Şirkette her zamanki gibi yoğun bir hafta yaşanıyordu. Hiçbir işin yolunda gitmemesi Serkan Bolat'ı deli ederken Serkan etrafındaki herkese patlamaya hazır bir bomba gibi yaklaşıyordu. Bu durum en çok Eda'yı zorluyordu çünkü Serkan'ın sinirine en çok maruz kalan kişi gecesini gündüzünü onunla geçiren Eda Yıldız'dan başkası olamazdı. Birkaç kere Serkan'ın sert çıkışmaları karşısında kavga edecek raddeye gelmişler ama her seferinde Eda alttan alarak olayı kapatmıştı. Fakat hafta içinin ve ayın son günü olan cuma gününde işler haddinde fazla karışık ortalık haddin fazla gergindi. Şirketlerde genel de olan ay sonu sıkışmaları bu ay çığırından çıkmıştı. Şirketteki herkes canla başla çalışırken işlerin bitmesi gereken yerde katlanarak artıyordu. Bu da en çok Serkan'ı geriyordu. Serkan da odasına giren herkesi azarlayıp kovduğu için bir süre sonra kimse girmeye cesaret edememeye başlamıştı. Bu süre zarfında Serkan'ın onaylaması gereken dosyalar bir bir birikirken birinin bu işi üstüne alması gerekiyordu ve ofis olarak Eda'nın gitmesine karar verilmişti. Eda ise aslında bütün afisten daha çok çekiniyordu son bir haftadır Serkan'dan. Çünkü sinirlerine hâkim olamayıp bazen sert çıkışlar yapabiliyor bu da Eda'nın kalbini kırıyordu. Fakat yine de iş başa düştü diyerek bütün dosyaları toplayı Serkan'ın odasının yolunu tuttu.
İçeriyle girdiğinde Serkan'ı dosya yığınları içerisinde görmesi beklenen bir durumdu. Kapıyı yavaşça tıklattığında ''Leyla özellikle beni rahatsız etmeyin demedim mi ben size. Çalışamı...'' içeriye kucağında dosyalarla giren Eda'yı görünce cümlesi yarıda kalmıştı. Serkan bu durumdan en çok rahatsız olan kişilerden biriydi aslında. Eda'yla aralarının pek iyi olmadığının farkındaydı ama düzeltmek için çabalayacak ne enerjisi ne de zamanı vardı. Bunun haricinde normalden çok çok daha az uyumak bünyesindeki sinirin yerli yersiz alevlenmesine ve kendini kontrol edememesine neden oluyordu. Bu sinirin en büyük destekçilerinden biri de Eda'ya duyduğu özlemdi tabiki. ''Böldüğüm için özür dilerim ama Leyla bu dosyaları imzalaman gerektiğini söyledi.'' dedi Eda. Aslında dosyaları bırakıp çıkacaktı ama hafif kanlanmış gözleri ve yorgun surat ifadesini görünce kıyamadı sevdiğine. Aslında Serkan bu çalışma işini abartmasa yani ne zaman çalışılması, ne zaman mola verilmesi gerektiğini kavrasa bütün şirket çok daha mutlu ve verimli çalışabilirdi fakat insanların enerjisini sömürecek derecede hiç ara vermeden çalışmak etik bir davranış değildi Eda'ya göre. Serkan ''Neden Leyla değil de sen getirdin bu dosyaları?'' dediğinde Eda aslında birazcık bozulmuştu. ''Bütün ofis senden korkuyor şu anda ve kurban olarak beni seçtiler. Hem sen beni gördüğüne sevinmedin mi?'' diyerek işi şakaya vurmaya çalışmıştı. Serkan kafasını dosyalardan kaldırmadan ''Sevindim ama herkes işini yapsın. Sende getir götürle işlerini aksatma. Akşama bütün çizimlerin yetişmesi gerekiyor. '' dediğinde Eda sesini biraz yükselterek ''Burada herkes işini aksatmadan ve nefes dahi almadan yapıyor Serkan. Biraz sakin ol artık. Bir haftadır şirkette herkesi azarlıyorsun, bana kötü davranıyorsun kimse yanına yaklaşmak istemiyor.'' demişti. Eda'nın yüksek ses tonu Serkan'ın hali hazırda bekleyen sinirlerini harekete geçirirken ''Yaklaşmak istemeyenlere kapı orda Eda. Bu şirkette çalışmak isteyen kaç kişi var senin haberin var mı? Biri gider diğeri gelir nasıl olsa.'' demişti. Eda derin bir nefes alıp birkaç saniye kontrolü elinde tutmaya çalışarak gözlerini kapatmış daha ılıman bir ses tonuyla ''Serkan bak bu sen değilsin. İşler yavaş yavaş düzene girmeye başladı. Eve gidip biraz uyu hatta beraber gidelim güzel bir uyku çekelim. Bu kadar stresi kimsenin bünyesi kaldıramaz.'' demişti. Serkan hafif alaycı bir tonda ''Eve gidip dinlenmek mi Eda sen benimle dalga mı geçiyosun?'' dediğinde ayağa kalkarak ve sesini yükselterek devam etti. ''Ben tam olarak böle biriydim. Değişmek insana hiçbir şey katmıyormuş görmüş olduk. Eskisi gibi işlerimin başında dursaydım şu anda bu raddeye gelmezdik.'' demişti. Eda da Serkan gibi ayağa kalkmış kavga etmekten çok ılımlı yaklaşmaya çalışıyordu. ''Serkan bak böyle hayat geçmez. Ben sana hayatın yaşanabilir güzel yanlarını göstermek için çabalıyorum. Şimdi işler yolunda gitmiyor diye bütün suçu bana yükleyemezsin. Çünkü bunu istemediğini ikimiz de biliyoruz '' demişti. Serkan Eda'nın bu sakin tavırlarına daha da sinirlenerek ''Ben tam olarak bu hayatı istiyorum Eda. Sende beğenmiyorsan diğerleri gibi çekip gidebilirsin. Kimse seni burada zorla tutmuyor. Kapı orda.'' demişti ses tonunu daha da arttırarak ve söylediği anda pişman olmuştu. Eda'nın duydukları karşısında gözleri dolmaya başlarken bu sefer kalbinin kırıldığını gerçekten hissediyordu. ''Tamam o zaman ben seni yalnız bırakıyım.'' diyerek kendini direkt odadan dışarıya attığında bütün şirket odanın önünde toplanmış Eda'yı bekliyordu. Gözünden akmak üzere olan yaşları son anda tutup masasındaki çizimleri toplarken Engin yanına gelip yavaşça kolunu okşamıştı. ''Takma kafana Serkan bu. Birazdan hatasını anlayıp gönlünü almaya gelir.'' Dediğinde Eda zoraki bir gülümsemeyle baş sallamıştı Engin'e. ''Ben arka taraftaki toplantı odasında çalışsam daha iyi olacak sanırım Engin. Bir şey olursa haberleşiriz'' diyerek ortak alanı terk etmişti. Engin bütün çalışanların hala odak noktası olduğunu fark ettiğinde ''Hadi arkadaşlar herkes işinin başına.'' diye bağırarak Pırıl'la beraber odasına girmişti. Pırıl daha fazla dayanamayıp ''Keke göndermeseydik kızı Engin. Bizim yüzümüzden araları açıldı.'' dediğinde Engin nerden bilebilirdik dercesine kafasını sallayıp işlerine geri dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çal Kapımı ONE-SHOT
FanficHerkese merhaba öncelikle. Bu kitaba dizideki çelişkiler ve hoşuma gitmeyen sahneler sonucunda başlama kararı aldım. Tek bölümlük hikayeler şeklinde yazmayı düşünüyorum şimdilik. Açtığım ilk bölüme ne tür sahneler görmek istersiniz yazın lütfen. Hep...