15. ARZULAR

223 44 197
                                    

Multimedya: ESİLA DEMİRAN

Düşünsenize şuan sevdiğiniz adamın kollarındasınız, size sarılıyor, öpüyor, sizin için tebessüm ediyor... Saçlarınızı karıştırıyor, ah aman tanrım bunları neden anlatıyorum.

İnsanlar ne kadar iğrençler, resmen yol ortasına yiyişiyorlar. Ya burdan geçen bir çocuk onları görse, çok yanlış bir davranış. Ah cidden benim burda ne işim var?

Tabi ya, canım kocacım sarhoş olmuştu ve bende onu almaya gelmiştim. Filmlerde ve dizilerde ya da kitaplar hep tam tersi olur genç kız sarhoş olur ve erkek karakter onu almaya gelir.

Daha fazla saçma şeyleri düşün meğerek bar kapısından içeriye girdim. Daha ilk adımımı atmama rağmen çalan müziğin sesi oldukça yoğun bir şekilde kulağıma ilişmişti. Hızlıca önümdeki merdivenlerden indim.

Son basamağı inmek ve inmemek arasında kalmıştım, buradan sadece barın bir kısmı gözüküyor du. İnsanların arsızca birbirlerini öptüğü, ellediği, kiminin de bir deli gibi dans ettiği dans pistiydi. Derin bir nefes aldım ve merdivenin son basamağını inerek barın tam olarak içine girdim.

Burnuma gelen parfüm, ter ve içki kokuları midemi bulandırmıştı. Kokulara karşı hep bir ön yargım vardı. Herkes içiçeydi, bu kalabalıkta Asrın'ı asla bulamazdım. Ayrıca bu kalabalığın içine asla girmek istemiyordum, en iyisi sahneye çıkıp sahnede ki adamın elinden mikrofonu alıp 'ASRIN DEMİRAN! NEREDESİN!?' diye bağırmaktı.

Bu düşüncem ile kahkaha atmıştım, şaka maka cidden ben bu kalabalık ta Asrın'ı nasıl bulacaktım? İstemeyerek de olsa kalabalığın içine dalmıştım. Bir çok kişiye çarpmıştım, ama bu onların umrunda bile değildi.

"Selam(!)" Duyduğum ses ile sesin geldiği tarafa doğru döndüm. Yaklaşık yirmi yaşlarında bir çocuk vardı tam karşımda, acaba bana mı seslenmişti?

"Efendim!?" Diye bağırdım, aksine bu salonda öbür türlü sesimi duyamazdı. Bir kaç adım atarak dibime kadar girdi ve ben ne olduğunu anlamadan kolunu belime sardı.

"Tek misin?" Diye sordu pişkin pişkin gülerek, aman tanrım leş gibi içki kokuyordu, sanırım sarhoş olmalı. Belimi saran kolunu çekerek,

"Hayır Kocam ile beraber geldim." Dedim. Bakışları önce elim de ardında salonda gezinmişti, hemen ardından elimi avuçlarının içine aldı. "Yüzüğün nerde öyleyse?" Yüzük mü?

Hızla elime baktım ve gerçekten yüzüğün olmadığını görmem ile lanet okumuştum. Evet normalde zaten takmıyordum ama şuan ona gerçekten ihtiyacım vardı....

"Sanırım evde unuttum." Dedim elimi elinden çekemeye çalışırken biranda bedenini, bedenime dayadı. Bu yaptığı hareket karşısında ne yapacağımı bilemeyerek hızlıca onu itmeye çalıştım, lakin başarısız oldum. Kolları adeta bir ahtapot misali bedenimi sarmıştı. "Bırakır mısın?!" Diyerek onu göğüslerin den istemeye çalıştım.

"Hadi ama güzelim senin de istediğini biliyorum(!)." Yüzünü yüzüme yaklaştırarak konuşmuştu, nefesi o kadar ağır bir şekilde alkol kokuyordu ki kusma isteğimi artırmıştı.

"Lütfen bırak mısın beni? Kocam birazdan burada olur ve eğer bizi böyle görürse hiç iyi şeyler olmaz(!)" Bunu derken onu ittirmeye devam ettim.

"İstersen bize geçelim." Bu son noktaydı, en sonunda bütün gücümü kullanarak onu göğüslerin den ittim. "Sana beni bırakmanı söyledim!" Diye bağırdım, ve sanırım sesimi bir çok kişi duymuştu dans etmeyi bırakıp bizi izlediler.

Utanarak tam çıkışa doğru ilerlediğim sırada arkamdan biri bileğimi tutmuştu, derin bir nefes aldım ve. "Bunu yapmamı sen istedin." Diye konuştum, hemen ardından arkamı dönerek karşımdaki kişinin kim olduğuna dahi bakmadan tokatı yapıştırdım.

BEŞ BUÇUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin