Selam verip dışarı çıktım. Ne yapabilirim diye düşünüyordum ki bölüğe yeni biri gelmiş. Gidip bir merhaba demek lazım değil mi?
°°°°°°°°°°°°°°
Bir iki dakika sonra dışarı çıkmıştım.
Bizimkileri ararken dinlenme yerindeydi konuşmaları dinlemek için çalının arkasına saklandım.
Selim ve yeni gelen Murat, Selim şöyle dedi.- Oğlum, o kadar rahatlama. Tamam izin günleri şuan var ama yarın yok.
- Oğlum boş versene sen, ben burada sonsuza kadar yaşarım.
Bu sözleri duyduğumda çok sinirlendim çalıların arkasından çıktım. Hazır ol vaziyetini aldılar. Bağırarak
- ASKER! ANA KUCAĞI DEĞİL ASKER OCAĞI. BURASI RAHAT MI SANIRSIN.
- Komutanım ben-
- KES! SEN RAHAT OLMAYA DEĞİL RAHAT ETTİRMEYE GELDİN. YA BUNU ÖĞRENİRSİN YA DA BUNU BEN SANA ÖĞRETİRİM. ANLADIN MI?
- Emredersiniz komutanım.
dedi. Nerdeyse ağlıyacakdı buna sinir oldum ve arkamı dönüp gittim.
Bir saat sonra yemekhaneye girdim herkes hazır ol vaziyetini alınca"rahat"
diyerek, elimle oturmalarını işaret ettim. Kanepede yayıldım ve oturdum. Olanları düşünüyordum. Tim geldi ve yanıma oturdu sonrasında Serdar yüzbaşı yanımıza geldi ama oturmuyordu ve anlaşılan bana kızgındı. Söze girdi.
- Senin geldiğin yerde işler nasıl gidiyordu bilmiyorum ama bizim buralarda sinirimizi askerlerden çıkarmıyoruz en azından acemi erlerden.
- Bak, Serdar şuan bunla uğraşamıycam üstelik hiçbir şey bildiğin yok.
- Ne bilmiyorum acaba, ne? Bak, demek ki eski timinde ya da karargâhta bu ağırzalık yapmışsın ki buraya gelmişsin ama burada yapamazsın.
- Şehit oldular
- Anlamadım
- Hani dedin ya ağırzalık yapıp geldin. Şehit oldular. bütün tim gözümün önünde şehit oldu.Ben de istemezdim ama geldim.
Dedim. Bilmiyorum belki de ağrıma gitmişti ama oradan çıktım kalbimde bir acı vardı. Lavaboya gittim. Kapıyı kapatıp içerde birinin olmadığına emin olduğunda, bir yere vurmam gerektiğini fark ettim.
Öne doğru yumruk attığımda elim cama geçti büyük gürültü koptu. İçeri kız askerlerin hepsi gelmişti nerdeyse. Bir elime bir kırılan cama bakıyorlardı. Biri elime doğru yönelirken ben diğer elimle ona dur işareti yaptım. Dışarı çıkıp revire gittim. Bu sırada belimdeki ağrıyı hisettim. Sanırım koltuktan kalkarken dikişlerim patladı sinirden fark etmemişim. Revirde kimse yoktu. Oradan geçen bir askeri durdum.
- Asker, Revirci nerede?
- Komutanım revirci yok yani yeni biri gelecekti ama en erken haftaya.
- Tamam aslanım sağol.
Başka çare yoktu dikişleri kendim atacaktım. Revir dolabına gittim çekmeceyi açtım sessizce küfür ettim.
İğne yoktu. Gidip bez gibi şeyler aldım. Ağzıma bir bez koydum. Acıdan değil sonuçta yüksek bir eğitim aldık sinirden bağıra bilirdim. Yaranın dikişini yeniledim ve elime pansuman yapıp sardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Yıldız' ın Gölgesi
Non-FictionBölük üzgündü Berk'i gören Murat "Ne diye sırıtırsın pişmiş kelle gibi" dedi. Ve Berk bir nota mırıldandı. Ray Ray Ra Ra Ra Ray Ray Ray Ra Ra Ra Ardından bağırarak sözlerini söyledi Ey...