Hamilelik Hormonları

2.6K 135 69
                                    


Serkan huzurlu uykusundan eşinin mırıldanmalarıyla uyanmıştı. Eda uzun zamandır olduğu gibi uyuyamadığı için erkenden kalkmış ayna karşısında iyice belirginleşen karnını severken kızlarıyla günlük sohbetini yapıyordu. Serkan bir süre bu eşsiz manzarayı dışardan bir göz olarak izlerken anne kızın arasındaki özel sohbete dahil olmak istemedi. Eda'ya hamileliğinin başından beri ayrı bir güzellik gelmişti. Aldığı kilolar sonucunda sadece karnının belirginleşmesi ve kusursuz fiziğinden hiçbir şey kaybetmemesi Serkan'ı son zamanlarda fazla zorluyordu. Hamileliğin belirli bir ayından sonra kızlarının sağlığı için birlikte olmayı bırakmışlardı ve Serkan Eda'nın vücudundaki değişiklikleri gördükçe kendine hakim olmakta zorlanıyordu. Yavaşça yataktan kalkarak aynanın karşısındaki eşine arkadan sarıldı. Eda aynada gördüğü bu manzara karşısında gülümseyerek kafasını geri atarken Serkan kendisi için açılan boyuna hızla kafasını yerleştirerek bir kaç öpücük bıraktı. Serkan ''Anneyi çok yoruyorsun ama babacım. Ne konuşmuştuk biz seninle? Hani uslu bir çocuk olacaktın.'' diyerek Eda'nın karnına ellerini yerleştirerek okşamıştı. İçerdeki kızları babasının dokunuşunu hissettiği anda tekme atmaya başladığında Serkan hayranlıkla Eda'ya çevirmişti bakışlarını. Kızlarının ilk tekmelerini hissettikleri andan itibaren Serkan Eda'nın vücudunda yaşattığı bu mucize karşısında her seferinde bu anı ilk kez yaşıyormuş gibi tepki veriyordu. ''Yine uyuyamadın mı hayatım?'' diyerek Eda'yı kendine döndürdüğünde aralarına giren şişkin göbek ikisinin de gülümsemesine neden olmuştu. ''Bu aralar çok hareketli Serkan. İçimde sürekli dönüp duruyor.'' diyerek elleriyle tekrar karnını sarmalamıştı hali hazırda bekleyen yaşlarıyla gözlerini hemen doldurmuştu. Serkan Eda'nın başına minik bir öpücük kondurup ''Az kaldı hayatım. Kızımızı kucağımıza aldığımızda bu yorucu günleri hatırlamayacağız bile. birazcık daha sabredelim. İstersen bu gün şirkete gelme dinlen.'' demişti. Eda evde sıkılacağını ve şirkette çok iş olduğunu bildiği için Serkan'ı reddederek kahvaltı hazırlamak için aşağıya inerken Serkan da hızlı bir duş alıp üstüne takımlarını giyerek eşine yardım etmek için mutfağa gitmişti.

Evden çıkıp arabaya binerken evlerinin bahçesinde gördükleri yavru kedilerin şirinlikleri karşısında Eda kendini tutamayıp ağlamaya başladığında Serkan son zamanlarda olan bu ağlama ataklarında artık ne yapacağını şaşırmış haldeydi. Eda'nın huyuna gitmeye çalıştığında bazen olay hemen çözülürken bazen Eda'nın ''çocuk mu oyalıyorsun sen?'' diye çıkışmasıyla son bulabiliyordu. En kötüsü ise Serkan'ın eğer boşluğuna gelir de ''Eda saçmalama...'' diyerek başlayan bir cümle kurarsa işte o an yandığının resmi habercisi oluyordu. Eda ağlamasını şiddetlendirip annelik duygularının kabardığını Serkan'ın bundan ne anlayacağını, İçinde can taşıdığını, kendisinin de bu kadar duygusal olmak istemediğini ama kızlarının onu bu hale getirdiğini sıralarken bazen işi iyice abartıp çocuğu yaparken gayet mutluydun bakmaya gelince üstüme atıyorsun sorumsuz baba tarzı cümleler kuruyor hemen ardından da pişman olup bir de kocasını üzdüğü için ağlamaya başlıyordu. En sonunda ağlaması durduğunda bütün bu yaptıklarına kendi de inanamayarak Kocasından özür diliyor işi tatlıya bağlıyordu. İşte tam da bu yüzden Serkan kediler için ufak bir ev yapmayı teklif ederek sevgilisinin yüzünü güldürmüş sonra da hızlıca arabaya bindirerek son şirkette ne kadar proje varsa hepsini sırayla anlatmaya başlamıştı. 

Güzel bir araba yolculuğuyla şirkete el ele giren ikili ortak alanın ortasına Leyla'nın günlük programı okumasını dinliyordu. Eda kızının hareketliliğiyle giren kramplar yüzünden tek eliyle Serkan'ın koluna sarılıp ağırlığının birazını ona yaslamışken diğer eliyle de belki sakinleşir umuduyla karnını okşuyordu. Serkan durumu anlayarak Eda'nın belini sarıp iyice kendine çektiğinde boştaki eliyle kızının sakinleşmesine yardımcı oluyordu. Serkan'ın dokunuşları genelde işe yararken Eda içten içe bu işe sinir oluyordu. Kendi içinde kendi canıyla kanıyla beslediği kızı babasının tek bir hareketiyle sakinleşip hareket etmeyi kesiyordu. Bu durum bazen Eda'nın o kadar canını sıkıyordu ki hormonların da etkisiyle gözleri doluyor, ağlamaya başlıyordu. Şu anda o anlardan biriydi. Bütün gece uyuyamamış üstelik eşine kıyamadığı için uyandırmamıştı da. Uykusuzluk ve hormonlar birleşince hiç yardımcı olmuyorlardı Eda'ya. Eda bu düşüncelerin saçma olduğunun farkında olmasına rağmen kendine engel olamıyordu. Yine gözleri dolmuş bunu gizlemek için de kafasını sağa sola oynatırken Leyla bir terslik olduğunu anlamıştı. ''Edacım?'' diyerek ellerindeki defter ve tableti yanındaki masaya bıraktığında Serkan da görüş açısını hızla karısına çevirmişti. ''Sevgilim iyi misin? Ağrın mı var? Hastaneye gidelim Eda hadi çabuk. Yürüyebilecek misin?'' diyerek Eda'yı bulduğu ilk sandalyeye oturtmuştu. Engin ve Pırıl odadan olanları görmüş bir şey olduğunu düşünerek koşarak yanlarına gelmişlerdi. ''Sen hiç konuşma Serkan Bolat hepsi senin suçun. '' diyerek titreyen sesiyle konuştuğunda ''Nefret ediyorum şu hormonlardan.'' diyerek hızlıca gözyaşlarını silmeye çalışıyordu. Serkan duydukları karşısında afallamış ''Ben ne yaptım şimdi?'' diye söylenirken Engin arkadaşının haline içinden gülüyordu. Pırıl ise Eda'nın saçlarını yüzünden çekerek su içirmeye çalışıyordu. ''Al canım şu suyu iç. Kendine ge birazcık. Bu erkeklerin hepsi böyle yapacak bir şey yok.'' diyerek Eda'ya destek çıkarken Serkan'a susması için kaş göz yapıyordu. Eda ağlamasını durduramadığı için daha çok sinirlenerek ''Şu minik canavarı 8 aydır içimde taşıyorum, besleyip büyütüyorum, bütün gece uykusuz kalıyorum, her şeye dikkat ediyorum ama o babasının tek sözüne tek dokunuşuna sakinleşiyor.'' diyerek sinirden ağlamaya devam ederken Serkan Engin'e ne yapacağım ben bakışları atıyordu. Eda elini karnına koyarak acıyla öne eğildiğinde Serkan panikle tekrar Eda'nın yanına çömelmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. ''Bir de ona canavar dediğimi anlamış gibi tekme atıyor.'' diyerek sinirle Serkan'ın omzuna vurduğunda Serkan sinirden gülerek birkaç saniye derin nefes almaya çalışmıştı. Bütün çalışanlar Engin de dahil Eda'ya çaktırmadan gülerken herkes içinden 'Serkan Bolat bu hale düşecek adam mıydı be' diye geçiriyordu. ''Sevgilim bu benim suçum mu ama şimdi. Elimden geldiği kadar yardımcı oluyorum sana. Kaç akşamdır demiyor muyum uyandır beni diye. Şimdi neden kızıyorsun bana gerçekten anlayamıyorum.'' diyerek Eda'nın düşen yaşlarını silmişti. ''Kıyamıyoruz herhalde kocamıza. Kaç gündür hem benim yüzümden hem de işler yüzünden sende uyumuyordun.'' diyerek büktüğü dudaklarıyla yeni bir ağlama krizinin geleceğinin sinyallerini veriyordu. Serkan bu krizi fark ederek bir anda ortamı değiştirmek adına ''Tatlı mı söylesek? Engin geçen gün çok güzel bir yer söylemiştin Eda'ya sevgilim sende çok beğenmiştin.'' diyerek ellerini birbirine vurarak herkesin odak noktasının bir anda değişmesini sağlamıştı.'' Leylaa menüdeki bütün tatlılardan iste. Hepsi karımla kızıma feda olsun.'' demiş hemen ardından da Leyla'nın kulağına eğilerek ''Ne olursa olsun çabuk olsunlar ölüm kalım meselesi de'' demişti. Eda tatlı lafını duyduğu anda gözleri parlayarak Serkan'a bakarken Serkan eşinin yüzünü güldürebildiği için mutlulukla elini kavramıştı. ''Hadi benim odama geçelim. Bakmam gereken birkaç çizim var. Sende biraz dinlenirsin hayatım'' diyerek Eda'yı yavaşça kaldırmıştı. Engin'e ve Pırıl'a ne yapacağım ben bakışları atarken arkadaşları ve bütün ekip arkalarından gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. 

Kısacık bir bölümle geldim. Bunun nedeni bütün ilhamımın kaçmış olması. Şimdi sevgili arkadaşlar. Benden bölümleri istiyorsunuz bende çok severek yazıyorum. 24 saat olmadan bölüm 200-300 okuma alıyor. Çok güzel çok mutluyum fakat vote ve yorum sayısı beni üzüyor açıkçası. Herhangi bir sınır koymak istemiyorum ama her insan yaptığı işin beğenildiğini görmek ister. Biz de bu platformda bunu beğeni ve yorumlarla anlıyoruz. O yüzden okuyan ve beğenen herkesin yıldıza basmasını ve minik de olsa bir yorum yapmasını rica ediyorum. 

Bir sonraki bölüm ne zaman gelir bilemiyorum açıkçası. Beklemede kalın :)

Sen Çal Kapımı ONE-SHOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin