Charles bir haftadır kendisini deli gibi işine vermiş, soluksuz çalışıyordu. Tabi Bonita ile yaptığı konuşma zihninde hala tazeliğini koruyordu o ayrı. Üstelik nedense üzerinde bir yorgunluk vardı. Kendini bir haftadır hasta olacak gibi hissediyordu ama ortada bugüne kadar tık yoktu. Fakat bugün Charles o kadar kötüydü ki yataktan çıkmaya mecali dahi yoktu. Ha, çıkması gerekiyor muydu? Evet. Çünkü bir saate katılması gereken çok önemli bir duruşması vardı ve o da elbette katılacaktı.
Nitekim bilmem kaç ateşle cayır cayır yanarken adliyede soluğu almıştı. Neyse ki son 15 dakika kala duruşma salonuna girmiş, sonunda derin bir nefes almıştı. Bu duruşma onun için önemliydi. Aylar öncesinden almıştı davayı ve kaybetmeye niyeti yoktu. Gelmeyecek olsaydı kendisine fazlasıyla kızardı. Neyse ki gelmişti ve dava boyunca, hasta olmasına rağmen, gayet başarılıydı. Sonuçta davayı kazanmışlardı.
Öte yandan ateşi gittikçe yükselmeye başlamış ve hastalığı daha ciddi bir hale gelmişti. Eve dönmek için taksiye atlarken kendi arabasıyla gelmediği için kendisini tebrik etmişti. Bu halde araba sürecek olsaydı kaza bile yapabilirdi. O, bu düşünceler içindeyken telefonu çaldı. Arayan Raven idi ve kim bilir canı yine neden sıkılmıştı.
"Charliieee! Logan'ın yanındayız, sen de gelsene. Herkes burada." Charles cidden kardeşinin hızla söylediklerini mantık süzgecinden geçiremiyordu. "Ses vermediğine göre gelmeyi düşünmüyorsun ama hemen hayır deme." Charles yutkundu fakat bu bile onu zorlamış, canını yakmıştı.
"Rave, ne yazık ki gelemem size iyi eğlenc-"
"Senin sesin neden öyle geliyor? Hasta falan mısın yoksa!" Raven'in sesinden anlayacağı kadar kötüydü demek.
"Sanırım hastalandım ama merak etme iyiyim. Eve gidince duş alacağım." Raven çoktan endişeye kapılmış, ayaklanmıştı bile. Charles çok nadir hasta olduğundan korkmakta haklıydı da.
"Evde misin?"
"Şimdi geçiyorum."
"Tamam biz de geliyoruz." Ardından itirazları duymak istemediğinden telefonu abisinin yüzüne kapattı.
"Ne olmuş?" Logan herkesin merak ettiği soruyu hepsinden önce sordu.
"Charles hastalanmış." Herkes ayaklandığında Bonita ofladı. Haliyle ayaklananlar arasında sevgilisi de vardı. Ne olmuştu sani hastalandıysa? Bu gayet doğal bir şeydi sonuçta. Dünyada tek hastalanan Charles değildi ki!
"İyi miymiş şimdi?" Soran Erikten başkası değildi.
"İyiyim dedi ama sesi berbat geliyordu. Gidip kontrol edeceğim."
"Biz de geleceğiz." Erik konuştu. Ardından Logan onayladı. Beşi birlikte bardan çıkıp arabalarına bindiler ve Charles'ın evine doğru sürdüler.
Kapıyı çaldıklarında, kapı bir türlü açılmadı. Muhtemelen Charles uyumuştu. Onlar da çareyi terastan girmekte buldular. Neyse ki Charles teras kapısını açık bırakmıştı.
"Charlie, biz geldik!" Charles'ın odasından cılız bir ses yükseldi. Neredeyse duyulmayacak kadar kısıktı sesi. Raven hemen onun yanına gitti. Üstüne iki tane battaniye örtmüş olmasına rağmen hala titriyordu. "Nasıl bu kadar hasta oldun sen Charles. Kendine hiç dikkat etmiyor musun?" Raven onu böyle gördüğü için üzgün, nemli gözlerle fısıldadı. Aynı zamanda ateşine bakmıştı ve 39.7 olan değeri görünce hızla Charles'ın üstünü açtı. Resmen cayır cayır yanıyordu.
"Raven lütfen yapma, çok soğuk. Üşüyorum." Raven onu böyle görmekten cidden nefret ediyordu. Fakat bugün itibariyle Erik de nefret ettiğine karar vermişti. Zaten Erik o her çaresiz göründüğünde aynı şeyi düşünmeye başlıyordu.