Kuzey, kollarında yatan kadından yayılan kokunun keyfisini sürerken düşüncelerini umursamıyordu. Bu oyunu bir şekilde bitirmeliydi. Öyle ya da böyle, bitmeliydi. Korkak gibi davranmayacaktı. Bu durum korkaklık mıydı emin değildi ama hayır, korkmayacaktı. Birazcık bile ümit var ise ona tutunacaktı.
Ne olacaktı ki?
Ya kızıl cadıdan ayrı düşecekti ya da yerinden ayrı düşecekti. Her ikisinde de canı yanacaktı.
Kararını kollarındaki kadından yana kullanmıştı ama bunu ona söylemeyecekti. İçinde bulunduğu kumpasa karşılık vermeliydi. Bu durum Kuzey'in doğasından vardı.
' Kuzey ' diye mırıldanan kadının sesine derin bir nefes alıp veren Kuzey, halen uyuklayan kadına sarılı kollarını sıkılaştırarak ' Hımm ' diye mırıldandı.
Masal, etrafını çevreleyen kolların verdiği huzur ile titrek bir nefes alıp verdikten sonra ' Saat kaç? ' diye mırıldandı.
Kuzey ' 5 ' dediğinde Masal ' Niye uyandın? ' diye sorarken başını koyduğu yerden kaldırıp adamın gözlerine, yarı açık gözleriyle baktı.
Kuzey, uyku mahmuru kadının bakışları karşısında hareketlenen erkekliğine aldırış etmeden ' Bilmem ' diye mırıldanıp ' sen? ' diye sordu.
Masal, ' Sıcakladım ' diye mırıldanıp başını adamın boynuna gömerek ' Sarılmışsın ya ' derken sarılmıştı. Kuzey, kadının hareketine hafifçe gülümsemekten kendini alıkoyamadı.
' Uyuyacak mısın? ' diyen sese ' Evet ' diye cevap veren Masal, homurdanmıştı.
Kuzey ' Alaya gitmemiz gerek kızıl cadı '
' I IH ' diye olumsuz bir mırıltı çıkaran kadına ' Zorundayız ' diye karşılık veren Kuzey, kollarını gevşetti.
Masal ' Uyanmak istemiyorum ' dedikten sonra derin bir iç çekti.
Kuzey, kadının uyanmamasının ardındaki nedeni anladı. Tepkisinden korkuyor olmalıydı ve korksa iyi ederdi çünkü canına okuyacaktı. Bu zamana kadar elle tutulur bir şey yapmamıştı çünkü kendinden emin değildi. Ama artık emindi ve içinde bulunduğu kumpasa sert bir şekilde karşılık verebilirdi.
Piç bir şekilde sırıtıp ellerini kadının çıplak vücudundan gezdirmeye başlarken ' Uyandırayım o zaman ' diye mırıldanıp, hızlı bir hareketle kadını altına aldı.
Masal, adamın ellerine mi odaklansın, altında kalışına mı odaklansın yoksa gecenin sabahının kötü bitme olasılığına mı odaklansın? Dün geceden sonra adamın kendisine olan tavırlarına anlam veremiyordu. Ortada bir itiraf yoktu ama sanki... Bakışlarında bir şeyler vardı. Yeni bir şeyler. Aşk gibi? Ya da öyle olmasını umuyordum.
Kuzey, kadının dalgın bakışlarına aldırmadan dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildi ve ' Burada mısın Kızıl cadı? ' diye sordu.
Masal, bakışlarını adamın gözlerine çevirdikten sonra yutkunmamak için kendisini zor tuttu. İnsafsız piç! Sabah sabah bu kadar ağız sulandırıcı nasıl görünebiliyordu ya?
' Hı? Evet, ne demiştin? '
' Eğer uyanmayacaksan değerlendirelim demiştim '
' Ha yok uyandım ' diye istem dışı konuşan Masal'a Kuzey ' İstemiyorsun yani? ' diye karşılık verirken tek kaşını kaldırmıştı.
Masal, adamın kalkan kaşına içinden sövmeye başlarken ' Alaya gitmemiz gerektiğini söyledin ' diye dışından konuştu.
Kuzey ' İtiraz etmedin '
