11. FİRKS

171 57 46
                                    

Multimedya:...

" Senden o kadar çok nefret ediyordum ki bu nefretin aşka dönüştüğünü fark edememiştim bile..."

Yaklaşık yarım saattir kendimi odama, odasına ya da odamıza cidden bu odaya nasıl hitap etmem lazım? Her neyse konumuz o değil, gerçi ortada bir konuda yok.

Tek bir şey vardı, oda benim Asrın'ın üstüne kola püskürtmem ve onun bana "Sen sütyen giymedin mi?" Sorusu.

Cidden çok utanıyordum, utancımdan odadan bile çıkamıyorum, ta ki kapı zilini duyana kadar dı. İlk başta Asrın bakar dedim ama zil hâlâ çalmaya devam ediyordu. Belkide Asrın bir yere gitmişti?

Oturduğum yataktan kalktım ve hızlı adımlar ile kendimi odadan çıkartıp merdivenlere ilerledim. Merdivenleri seke seke indim resmen. Kapı ısrar ile çalmaya devam edince son kalan iki basamaktan atladım ve hızlıca kapıyı açtım. 

Kapının ardında duran kişi ile şok olmuştum, Engin beyin burda, bu saatte ne işi vardı? Ayrıca evimi yani Asrının evini nerden öğrenmişti?

"Müsait misin Esila?" Diye sorması ile aklımdaki binlerce soruyu yok ettim ve başımı onaylarcasına salladım. Hemen ardından kapıyı biraz daha açtım ve "Buyrun lütfen(?)" Dedim.

Kesin önemli bir şey olmuştur, Engin beyin evime gelmesi kadar ne önemli olabilirdi ki?

'Esila sakın o adamı içeriye alma, böylesi senin için de Asrın içinde daha iyi olucak. Lütfen dinle beni.'

İç ses olarak adlandırdığım lakin yüksek ihtimalle benim bir başka evrende yaşayan kişiliğimin dediği şeye şaşırmıştım.

Engin beyi neden içeri almamamı istemişti ki? Tamam belki aklım için sağlıksız biriydi ama benim kötülüğümü asla istemezdi...

Engin beyin içeri girmesi ile kapıyı kapattım ve bende peşinden ilerledim. "İçecek bir şeyler ister misiniz?" Diye sordum arkasından ilerlerken. Salonda bulunan tek kişili bir koltuğa oturdu ve "Sıcak bir şeyler olabilir."

Başım ile onayladım ve hemen mutfağa geçerek iki bardak kahve yaptım. Acaba Asrın neredeydi?

Kahvelerin yanına Asrının almış olduğu fıstıklı çikolatalar dan koydum ve hepsini bir tepsiye koyarak Engin beyin yanına tekrar ilerledim. Hâlâ aynı pozisyonda oturuyordu.

Kahve tepsisini ona uzattım ve içinden kahvesini alarak başı ile teşekkür etti. Bende kendi kahvemi aldım ve tepsiyi koltuğun üstüne koydum.

"Neden gelmiştiniz?" Diye sordum, ona karşı ilk defa bu kadar kibardım. Elindeki kahveden bir yudum aldı ve

"Acil ilaç değişimi, seni bir çok kez aradım ama ulaşamadım, hastalığın tam olarak çüzülmesede sanırım yavaşça bedeninden ayrılıyor."

Söylediği şeyler çok saçmaydı, beni aramamıştı ya da aramıştı ben duymamıştım. Ama şuan söylediği kelimeler ve cümleler cidden saçmaydı, sırf ilaç değişimi için buraya gelmiş olamaz.

"Engin bey zaten bir hafta hatta daha yakın bir zamanda ilaç değişimi yapmıştık üst üste bu kadar çok ilaç değişimi yapmam hiç sağlıklı değil. Bunu bana siz söylemiştiniz?" Söylediklerimin ardından sanki boncuk boncuk ter atmaya başladı bedeni.

BEŞ BUÇUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin