Hangi Gündeyiz?

856 95 82
                                    

Harry aynada yuvarlak yanaklara, sivilceli cilde, uykudan dağınık kıvırcıklara ve geniş yeşil gözlere bakarken birkaç dakikasını harcadı. En azından kendini cimcikleyecek kadar klişe olmadığı için kendiyle biraz gurur duydu.

Odanın içindeki banyodan çıktığında diğer oğlanlar yataklarındaydı ama Louis yumuşak saçı alnına düşmüş şekilde onu bekliyordu.

"Hey." Harry başını eğdi. Bir anda utangaç ve kendine güvensiz hissetti. Bu güzel oğlana karşı hissettiği birçok duyguyla başı dönüyordu.

"Uzun sürdü Kıvırcık." dedi Louis ve bir eşofman altı ve bir tişörtü Harry'nin kollarına koydu.

Harry kollarındakilere baktı. Onların kime ait olduğundan emin değildi ama kendinin olduğunu düşünmüyordu.

Louis onu omzundan dürttü ve harekete geçmesi için konuşmaya başladı, "Artık iç çamaşırınla gezmene izin yok, hatırladın mı? Wagner gezemezse kimse gezemez. Bu hepimizin göğüs germesi gereken bir sıkıntı."

Harry buna kesinlikle arsız ve küstah bir cevabı olması gerektiğini düşünüyordu ama beyni bunu şu an yapamayacaktı.

"Hadi hızlan." dedi Louis. "Ben bize çay yapacağım."

Harry Louis'ye bakmayı bırakamıyordu. Sıyırmış gibi göründüğünü biliyordu. Niall bu bakışa fanlardan gelen bazı tweetleri okuduktan sonra seri katil bakışı demeye başlamıştı ve Zayn de ilk Japonya turları sırasında 'yandere' kelimesini öğrenmişti.

Ama Louis rahatsız görünmüyordu. Sadece elini uzattı, baş parmağını Harry'nin yanağında gezdirdi ve "Herhangi bir sarsıntı yaşamadın, değil mi?" diye sordu.

Harry Louis'nin dokunuşuna doğru yaslanmaktan kendini alamadı. "İyiyim. Sadece... yorgunum."

"Oh." dedi Louis. Arkasındaki ranzaya döndü. Kahverengi bir örtünün yarısı yukarıdaki ranzadan aşağı sarkıyordu. Kıyafetler ve valizler aşağıdaki ranzada etrafa dökülüp saçılmıştı. Harry bu ranzanın teknik olarak Louis'nin olduğunu hatırladı. "Geri yatabiliriz."

Cezbediciydi ama Harry şu anda böyle bir yakınlığı kaldırabileceğine inanmıyordu.

"Hayır." dedi Harry. "Bana çay yapmanı istiyorum."

***

Louis çaydanlığı açıp ekstra büyük tost makinesine birkaç parça ekmek dilimi atarken Harry onu izledi.

Louis'nin arkası ona dönüktü. Hâlâ içinde uyuduğu solmuş United t-shirt'ünü ve eşofmanlarını giyiyordu. Harry gözlerinin aşağı kaymasına engel olamadı. Muhteşemdi ve vücudu kıvrımlıydı, ince bir beli ve güçlü kalçaları vardı.

Ve evet, Louis sonlarda acı verecek şekilde zayıftı ve Harry son zamanlarda onu büyük beden tişörtlerle ve sweatshirtlerle sadece bir televizyon ekranından görmeye alışmıştı. Ama Harry yüz yıl daha yaşasa bile Louis'nin poposunun eşofmanlarda nasıl göründüğünü asla unutmazdı.

Louis çay için yukarıdaki dolaba uzandı. Tişörtünün kenarı yukarı doğru çıktı ve belinin pürüzsüz teni ortaya çıktı.

Harry dudağını ısırdı.

"Uyandın mı tatlım?" diye sordu Louis ona dönerken. Gülümsüyordu, gözlerinin etrafı gözlüklerinin siyah çerçevesi altında kırıştı.

"Belki bir çaydan sonra." dedi Harry.

"Adil." Louis arkasından geldi ve kollarını beline sardı. Louis'nin çenesini omzuna koyması için Harry'nin kambur durmasına gerek bile kalmadı.

all over again || larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin