Canlı Şovlar: Hafta 3

569 66 55
                                    

Richard'ın Harry'nin saçını şekillendirmek için en az yarım saat uğraşmasından ve saçının hâlâ her zaman olduğu gibi görünmesinden sonra Grace bir kapatıcının yarısını yüzündeki sivilceleri ve noktaları kapatmak için kullandı (ve evet, Harry'nin içindeki küçük ve kendini beğenmiş bir kısım geçmişteki tam sivilcelerinin patlak verdiği bir zamana yolculuk yaptığı için biraz kırgındı). Harry giysi odasına doğru yola koyuldu.

The X Factor'ün çok büyük bir kısmı düzmeceydi, uydurma olay örgüleri ve direkt yalanlarla doluydu. Ama Simon'un One Direction'a kendilerini giydirmeleri için izin vermesi gerçekten doğruydu. İyi de olsa kötü de olsa.

Harry bir spor ceket seçti. Spor ceketlerin ve blazerların tam ne zaman onun görüntüsü haline geldiğini hatırlamıyordu ama bu zamanlarda olmalıydı. Seçtiğinin kolları dirseğiyle bileğinin arasını açık bırakıyordu. Açıkta kalan kollarına bir süre baktı. Sadece çıplak teni vardı, dövmeler yoktu ya da parmaklarında bir tane bile yüzük yoktu. Bir yerlerde bilekliklerinin olduğunu biliyordu ama onlara bakmak aklına gelmemişti.

"Çıplak hissediyorum." dedi.

Arkasında Niall burnundan nefes vererek güldü. Louis üstünü değiştirdiği yerden ona göz kırptı ve "Hepimiz çıplakken nasıl göründüğünü gördük Kıvırcık. Sana söz veriyorum, şu anda çıplak değilsin." dedi.

Harry kendini durduramadan garip bir şekilde aniden gülünce Louis kendiyle inanılmaz gurur duyuyor gibi göründü.

Louis'nin gömleğinin düğmeleri hâlâ iliklenmemişti ve Harry dikizlememek için çok uğraşıyordu ama şöyle bir baktığı için artık bakmamak elinde değildi.

Pürüzsüz cildi ve göğüs adaleleri tam oradaydı. Ve tam şurada, boynuyla dar köprücükleri arasında Harry'nin öpmek için mükemmel olduğunu bildiği nokta duruyordu.

Harry, Louis'nin düğmeleri iliklemesini izledi ve çıplak tenine gelecekte dövmelenecek kelimelerin hayaletinde parmaklarını gezdirmek istedi.

Louis'nin dünyanın onlar için değişmesinden vazgeçip dünya için değişmeye karar verdiği bir zamandan öncesinde olduğundan bu zamana hayret etmek için bir ana ihtiyacı vardı.

"It is what it is." diye fısıldarken buldu kendini Harry.

"O ne?" diye sordu Louis.

Ama sonra bezgin bir asistan içeri daldı ve sahne arkasına geçme zamanı olduğunu söyledi.

***

Her şey bittiğinde, Harry Louis Walsh'ın onları beş Justin Bieber olarak tanımladığını duyduğunu düşündü. Ama kalabalığın çığlıkları ve kendi beş para etmez performansının ekosu kulaklarında çınlamaya devam ederken, Harry onu ancak güçlükle anlayabildi.

Harry'nin kendi dışında suçlayabileceği hiç kimse yoktu. Denediği her ses gücünde yanlış tonda söylemişti. Kendine kasmasına bile gerek kalmayacak notaları söylemeye çalıştığında sesinin çatladığını hissedebilmişti. Ve bunların üstüne, bir notayı bir saniyeden bile uzun tutmaya çalıştığı her seferinde ciğerleri pes etmişti. 

Kulak içleri rezaletti, o yüzden Harry diğer oğlanları zar zor duyabilmişti. Beraber nasıl duyuldukları hakkında hiçbir fikri yoktu ama Harry'nin mikrofonu gizlice kapatılmamışsa iyi olma şansları yoktu.

Gün içinde gizlice alıştırma yapmak için bir yerlere sıvışabilmeyi ummuştu ama röportajlar, çekilmesi gereken parçalar ve saç ve kıyafetler arasında bir aşağı bir yukarı götürülürken zaman olmamıştı. Ama bu gece Harry'nin ne kadar kötü olduğu düşünülürse alıştırmanın da çok bir işe yarayacağından emin değildi.

all over again || larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin