"Raven ve Hank tekrar gelmeye mi karar verdiler diye soracaktım." Erik uzun süre, kapıyı kapatıp yemek masasına dönmeyi istediği için boş boş bakan Logan'a baktı. "Anlaşılan o ki geri gelmişler." Erik tekrar konuştu fakat Logan ağzını açıp konuşamıyordu. O sırada Charles geldi.
"Kim gelmiş Logan? Uzun süredir sesin çıkmıyor." Erik duyduğu sesin gerçek olup olmadığını sorguladı bir an. Logan'ın susmasının sebebi belli olmuştu.
"Kimse değil Charlie. Ben de hemen geliyordum." Logan konuştu. Fakat artık kapıyı kapatmak için çok geçti.
"Nasıl kimse yok Logy?" Charles gelip kapıdan baktı. Logan koca cüssesiyle Erik'i ve yanındaki manken gibi olan kızı kapatamamıştı. Charles ikiliye bir süre baktı. Erik'in boyu hâlâ uzundu ve vücut çalıştığı belliydi. Eski Erik gibiydi, hiçbir farkı yok bile denebilirdi.
"Charlie bu sen misin?" Erik ona baktı. Charles hafif uzamış -kulak hizasındaki- saçlarıyla, her zamankinden daha ciddi ve olgun görünen yüz hatlarıyla yepyeni birisi sayılabilirdi. Ona dair değişmeyen tek şey kuşkusuz bir girdap gibi insanları kendisine çeken mavileri ve nasıl mümkün olduğunu bilmediği bir şekilde sürekli kırmızı duran dudaklarıydı. Eski haline ek olarak oturmuş yüz hatları vardı ve Erik ilk defa yaş almanın, insanı daha etkileyici bir hale getirdiğine şahit oluyordu.
"Charles, adım Charles ve evet gördüğün gibi benim. Ama herhalde benim için gelmediniz buraya." Charles bu kadar soğuk bir yanıt verebileceğine imkan vermiyordu. Buna Erik de imkan vermiyor olacak ki bir an afalladı.
"Evet yani bilseydim gelirdik ama Raven ve Hank için geldik. Tekrar döndüler değil mi?" Charles cıkladı. Logan çoktan yemek odasına gitmişti. Açtı yahu! Hem bu kaos da bedenine fazlaydı.
"Dönmediler ama buradalar. Bir şey mi söyleyecektin onlara?"
"Logan mı buraya taşındı? Onlar sayesinde Bonita ile birlikteyiz. Nita da onlarla uzun zamandır tanışmak istediğini söylüyordu da denk gelmemiştik." Charles sinir küpüne döndüğü gerçeğini reddedemiyor, fakat buna hiçbir şey de yapamıyordu.
"Kimin geldiğinin ne önemi var? Sonuçta ikisi de burada. Çağırayım isterseniz gelsinler. Bu arada tanıştığıma sevindim Bonita. Ben Charles."
"Ben de, sevindim Charles. Gözlerin çok güzelmiş." Kız İspanyol aksanıyla konuştu. Güzel kızdı doğrusu. Sırf Erik'e sinir oluyor diye kıza kaba davranmak istememiş, konuşmuştu.
"Teşekkür ederim." Ardından kıza gülümsedi. Erik, onun gülümsemesini uzun zamandan sonra ilk defa görüyordu ve gerçekten gülümsemek onu çok hoş gösteriyordu. İşin garip yanı şuydu ki Charles eskiden onunlayken hep gülerdi ve Erik, onun bu kadar güzel güldüğünü yıllar sonra farkediyordu.
"Onları çağırırsan sevinirim." Charles mutfağa ilerledi.
"En sevdiğiniz arkadaşınız gelmiş. Sizi bekliyor." Charles, Raven'a bakıp konuştu. Hank'e de kızgındı fakat o en azından bu durumu bildiğini sandığından bir şey dememişti.
"Tamam biraz sonra onlara geçebileceğimizi söyler misin?" Raven abisine söyleyince Charles ateş saçan gözlerle baktı. Kardeşi resmen sınırlarını zorluyordu.
"Raven, kızmamamın sebebini biliyorsun. Yoksa fena kırmıştım kalbini." Yeğenini seviyordu bu yüzden susup kapıya gitti. Bonita eve girmiş olmalıydı çünkü Erik tek başına kapıdaydı.
"Birazdan gelirlermiş size." Charles mavi gözlerini Erik'e dikti.
"Sen gelmeyecek misin?" Erik sordu. Charles alayla güldü.