4. TOKAT

319 127 168
                                    

Multimedya: KAYA GÖKTUĞ

(İki gün sonra Çarşamba günü saat sabah 10:00)

"Hatırlıyor musun en son iki hafta önce gelmiştin?"

Bakışlarımı yerden kaldırdım ve başımı onaylarcasına salladım. Aynısını oda yaptı, daha yavaş bir şekilde.

"O gün senin bipolar bozukluğu olduğu düşünmüştüm, sonra aklıma bir önceki görüşmemiz geldi. O zaman da majör depresyonu geçiriyorsun sanmıştım. Şuan ise herhangi bir psikojik hastalığının olduğunu düşünmüyorum, bu hep böyle ilerliyor Esila. Ve eminim bir kaç gün sonra kriz geçireceksin daha önce olduğu gibi."

'Pardon ama bu kadar sert konuşmak zorunda mı?'

'Sende herşeye atlamak zorunda mısın?'

Dudaklarımı kemirerek "Önemli olan bunlar mı sizce?" Herkese karşı çok mütevazıydim ama Engin beye karşı böyle değildim. Aslında ilk seanslarda Engin beyi sadece dinlerdim asla konuşamazdım, ama bunu yenmem de yardımcı olmuştu. "Daha belirli olan bir hastalığım bile yok, kim bilir belki de herhangi bir hastalığım yani psikolojik rahasızlığım yok, belki de bu benim yaşam biçimim dir?"

Yıllardır psikolojik bir hastalığım var, ama daha hastalığın ismi bile belli değil! İsmini geçtim nasıl bir hastalık olduğu bile belli değil. Her seansta ya farklı bir psikolojik hastalığın belirtisini gösteriyorum ya da bir çok psikolojik hastalığın belirtisini gösteriyorum. Tabi şuan ki gibi sakin dönemlerim de oluyordu.

"Ya da birden fazla psikolojik hastalığın olduğu için ayırt edemiyoruz dur?" Dedi, kollarını masanın üstüne koyarak. Bakışlarım odada boş boş dolanırken parmaklarım ile oynamaya başladım.

"Bu gün ki seansımızı burada bitirelim." Dedi her zaman ki sesi net çıkıyordu. Başımı salladım "Olur." Diyerek ayaklandım ve bir şey demesini beklemeden direk odadan çıktım.

Şuan beni rahatlatmak yerine daha çok psikolojim ile oynuyordu.

'Senin psikolojin zaten normal değil suçu ona atma!'

'İyi de ben psikolojim normal demedim ki zaten?'

'Ama psikolojin ile oynadığını söylüyorsun, yani bu psikolojini bozmaya çalıştığı anlamına geliyor.'

'Çok bilmiş(!)'

'Seni duyabiliyorum.'

'Lanet olsun susar mısın artık!? Zaten yeterince sinirliyim birde sen gelme üstüme.'

Cebimde titreyen telefonum bütün dikkatimi dağıttı. Yerimde durdum ve telefonu cebimde çıkarıp kimin aradığına baktım. Ekrandaki 'Aşk böceğim' yazısını görünce bütün sinirim yok oldu. Hızlıca telefonu açtım ve kulağıma yaklaştırdım.

"Nasıl geçti?" Kulağıma gelen meraklı sesi ile gülümsedim. "Sağol ya halimi hatrı mı sorduğun için, çok mutlu oldum, sen nasılsın?" Şuan Siya'nın bana göz devirdiğine yemin edebilirdim.

"İyi değilim, sen nasıl geçtiğini anlatana kadar da iyi olmayacağım!" Sinirli çıkan sesi ile istemsizce irkildim. Yüzümdeki tebessüm yok oldu "Nasıl geçebilir Allah aşkına?" Diye sordum. "Psikolojim ile oynuyor resmen ya." Bu cümleyi bile sakin bir şekilde söylemiştim.

"Yani hiçbir gelişme yok?" Sesindeki hüzün ve keder beni üzmüştü. Benim için böylesine üzülmesine katlanamıyordum. Sanki karşımda gibi kafamı onaylarmış gibi salladım. "Aynen öyle kuzum." Bir kaç saniye sesiz kaldı.

BEŞ BUÇUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin