27. Bölüm • Cuşiş-i Efkâr

3.9K 284 38
                                    

Merhabalar!!
Nasılsınız? Karantina günleri nasıl gidiyor?
Güzel bir bölüm oldu bencee...
Buyrun şöyle;

Cuşiş-i Efkâr: Düşüncelerin coşkunluğu

27. Bölüm • Cuşiş-i Efkâr

Elizabeth'in aklı karmakarışıktı ve az önceki olayın tesiriyle beraber ne duyduğunu tam olarak anlamamıştı. Ciğerleri sanki millerce koşmuş gibi sıkışırken yavaşça gözlerini açtı.

"Ne?" dedi şaşkınlıkla. Cihangir'in belini okşayan eli kaskatı kesilirken ani bir şok dalgası bütün bedenini titretti, aynı tüm bedeni gibi titreyen bacaklarına emirler verdi ve hızla yerinden kalkarken bu sefer daha kararlı bir şekilde seslenmişti. "Ne?"

Cihangir kızın sıcaklığından ayrılırken isyan etmek istese de bir şey demedi ve gerginliğini belli etmemek için ellerini arkaya atıp yatağa yaslandı. "Ne dediğimi duydun."  dedi keskin bir sesle. Zaten koyu renk olan dudakları şimdi öpüşmenin getirdiği bir kızarıklıkla şişmiş ve renk değiştirmişti. Elizabeth ona bakarken az önce yaptıkları şeylerin kanıtını o dudaklara bakarken anlayabiliyordu ve bu utanması gittikçe arttırıyordu. O ne demişti böyle? Niye bunu demişti aklı almıyordu.

"Şaka mı yapıyorsun?" dedi sinirle gülerek.

Cihangir karşısında ona bakan kızdan gözlerini kaçırdı ve sinirle dişlerini birbirine kenetledi. "Hayır, ciddiyim."

"Cihangir," dedi Elizabeth inler gibi. "Niye yapalım bunu? İkimiz de birbirimizden hiç hoşlanmıyoruz, az önceki olay içinse özür dilerim, ben," dedi ama kızın daha fazla bu kadar saçmalamasını istemeyen Cihangir kızın sözünü kesti.

"Seni öpen bendim, neden özür diliyorsun?"

Elizabeth elini boynuna götürdü ve daha fazla Cihangir'e bakamadığı için gözlerini kaçırdı. "Sanırım biraz yalnız kalsam iyi olacak," dedi ama Cihangir onu bu şekilde bırakacak değildi.

"Hayır, seni yalnız bırakmayacağım. Evlenelim dememin sebebi farklıydı. Aklından geçenleri tahmin edebiliyorum."

Elizabeth yine gergince güldü. "Şu an ne düşündüğümü tahmin bile edemezsin, Cihangir."

"Seni kontrol altına almak için bunı yaptığımı düşünüyorsun, seni dize getirmek için. Haksız mıyım?"

Elizabeth aklından geçenleri Cihangir'in ağzından duymasıyla irkilirken kollarını kendini savunmak istercesine göğsünde bağladı. Hala biraz şiş olan dudaklarını yaladığında Cihangir'in odanın karanlığında bile parlayan mavi gözleri oraya kaydı.

"Başka bir açıklama yapmadığın sürece aksini düşünmeyeceğim." Elizabeth sesini ne kadar sakin tutmaya çalışsa da hızla atan kalbi aksini söylüyordu.

Cihangir güldü ama Elizabeth bunun gerçek bir gülüş olduğundan emin değildi. "Seni dize getirmek istemiyorum," dedi sakince ama Elizabeth'in buna inanası yoktu.

"Sevda ve Hanzade'ye de bunları mı söyledin? İnan şu an onlar gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum."

"Saçmalama," dedi Cihangir keskin bir dille. "Ben hiçbir kadını dizginlemek için bunu yapmadım."

"O zaman derdin ne?" diye sesini yükselttiğinde Cihangir kaşlarını çattı. "Neden bana bunu teklif ediyorsun? Sonunda başaramadığım işi legal hale getirmek için mi?" Sesinin titremesini önleyemese de dik duruşundan ödün vermedi.

"Ne diyorsun?" dedi Cihangir inanamayarak. "Bunu nasıl düşünebilirsin?"

"Bilmiyorum," dedi Elizabeth, ellerini çözüp iki yanında sarkıttı. "Az önce dilini boğazıma soktuğun için olabilir mi?" Ağzından kelimeler çıkar çıkmaz ne yaptığını ancak fark etti. Elini ağzına kapatarak bir adım gerilediğinde Cihangir'in de aynı onun gibi şaşırdığını gördü.

Gül ve Hançer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin