle bir şey yapmam. Yapamam zaten. Vicdan azabından ölürüm." dedim ona katılarak. Suçlu birini para karşılığında asla suçsuz gösteremezdim. Bu beni çok aşardı.
Sıla'yla konuşmaya devam ederken aklıma Oğuz'un her zaman beni görmeye geldiği yer geldi. Orda olup olmadığını bilmediğim için oraya bakamazdım ama Sıla'ya sorabilirdim.
"Sıla senden bir şey isteyeceğim."
"İste bakalım."
"Oğuz bu üniversiteye geldiğimi öğrendiğinden beri beni hep önümüzdeki sağ köşede görmeye geliyor. Oraya baksana tekrar gelmiş mi diye." Sıla bana hiçbir şey söylemeden ona tarif ettiğim yere baktı. Birkaç saniye bakıp tekrar bana dönmüştü.
"Seni orda yüzünde kocaman bir tebessümle izliyor. Keşke bunu kaçırmasaydın, sana nasıl baktığını görmen gerek. Seni çok özlediği surat ifadesinden bile belli."
Gülümsedim. Ordaydı. Yine beni görmeye gelmişti. Ben onu her ne kadar göremesem de o beni her fırsatta görmeye geliyordu.
"Ben de onu çok özledim Sıla. Söz veriyorum ona döneceğim. Sadece babamın acısı çok yeni ve ben onu hayatıma tekrar alıp kendimle birlikte üzemem."
"Haklısın sanırım. Ben de babamı kaybetseydim senin gibi düşünürdüm herhalde. Gerçek babam kim bilmiyorum ama beni evlatlık alan aileme bir şey olsaydı aynı senin gibi olurdum."
Sıla gerçekten çok anlayışlı biriydi. Direkt yargılamak yerine dinlemeyi biliyordu. İyi ki onunla tanışmıştım. Daha ikinci haftasındaydık üniversitenin ama hep iyi ki diyeceğim biriydi.
"Çok anlayışlısın."
"Çok güzelsin." Beni güldürmek için araya böyle bir şey koyması beni güldürmüştü. "Sen de öylesin."
"Teşekkür ederim efendim."
"Rica ederim efendim."
"Ha bu arada söylemeyi unuttum. Oğuz'un yanında iki tane de çocuk var. İkisi de maşallah yani." dedi gülerek.
"Ali ve Alper. Oğuz'un arkadaşları." Onlarla hiç konuşmamıştım ama iyi insanlara benziyorlardı. Oğuz zaten kötü insanlarla takılmazdı. "Hem sen beş saniye bile bakmadın nasıl hemen anladın yakışıklı olup olmadıklarını."
"Lisede az staklerlik yapmadım. İşimiz bu ama lise bittiğinden beri hiçbir şey yapasım yok. Sosyal medyaya bile girmez oldum. Her şey o kadar boş geliyor ki."
Çok haklıydı. Son iki yıldır her şey gerçekten de çok boş geliyordu bana da. Eskiden çıkmadığım sosyal medyaya şimdi hiç girmez olmuştum. Hatta o kadar uzun zamandır girmemiştim ki en son ne zaman girdiğimi bile hatırlamıyordum.
"Bana da aynı öyle."
"Oğuz ve arkadaşları gidiyor sanırım." dedi Sıla Oğuzların olduğu tarafa bakarken. "Sen de bakabilirsin gidiyorlar. Arkaları bize dönük şu an."
Başımı o tarafa çevirdiğimde sırtı bana dönük olan Oğuz'a baktım ve elimde olmadan gülümsedim çünkü şu an sırtına bile hasret kalacak kadar özlemiştim onu.
Oğuz gözden kaybolana kadar durup onu izledim. Aklıma gelen şeyle kaşlarım çatılmıştı. Oğuz'un doğum gününe bir hafta kalmıştı. Bunu neredeyse unutacaktım.
"Haftaya doğum günü. Oğuz önümüzdeki hafta yirmi iki yaşına girecek." dedim heyecanla Sıla'ya bakıp. O da en az benim kadar heyecanlanmıştı.
"Bana sakın yanına gitmeyeceğim deme, bu ayağına gelen bir fırsat ve düş peşime hediye bakmaya gidiyoruz." dedi Sıla kolumdan tutup beni fakülteye götürürken. Son bir dersimiz kalmıştı zaten.
"İtiraz etme hakkım?"
"Yok."
"Zaten itiraz etmeyecektim." dedim gülerek. Sanırım artık Oğuz'un karşısına çıkmanın zamanı gelmişti. Artık uzaktan uzağa birbirimize bakmak yerine yan yana olmalıydık.
"Son bir ders kaldı zaten. Dersten sonra bildiğim çok güzel hediyelik bir yer var oraya ışınlanacağız."
O kadar heyecanlıydım ki herkesin kolundan tutup "Haftaya Oğuz'un doğum günü ve ben doğum gününü kutlayacağım." demek istiyordum.
Bunu ciddi ciddi yapmak istiyordum.
Çok çok az kaldı. Nihayet karşılaşacaklarrrr
![](https://img.wattpad.com/cover/254754698-288-k806143.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVSENE BENİ 2 | Texting
Cerita PendekDamla: Kimsiniz? 0545#: Bunun senin için bir önemi var mı bilmiyorum ama uzatmadan söyleyeceğim. Damla: Bunun benim için önemi olmadığını düşünüyorsan bana niye mesaj atıyorsun o zaman? 0545#: Belki de seni hala sevdiğimdendir. SEVSENE BENİ'NİN 2. K...