Gerilim...
Kuzey'in bu yaşına kadar karşılaştığı tüm gerilerimi bir kalemde silmişti. Bu gerilim, bu denli yüksek ise, asıl gerilim nasıl olurdu?
' Bir cevabın yok mu Yüzbaşı? ' diye soran sert sesin sahibine bakışlarını sabitleyen Kuzey, teklemeden ' Bir soru sormadınız komutanım ' diye cevap verdi.
' Köşe başlarında teğmen ile olan halinize sorulabilecek bir soru olduğunu düşünmüyorum '
' Ben de bir cevabı olduğunu düşünmüyorum komutanım '
' YÜZBAŞI! '
' Emredin komutanım '
' AR nedir bilir misin sen? '
' Bilirim komutanım '
' Bilirsin öyle mi? Ama bünyene ağır gelmiş olmalı ki, köşelerde kız sıkıştırıyorsun ' derken Kuzey'in gerilen çenesine sert tutmaya çalıştığı bakışlarını sabitleyen Albay ' Hayırdır? Zoruna mı gitti Yüzbaşı? Yoksa Teğmen ile ciddi mi düşünüyorsun? Konduramadın mı?' diye konuşmasına devam etti.
' Durumun sizinle olan ilişiğini düşünüyordum komutanım '
' Neden böyle düşünüyordun Yüzbaşı? '
' Eğer Ciddiysem kime gideceğimi bilmem gerek komutanım. Size mi geleceğim yoksa Paşa'ya mı? ' diye tek düze bir ses ile konuşan Kuzey, kadının başına bir hal gelmemesi için kendini ateşe atmayı tercih etmişti çünkü, Albayın sesini duyduğu andaki yüz ifadesinden korktuğunu anlamıştı. Korksun istemiyordu.
Evlenmek de istemiyordu.
Siktir! diye geçirdi içinden boka batmıştı.
Albay, tek kaşını kaldırıp ' Ciddisin yani ' diye mırıldandı.
Kuzey ' Eğer ifadesini atlamayalım komutanım ' dedi.
' Eğer Paşanın kızı ile halt yiyorsan, senin cümlendeki eğer'in bir anlamı kalmaz Yüzbaşı '
Kuzey, paşanın adı geçince iyice gerildi ama bunu belli etmeyerek ' Herhangi bir zorlamanın olmadığı bir durum için fazla tepki vermiyor musunuz komutanım? ' diye sordu.
' Paşanın kızı ile köşelerde basılan biri için fazla rahat değil misin Yüzbaşı? '
' Ben basılmadım ' diye cırlayarak duruma müdahale eden Masal'a Albay ' Buna mı takıldın? ' derken Kuzey ' Sen karışma ' diye böğürdü.
Masal, ağlamaktan kızaran gözlerini açabildiği kadar açıp, derin bir nefes bıraktıktan sonra ellerini beline koyarak ' Evet, buna takıldım Mehmet amca ' dedi ve Kuzey'e dönerek ' Asıl sen karışma ' diye cırladı.
Albay, bakışlarını Masala çevirdikten sonra ' Gözümün önünden kaybolman için beş saniyen var ' diye hırladı.
Masal, ellerini göğsüne koyup, öküzünü göstererek ' Tek başına köşelerde basılmadı ya, niye tek ben kayboluyorum? ' diye mızmızlandı sanki az önce ben basılmadım diye cırlayan kendisi değilmiş gibi.
Albay, tel elinin parmaklarını burun kemiğine götürüp sıktı ve sakin olmaya zorladığı sesi ile ' Seni komple kayıp etmeden önce, git Masal ' dedi.
Kuzey, burnunu havaya diken kadının tavrına uçuşa geçen erkekliğini görmezden gelerek ' Akif'in yanına git ' dedi. Çünkü kadını sadece içinde olduğumuz durumun farkındalığının harekete geçirebileceğini biliyordu.
Masal, yaşadığı anlık hafıza kaybı ile sarsıldı. Ali, ameliyattaydı, Akif tedavi ediliyordu ama kendisi, götüne kaçırdığı pamuk ile uğraşıyordu. Ne aptaldı!
