Hepinize yeniden merhabalar dostlarım.
Görüşmeyeli iki hafta oldu. Nasılsınız bakalım?
Ben hepinizi çook özledim...
Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin.
İyi okumalar..:)
55. Bölüm • Zehrü'l Katil
Zehrü'l Katil: Öldürücü zehir
Derin bir nefes alarak sakinleşmeyi umut etti.
Bacakları yorganının içinde karıncalanmıştı lakin pozisyonunu değiştirerek göğsünde yatan Cihangir'i uyandırmak istemiyordu.
"Al gardını." Mete'nin yine yüksek sesle bağırmasıyla Elizabeth içinden küfretti. Neredeyse uyandığından beri birbirilerine sataşıyorlardı ve sesleri yatak odasına kadar geliyordu.
"Bak Mete o çomağı gözümün önünde sallayıp durma. Yoksa o çomağı alır onu sana lehimlerim, hayatına üç kollu olarak devam edersin." Giray'ın Elizabeth'in içindekilerini söylemesiyle Elizabeth gülmemek için yanağını ısırdı. Cihangir'in uyanmasını istemediği için neredeyse nefes bile almayacaktı. Parmakları onun terli saç diplerinde duruyordu.
"Giray senin benim üzerimde ne gibi emellerin var?" Mete bunları söyledikten sonra Elizabeth'in algılayamadığı bir gürültü koptu.
"Siktim şimdi belanı."
Elizabeth göremese de Mete'nin kaçtığını ve Giray'ın da onu sinirli bir şekilde kovaladığını biliyordu. Onların bu haline gülümseyerek gözlerini tavana çevirdiği sırada odanın kapısı sessizce çalındı. Elizabeth buradaki kızların onlardan çekindiğini fark etmişti ve şimdi bu şekilde sessizce kapıyı çaldıkları için minnettardı. Yavaşça Cihangir'in altından çıkarak ona sarılması için kendi yastığını verdi. Cihangir homurdansa da Elizabeth onun saçlarını okşadığında uykusuna kaldığı yerden devam etti. Kapıyı sessiz olmaya çalışarak araladı ve kendisini yarattığı aralıktan koridora bıraktı.
Karşısındaki çıtı pıtı kız eğilerek selam verdi. "Sabah şerifleriniz hayır olsun."
Elizabeth arkasından kapıyı çekti. "Günaydın."
"Hünkârımızı Alemdar Paşa çağırıyordu, prenses. Onun için hünkârımızı uyandırmaya gelmiştim."
Elizabeth gözlerin kıstı. Biçimli kaşları çatılarak gözlerinin üzerine indi. "Tamam, git sen hadi. Uyanmayacak daha hünkârın."
Kız kafası önde bir şekilde prensese baksa mı bakmasa mı bilemedi. "Kahvaltıyı ne zaman getirmemi istersiniz?"
Elizabeth dişlerini birbirine bastırdı. Ona neydi ki onların kahvaltısı falan? "Git sen hadi odaları falan topla. Yok mu başka işin? Cihangir'in odasına benden başka kimse girmeyecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül ve Hançer
Ficção Histórica❗️Yetişkin ögeler içermektedir.❗️ Adım Elizabeth. Bir prenses olarak doğduğum Westminster Sarayı'nda ruhumun en ufak kırıntısını soğuk taşların arasına saklamıştım. Yalnızlığımı o ufak kırıntılarla saklambaç oynayarak geçirmiştim. Tenime satır sartı...