Charles arabayı sürerken yanında oturan ve kuşkusuz oturduğu yerde harika duran Erik'e baktı. Bir zamanlar ona karşı bir çekim hissettiği gerçeği gün boyu beyninde dolanmış, bir türlü zihnini rahat bırakmamıştı. O da kendisini daha fazla kapılmamak adına sürekli telkin etmiş, ne yazık ki bu telkinleri Erik'i görene kadar işe yaramıştı. Yine de aptal bir platonik olmaya niyeti yoktu. Tabi Erik'e çoktan bir şeyler hissetmeye başladığından haberi olsaydı, ne yapardı bilinmezdi.
"Sevgilinle nasıl gitti?" Erik gözlerini onun ellerinden gözlerine çıkardı. Açıkçası sevgilisi önceliği değildi şuan. Araları limoni gibiydi ama aynı zamanda problem de yoktu. Değişikti yani.
"Her zamanki gibi. Neden ki?" Charles dudaklarını ıslattı.
"Ne bileyim, sanki sana kızgın gibiydi. Gerçi kızı unutmuşsun, bir yandan haklı." Erik göz devirdi.
"Zamanında o da bana yaptı aynı şeyleri. Üstelik ben geceden kalmaydım. Hem, seninleydim." Charles gülümsememek için dudaklarını ısırdı.
"Tabi senin bileceğin iş ama bugün de çekime gitmezsin diye düşünmüştüm." Erik omuz silkti. Tam ağzını açıp yanıtlayacaktı ki telefonu çaldı.
"Efendim?" Bonita arıyordu.
"..."
"Ne yazık ki daha varmadım."
"..."
"Hayır arabamı almadım. Charles bırakıyor." Kız karşı taraftan öfkeyle soludu. Neden her an her dakika Charles sevgilisinin yanındaydı ki? Normal şartlarda bunu sorun etmezdi fakat laf arasında onun yönelimini öğrenmişti -aslında bir yere kadar bu da önemli değildi- ve Erik de yeterince ilgi çekiciydi. Bunun yanında aslında sinirini bozan şey Erik'in de tüm ilgisi birden ona kayıvermesiydi.
"..."
"Akşama müsait olacağımı sanmıyorum Bonita." Erik neden bilmiyordu ama iki hafta öncesine kadar bile çok seviyorum dediği kızdan soğumuştu. Eh, bunda Charles'ın etkisi büyüktü.
"..."
"Görüşürüz." Erik kapatıp ofladı.
"Ne oldu?" Charles sordu.
"Trip atıyor. Neden böyle yaptığına dair en ufak bir fikrim yok. Yeteri kadar ilgi de gösteriyorum halbuki."
"Baş başa yemek falan yiyin. Aranız düzelir böylece. Hem sen isteyince yapamayacağın şey yok." Erik omuz silkti.
"Ama düzeltmek istemiyorum çünkü ben hiçbir şey yapmadım ve böyle olunca devam edesim gelmiyor." Charles şaşkınca baktı. Kuşkusuz beklediği bir yanıt değildi bu.
"O zaman iş başka. İstemiyorsan devam edip kızı üzme." Erik birkaç saniye sessiz kaldı. Bunun üzerine Charles devam etti. "Neden sessiz kalıyorsun?" Erik düşüncelerinden sıyrıldı.
"Çünkü yaşanmışlıkları silip atmak o kadar da kolay değil. Evet bitirmek istiyorum ama onun peşinden koşup onunla birlikte olmak isteyen bendim. Şimdi de sıkıldım diyip onu bırakma fikri çok haince geliyor." Charles güldü. Erik eskiden de bir şeylere böyle fazla bağlanır, bırakamazdı.
"Erik bir kişi ilişkiyi başlatmak için ısrar etmiş olabilir. Yine de ilişkiyi iki kişi yaşar. Yani, seni bırakmak isteseydi ya da sevmeseydi şimdiye kadar bırakırdı. Demek ki o da seni istiyormuş ki hala birliktesiniz." Erik bir süre düşündü. Bonita ona kuşkusuz iyi gelmişti ama şuan ona ihtiyacı yokmuş gibi hissediyordu. Sanki varlığı, yokluğu birdi. Hatta bunu düşünmek istemiyordu ama yokluğu daha iyi bile olabilirdi. Böylece o da Charles ile doyasıya vakit geçirebilirdi.