Tesizden ses geldi. Kurt
- Gölge. Adamı buldum.
- Güzel nerde?
- Şimdi yurt dışında. Geri gelmesi 3 ay sürecek.
- 3 ay bekliyemem.
- O zaman şimdi duyacakların pek hoşuna gitmeyecek.
- Yine ne oldu?
- Gideceğin yer Arabistan. Yani...
- Yine başlıyoruz.
............................................................................
Serdar
- Ne oldu?
- Ölü gözüktüğüm bir ülke daha.
- Özel göreve mi çıkıyoruz?
- Evet gidelim.
Telsizden
- Kurt, biz dönüyoruz. Hemen biletleri alsan iyi olur.
Biz geri dönerken fotoğrafı herkese gösterdim. Sakar sırıtıp duruyordu. Karargaha geri dönüp üstümü değiştirdim. Sakar hala sırıtıyordu.
- Niye sırıtıyorsun Sakar?
- Siz Gölge'siniz. En baştan beri efsane ile göreve çıkıyormuşuz. Gölge iel göreve göreve çıkıp duruyormuşuz. Bağırmamak için zor duruyorum.
- Abartama Sakar.
- Cidden mi ben mi abartıyorum az bile.
Ahmet
- Haklı vallaha.
Biz bir uçaga binmek için havaalanına gittik. Biz içeri geçerken etrafa göz gezdiriyordum. Ekibe döndüm.
- Ben önden gidiyorum. Siz düzgünce gelin.
Şapka taktım. Kapşonlu un şapkasını önüme atıp maske taktım. Gözlüğü takıp elimdeki çantayla ilerlerken korumalar göz gezdirdim. Hızlandım. Kontrol alanından geçerken şapkasını öne eğern güvenliğin otarafa giderek hızlı bir el hareketiyle elimizdeki çantaları değiştirdik. Böylece taramadan kolaca geçtim. Benim çantayı verdiğim adam hızla yerini başkasına verirken ben biraz daha ilerledim. Kaplanın ucundan tutum. Başka böyle yapan güvenlik var mı diye baktım. Biraz ilerideydi. Yanından geçerken çarpıyormuş gibi yapıp hızla çaktırmadan verdiği pasaport ile nufüs kağıdını aldım. Sanki yanlışlıkla çarpmış gibi
- Pardon.
- Sorun değil.
Sıraya geçeken son bir güvenlik kalmıştı. Kapıda çantayı verdiği ile yer değiştirdi. Ben çantayı fark ettirmeden tekrar değiştirdim. Sıra bitmişti. Hızla bileti alırken bileti veren kadın.
- أتمنى لك رحلة سعيدة يا آنسة راما.
(atamanaa' lak rihlat saeidat ya anasat ramaan). İyi yolculuklar Bayan Rama.Sadece kafamala teşekkürler işareti yaptım.
İçeri girip yetime oturmadan önce tuvalete giririp siyah bir çarşaf giydim. Yüzümüde kapatıp. Yerime oturdum. Çok geçmeden bizimkiler geldi. Etraflarına baktılar. Beni arıyorlar sanırım. Serdar beni gördü. Elimle üç yapıp omzuma vurdum. Bu yüzbaşı anlamına geliyordu. Serdar kıstığı gözlerini açıp bana baktı. Kafasını tamam anlamında eğdi. Ekibe döndü.
- Oturun.
Dedi. Tim Serdar'a bakıp oturdu. Serdar yanıma gelmişti.
- ما اسمك الان
(ma aismak alan). Şimdi ismin ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Yıldız' ın Gölgesi
Non-FictionBölük üzgündü Berk'i gören Murat "Ne diye sırıtırsın pişmiş kelle gibi" dedi. Ve Berk bir nota mırıldandı. Ray Ray Ra Ra Ra Ray Ray Ray Ra Ra Ra Ardından bağırarak sözlerini söyledi Ey...