Evli, Mutlu, Çocuklu

2.2K 125 51
                                    

Eda ve Serkan güneşli bir pazar gününde evlerinin bahçesine Gece'nin oyun matını kurmuşlardı. Minik kızları daha yeni öğlen uykusundan uyanmış dağılmış saçları ve pijamalarıyla ortalıkta emekliyor bulduğu her şeyi keşfetmeye çalışıyor, erişemediği şeyler için de çığlığı basıyordu. Serkan biricik kızını kendi gözünden bile sakınırken bir dediğini iki etmiyor bu yüzden kötü polisi oynama rolü sürekli Eda'ya kalıyordu. Gece daha bir yaşına girmemiş olmasına rağmen kendi yaş grubunun çok çok üstünde seyreden bir bebekti. Denilen her şeyi anlıyordu fakat işine geliyorsa yapıyordu. Bu özellik de ona tabiki ele avuca sığmayan annesinden geçmişti. Serkan kızlarının elini uzattığı şeyleri ona almayı bırakın gözünün değdiği her şeyi anında önüne sunarak kızlarını şımartırken Eda bunun yanlış olduğunu savunuyor, bu yüzden bolca tartışıyorlardı. Gece ise son zamanlarda tamamıyla babacı olmaya başlamıştı. Babasını görmediğinde ağlıyor, her an kucağına olmak istiyor ve sakallarına bayılıyordu. En sevdiği şey Serkan'ın kucağında kafasını en güvende hissettiği yere babasının göğsüne yaslayıp tek elinin başparmağını emerken diğer eliyle Serkan'ın sakallarıyla oynamak ve o şekilde uykuya dalmaktı. Hatta son zamanlarda bu babacı tavır o kadar artmıştı ki Gece kimsenin kucağında uyumuyordu. Bu yüzden çoğu gün ya Serkan eve giderek kızlarını uyutuyor ya da Gece'nin ağlamaları sonucunda bakıcısı şirkete getirmek zorunda kalıyordu. Tabi bu duruma Serkan mest olduğu için asla şikayet etmeden şefkatle uyutuyordu kızlarını.(Şirkette bir Gece-Serkan bölümü okumak isteyenler el kaldırsın. Ben çok istiyorum:))

İşte Gece yine babasının kucağında uyuduğu uykusundan kalkmış gülücükler saçarak babasına ilerliyordu. Serkan ise Gece'nin çiçekli pembe oyun halısının üstünde doğrularak kollarını açmış kızlarının emekleyerek ona ulaşmasını bekliyordu. Gözleri ise kızları ve hemen arkasındaki karısı arasında gidip geliyordu. Gece babasına ulaşmış kolları arasına girerek arkasında duran annesine el salladığında Serkan kahkahalarla kızlarını havaya kaldırarak öpücüklere boğmuştu. Bu durum Gece'nin de şirin kahkahalarını ortaya çıkarttığında Eda, baba kızı bahçede bırakarak Gece'ye yemek hazırlamak için mutfağa geçmişti.

Yaklaşık beş dakika geçmişti ki Serkan kulağında telefon koşarak içeriye girerek bilgisayarını açmıştı. Bunu gören Eda meraklanarak ocağın altını kapatarak kocasının yanına geldiğinde "Aşkım ne oldu?" diyerek omzunun üzerinden bilgisayar ekranına bakıyordu. Serkan birkaç saniye gözlerini karısına değdirip tekrar bilgisayara döndüğünde "İhalenin açıklanma tarihini öne çekmişler. Engin aradı şimdi açıklanmış. Ona bakıyorum." demişti. Eda'nın içini bir heyecan kaplamıştı o anda. Haftalardır üzerinde çalıştığı bir çok rakip şirketinde katıldığı ve yurtdışı bağlantısı çok fazla olan bu ihale aynı zamanda Eda'nın tek başına hatıldığı ilk ihale olma önemini de taşıyordu. Gece gündüz demeden çalışarak mükemmel bir botanik bahçe tasarlamıştı ve kendisinden oldukça emindi fakat yine de sonucun açıklandığını duyunca içinde tarifi olmayan bir heyecan baş göstermişti. Serkan ekranı gördüğü anda Eda'nın görmesine fırsat vermeden kapatmış hızlıca arkasını dönmüştü. Eda şaşkınlıkla kocasına bakarak "Ne? Ne oldu? Alamadık demi? Kesin alamadık. Alsak böyle durmazdın sen." diyerek dudaklarını büzdüğünde Serkan bu oyun daha fazla devam edemeyeceğini anlayarak bastırdığı gülümsemesinin yüzüne ulaşmasına izin vermişti. "Sen kazanmışsın sevgilim." diyerek kollarını açtığında Eda hızlıca yerine yerleşmiş heyecandan duramayıp ufak ufak zıplarken Serkan hızlıca havalandırıp etrafında bir kaç tur döndürmüştü Eda'yı.  Eda anın verdiği mutlulukla daha çok gülümseyip kahkahalarını serbest bırakmıştı. İki aşık kendilerine geldiklerinde aklı başına gelen ilk Eda olmuş "Serkan Gece nerde?" diyerek etrafa bakınmaya başlamıştı. Serkan korkuyla oturduğu yerden kalkmış bahçeye koşarken "Gece, kızım?" diye bağırıyordu. Bahçeye çıktıklarında Gece'nin oyun halısını boş görmeleri Serkan'ın anlık bir şokla duraksamasını sağlasa da hızlıca toparlanarak bahçedeki havuza koşmuştu. Gece'nin havuza düşmediğini gördüğünde derin bir nefes almıştı. Serkan önde Eda arkada kızlarına seslenerek ön ve arka bahçede koştururken Eda çoktan ağlamaya başlamıştı bile. "Serkan, Gece yok!" diyerek ağlamasını arttırarak geldikleri yoldan tekrar dönmüş evin arka bahçesinde kocasıyla buluşmuştu. Serkan bir anlık dalgınlıkla böyle salakça bir şey yaptığı için hem kendine inanamıyor hem de kızları için ölesiye korkuyordu. Eda evin içine girerek bir umut salona, mutfağa hatta üst katlara bile bakmıştı. Serkan ise bahçede kızlarının oyun halısına çökmüş ilk defa yaşadığı bu korkunç duygu karşısında göz yaşlarını bırakmıştı. Kalbinin sıkıştığını hiç bu kadar çok hissetmemişti daha önce. Asla hata yapmayan Serkan Bolat hayatının en büyük hatasını yapmıştı. Eda tekrar bahçeye dönüp Serkan'ı o halde gördüğünde sinirle yanına gitmiş "Serkan kalk ve kızımı bul! Hemen!" diyerek kendi etrafında dönerek bahçeye tekrar tekrar bakınmaya başlamıştı. Serkan göz yaşlarını silerek şoktan duran aklını tekrar çalıştırmaya çalışırken aklına bir anda güvenlik kameraları gelmişti. Hızlıca telefonunu çıkartarak güvenlik şirketini aradığında en kıza sürede son yarım saatin görüntülerini yollamalarını istemişti. Eda'yı kollarından tutarak durdurduğunda Eda minik kızlarının yokluğu karşısında daha fazla dayanamayarak Serkan'ın göğsüne vurarak bağırmaya başlamıştı. "Küçücük çocuk Serkan, küçücük. Bahçede tek başına bırakılır mı? Nasıl babasın sen böyle? İş lafını duyduğun anda unuttun kızını? Şimdi nerde kim bilir? Allah'ım sen aklıma mukayyet ol, küçücük çocuk tek başına nereye gider."  diyerek yavaşça yere çöktüğünde Serkan Eda'nın söylediklerinin doğruluğu hakkında daha da ezilmiş, kalbindeki ağırlık daha da artmıştı. Kalbini tutarak yavaşça Eda'nın yanına çöktüğünde telefonuna gelen mesaj sesiyle kendine gelmiş hızlıca gelen görüntüleri açmıştı. Minik kızları Serkan içeriye koştuktan sonra bir süre babasının arkasından bakmış, oyuncaklarıyla oynamıştı. Sonra ise koltuklara tutunarak ayağa kalkmış ilk adımlarını atarak kameranın kadrajından çıkmıştı. Serkan kameranın açısına göre kızlarının yürüdüğü yöne baktığında Sirius için bir kaç gün önce yaptıkları kocaman kulübeyi görmüştü. Heyecanla koşarak kulübeye vardığında Sirius'un bacakları arasından çıkan minicik ayağı görmek içine su serpmişti. Eda da aynı şekilde Serkan'ın baktığı yöne baktığında kızlarını Sirius'un kulübesinde en yakın arkadaşına sarılmış uyurken bulmuştu. Sirius ise Serkan'ın kulübeye yaklaştığını duyduğunda kafasını kaldırarak minik iniltiler çıkarttığında Serkan sakince köpeğin kafasını okşayarak "Aferin Sirius, aferin oğluma." demişti. Sirius yaptığı hareketin taktir görmesinin verdiği mutlulukla kafasını Serkan'ın eline biraz daha sürttüğünde Eda da aynı şekilde hızla Sirius'un kafasını okşamış hemen ardından da mışıl mışıl uyuyan kızlarını kucağına almıştı. Minik kızları annesinin kokusunu almış olacak ki bir kolunu  boynuna dolamış diğer elinin baş parmağını ağzına alıp emerek uykusuna kaldığı yerden devam ediyordu. Eda bir yandan göz yaşlarını silerken bir yandan da kızlarının kafasına tüy gibi öpücükler kondurarak kokusunu içine çekiyordu. Serkan ise gördüğü manzara karşısında yüzüne kondurduğu buruk bir gülümsemeyle karısını ve kızını izlerken içten içe kızlarını yalnız bırakmanın vicdan azabını çekiyordu. Eda'nın kurduğu cümleler beyninde dolanırken ellerinin titremesine engel olamıyordu. Kızlarının sırtını şefkatle okşayıp saçlarına minicik bir öpücük bırakarak hızlıca yanlarından ayrıldığında Eda kocasının ne kadar etkilendiğini ve kurduğu cümlelerinde ne kadar yanlış olduğunu fark etmişti. Göğsünde uyuyan kızlarıyla birlikte içeriye girdiğinde Serkan'ı salonda bulamamıştı. Gece'yi odasına çıkartarak beşiğine yatırdıktan sonra bebek telsizini hazırlayarak odalarına geçtiğinde Serkan'ı yatağının kendi tarafında yüzünü ellerinin arasına almış otururken bulmuştu. Sessizce kocasına arkasından yaklaşarak şefkatle omzuna dokunduğunda Serkan irkilerek geri çekilmişti. Eda "Benim" diyerek kocasının yanına oturup bütün vücuduyla Serkan'a döndüğünde Serkan bir şey demeden camdan dışarıyı izliyordu. "Serkan özür dilerim. Bir anlık korkuyla neler söyledim. Ama hiç biri gerçek hislerim değildi emin olabilirsin. Sen çok iyi bir baba ve çok iyi bir eşsin." dediğinde Serkan Eda'nın sözünü keserek "Değilmişim demek ki Eda. Küçücük çocuğu kaybettim. Baksana ne hale geldik beş dakikada. Hepsi benim hatam. İhaleyi duyunca kızımı resmen bahçede unuttum. Ya havuza düşseydi, ya başına bir şey gelseydi, ya kayıp kafasını vursaydı, bir yerini kırsaydı, incitseydi. Düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Gözümden, kendimden sakınıyorum ben onu. Ama şu hale bak. Tek telefonla kızımı arkamda bıraktım. Ben berbat bir babayım. Ne seni ne kızımızı hak etmiyorum." diyerek Serkan'da bütün vücuduyla Eda'ya dönmüştü. Eda eşinin gözlerinden akan yaşları sefkatle silerek başını yavaşça göğsüne çekerek sarılmıştı. Serkan bu anı bekliyormuşçasına kollarını Eda'nın beline dolayıp bir çocuk gibi kafasını biraz daha göğsüne bastırıp iç çekerek ağlamaya başlamıştı. Eda Serkan'ın saçlarını okşayarak "Bir daha asla böyle şeyler söyleme Serkan. Sen mükemmel bir babasın. Kızınla o kadar güzel ilgileniyorsun, o kadar harika bir ilişkiniz var ki gören herkes imrenerek bakıyor size. Bir tek senin kucağında uyuyor, senin kucağında sakinleşiyor. Bir anlık hataydı sadece. Hem bak Gece iyi. Odasında mışıl mışıl uyuyor." dediğinde Serkan'ın kafasını tutarak kendinden biraz uzaklaştırıp göz göze gelmelerini sağlamıştı. "Hadi uzan birazcık. Bende gidip kızımızı alıyım. Üçümüz sarılarak yatalım. Uzun zamandır yapmıyorduk." diyerek Serkan'ın dudaklarına hızlıca bir öpücük kondurmuş kızlarını odasından alarak tam ortalarına yatırmıştı. Minik kızları babasının kokusunu hissettiği anda Serkan'a dönerek kolunu minik elleriyle sarmalamış uykusuna kaldığı yerden devam etmişti. Serkan bu görüntü karşısında gözleri dolu dolu gülümseyerek önce kızlarının hemen ardından da eşinin başına minik bir öpücük kondurmuştu. Ortalarında minik kızları yatarken iki aşık kaybetme korkusunun verdiği yorgunlukla yavaşça uykuya dalmışlardı. 

Hello! Hello! Uzun zamandır yoktum. Tatlış bir bölümle u yokluğu sonlandırmak istedim. Bir de artık bu kitaba devam etme isteğim yok açıkçası. Belki yeni bir kitaba başlarım ya da haftada bir buraya bir bölüm atarım bilemiyorum ama şu anlık yazma sıkıntısı çekiyorum. 

Ayrıca sizlere 29-30. bölümleri yazacağıma söz vermiştim ama dizi o kadar istediğim gibi gitmiyor ki, dram kaos yazmak asla istemiyorum. Diziden tamamen bağımsız mutlu bir #edser yazmak beni daha çok mutlu ediyor. 

Yazılacak, istenen çok fazla bölüm var. Belki bu bölüm ilham olur da hızlı hızlı diğer fikirleri de yazarım. O yüzden yorum yapmayı ve minik yıldızcığa dokunmayı unutmayalım. Öpüldünüz sevgili okurlarım :)

Sen Çal Kapımı ONE-SHOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin