Aile

2K 113 26
                                    

Bu bölüm twitterda dolaşırken @midnightbluex_ adlı kullanıcının twitini okuduğumda aklıma geldi. Kendisini tanımıyorum wattpadd okuyor mu bilmiyorum ama aranızda tanıyanlar varsa haber verirseniz çok sevinirim. Hayal ettiklerini izleyemese bile okumak hoşuna gider belki :)

.

Eda küçücük bir çocukken birkaç kere gittiği evin içerisinde yavaşça yürüyordu. İçeriden gelen gülüşme seslerinden anladığı kadarıyla annesi ve babası yemek hazırlarken bir yandan da minik kızlarıyla oyunlar oynuyorlardı. O günkü yemek kokusu burnuna dolduğunda huzurla gülümsedi. Sonra yavaşça mutfak kapısına yaslandığında babasını kendisiyle beraber resim çizerken, annesini mırıldanarak söylediği şarkı eşliğinde çorbayı karıştırdığını görmüştü. Ağzında bir anda o çorbanın tadını hissetti. Hafif aralık balkon kapısından esen rüzgar babasıyla resim yapan küçük Eda'nın saçları arasında dolanırken tüyleri diken diken oldu. Sonra bir anda dışarıda fırtına rüzgarları esmeye başladı. Babasıyla resim çizen küçük Eda korkuyla yerinden kalkıp babasının kucağına sığındığında annesi hızla balkon kapısını kapatmak için koşturdu. Ocaktaki çorba taşarken şiddetli bir rüzgar camların uğuldamasına sebep oldu. Şimşek çakıp ortalık bir kaç saniyeliğine aydınlandığında babasının kucağındaki minik Eda yok olmuştu. Gelecekten gelen Eda ise az sonra olacakları hissetmiş ailesine evi terk etmelerini söylüyordu. Fakat ne sesi çıkıyor ne de anne babasını dışarıya çekiştirmeleri bir sonuç veriyordu. Bir şimşek daha çaktığında yer ayağının altında sallanmıştı. Annesi babasının kollarına sığındığında Eda da sığınmak istedi. Fakat tek yapabildiği kendini parçalarcasına bağırarak ailesini kurtarmaya çalışmaktı. Bir şimşek daha çaktığında bu sefer oluşan beyazlık toz bulutlarına karışmış uzun süre gözleri kör etmişti. Etraf yavaş yavaş yavaş eski haline dönerken Eda gördüğü moloz yığınları karşısında nefesinin kesildiğini hissetmişti. Yıkılmış bir halde son bir umutla ailesini bulmak için birkaç adım attığında önce annesinin cansız bedenini görmüştü Eda. "Anne" diye bir feryat kopmuştu dudaklarından. Hemen ardından babasının cansız bakışlarıyla karşılaştığında "Baba" diyerek yüzünü buruşturmuştu. Gördüğü bütün bu anlar acıdan midesinin bulanmasına göz yaşlarından bulanık görmesine neden oluyordu. İçinde acıyla haykırmak istediği onlarca çığlık ve yakarış varken ağzından sadece annesinin ve babasının isimleri dökülüyordu. O moloz yığınları arasında sıkışıp kalmış ciğerlerinin üzerine onlarca ağırlık varmış gibi nefes alamıyordu. Uzaklardan duyduğu bir ses rüyasının içine girdiğinde gözlerini ailesinin cansız bedenlerinden ayıramıyordu. Dışarıdaki fırtına şiddetini iyice arttırmışken son bir şimşek çaktı ve etraf tekrardan beyazlığa büründü.

.

Serkan yanındaki kıpırdanmalar sonucunda zar zor daldığı uykusundan uyandığında bir süre neler olduğunu anlayamamıştı. Eda yerinde huzursuzca bir sağa bir sola dönerken anlamlandıramadığı kelimeler mırıldanıyor gördüğü rüyadan hiç memnun olmadığını açıkça belli ediyordu. Serkan kendine gelip yatağın hemen yanındaki komidinin üzerinde duran ışığı açtığında odayı loş bir ışık kaplamıştı. Gözlerindeki uykusuzluğun ve ışığın verdiği yanmayı umursamadan birkaç kez kırpıştırıp eşine döndüğünde Eda'nın boncuk boncuk terlediğini görmüştü. Sayıklamaları devam ederken Serkan sakince yaklaşmak için eşinin adını fısıldayarak saçlarını okşamıştı. Eda gördüğü rüyanın etkisinde huzursuzca Serkan'ın elini iterken ağzından çıkan mırıltıların arasında "Anne" diyerek ağlaması Serkan'ın dumura uğramasına neden olmuştu. "Sevgilim uyan hadi kabus görüyorsun." diyerek terden iyice ıslanan saçlarını geriye attığında Eda bu seferde "Baba" diye inleyerek yüzünü buruşturmuştu. Serkan korkmaya başlarken Eda'yı nasıl uyandırması gerektiğini kafasında tartıyor bir yandan da "Şiişşt sevgilim geçti. Uyan artık." diyerek saçlarını okşuyordu. Eda bu dokunuşlarına tepki vermezken ve gördüğü kabusun etkisiyle yatakta kendini küçücük kalacak şekilde sıkıştırıp cenin pozisyonunda ağlamaya devam ettiğinde Serkan daha fazla dayanamayarak Eda'yı hızla sarsmıştı. Eda bu sarsıntı sayesinde gerçek hayata döndüğünde hızla yerinden kalkıp etrafa baktığında gördüklerinin bir rüya olduğunu anlamıştı. Bu onu daha da sarsarken kendine uzanan kollarla sıkıca sarıldı eşine. Ağlaması Serkan'ın omzunda şiddetlenirken Serkan usul usul saçlarını okşuyor rahatlaması için kulağına güzel sözcükler fısıldıyordu. Eda ise bütün o güzel sözcükleri duyabilecek durumda değildi maalesef. Gözünün önünden gitmeyen cansız bedenler içindeki acıyı körüklerken her bir hıçkırığında dudaklarının arasından bir de feryat dökülüyordu. Bütün vücudu acıdan uyuşmuşken eşinin sırtına sardığı ellerini yumruk yaparak var gücüyle sıkarken tırnaklarını etine geçirmişti. Bu acı bir nebze olsun gerçek hayata dönmesini sağlarken bir süre daha eşinin omzunda ağlamıştı.

Sen Çal Kapımı ONE-SHOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin