Charles bir hafta boyunca adliyeye gidip gelmiş, yalnızca işiyle ilgilenmişti. Bir haftalık süreç kendisine iyi gelmişti çünkü bu süre zarfında ne kardeşiyle görüşmüştü ne de Erik ile karşılaşmıştı. Birkaç sefer Raven kapısına gelmişti ama neyse ki o evde değildi. Hoş, evde olsaydı da yok taklidi yapardı.
Ancak bugün Charles karşı dairenin kapısını çalmak durumundaydı. Çünkü gelişinin ikinci günü -Ravenda anahtarı olmasın diye- evin kilidini değiştirmişti ve sabah aceleyle çıkarken de eski anahtarları almıştı. Açıkçası Charles, bugün otele gidip yarın çilingirle gelebilirdi fakat yarın büroya vermesi gereken evraklar vardı ve bu saatte çilingir bulamamıştı. İşkencesini uzatmamak adına kapıyı çaldı. Bir süre beklemek zorunda kaldı fakat sonra kapıyı Bonita açtı.
"Aa merhaba Charles." Kız gülümsedi.
"Merhaba Bonita. Rahatsız ediyorum ama anahtarım yok ve evime girmem gerekiyor. Teras kapısını da açık bırakmıştım. Müsaitseniz terasa gidebilir miyim?" Charles mahcup bir sesle konuştu.
"Tabi ki gidebilirsin." Bonita kapının önünden çekildi. "İstersen biraz oturalım. Hem Erik de kahve yapıyordu."
"Rahatsızlık vermeyeyim." Charles bunu kesinlikle istemiyordu yani kendisine rahatsızlık vermeyi.
"Lütfen Charles. Rahatsızlık falan vermiyorsun. Sadece Erik'in arkadaşıyla tanışmak istiyorum." Bonita'nın söylediği kelimeler Charlesta gülme isteği yaratmıştı. Erik'in arkadaşı mı? O köprünün altından çok sular akmıştı.
"Nita kim gelmiş?" Erik üstü çıplak bir şekilde mutfaktan geldi. Charles ise, beklediği son kişi bile değildi.
"Arkadaşın Charles. Ben de tam içeri geçip oturmasını söylüyordum." Charles el mecbur içeri geçip oturdu. Erik ona da kahve yapmak için mutfağa gitti.
"Sütlü ve şekersiz?" Charles soruyu duyunca başıyla onayladı. Bir süre ortamda sessizlik oldu. Erik geldiğinde konuştu.
"Ne oldu Charlie?" Charles ona sert bir bakış attı.
"Anahtarımı evde unutmuşum. Otele gidecektim ama yarın erkenden büroya götürmem gereken evraklar var."
"Avukat mısın?" Bonita merakla sordu. Erik'in de yüzünde büyük bir merak vardı.
"Evet avukatım."
"Zaten eskiden de avukat olmak istiyordu ama tereddütleri vardı." Erik hemen lafa atladı.
"Kolay mı peki?" Kız sorunca Charles omuz silkti.
"Evet çünkü hayalimdeki iş."
"Doğru söylüyorsun. Mesela ben de model olmayı hep istemiştim ama biraz daha ilerleyince ingilizce öğrenmek ve yeni bir ülkeye yerleşmek zorunda kaldım. Bu beni biraz zorlamıştı." Charles kıza gülümsedi. Model olduğu belliydi.
"Yeni bir dili bilmiyorum ama yeni bir yer gerçekten çok zorlayıcı oluyor."
"Doğru, sen buraya yeni geldin değil mi?" Bonita sordu.
"Evet geçen hafta geldim. Tabi yıllar önce de buradaydım ama taşınmıştım." Charles yanıt vermek istemiyordu. Çünkü sorular git gide zorlaşıyordu ve beklediği soru gelsin istemiyordu.
"Neden taşındın ki?" Ve korktuğu soru gelmişti. Charles Erik'e baktı.
"Salak saçma bir sebepti ama pişman değilim." Erik gözlerini kısarak baktı.
"Doğru çok gereksiz bir sebepten gittin." Erik söyledi.
"Aslında ben kişiyi kastediyordum, sebebi değil." Erik bunu duyunca iç çekti.