16. GERÇEK ACILAR

155 32 190
                                    

Bu bölüme bol yorum bekliyorum:)

Bölüm şarkımız: HASRETİN İLE YANDI GÖNLÜM...

İyi Okumalar, hepinizi çok seviyorum♡♡

Gözlerimden akan yaşları tekrar ve tekrar sildim, ben sildikçe yenileri eskilerinin yerini kapatıyordu. Daha fazlasına dayanmam mümkün değildi, bunu biliyordum ama gitmekte istemiyordum, hep burada kalmak istiyordum. Hep onun yanında olmak istiyordum... Verdiğim yeminin arkasında durmak istiyordum...

Elime almış olduğum bir avuç toprağı yanımda getirmiş olduğum küçük cam kavanoza koydum ve ağzını kapatıp geri çantama koydum. Kurumuş dudaklarımı dilim ile tek bir hamlede ıslattım. Elimi ağzıma kapattım ve hıçkırıklarımı susturmaya çalıştım, ama olmuyordu. Durmuyorlardı. 

Ellerimi yağmurdan dolayı ıslanmış toprağa tekrar yasladım, toprağı avuçlarım içinde sıktım, tırnak aralarıma giren çamuru umursamayarak. Daha fazla dayanamayarak büyük bir çığlık ile beraber yüzümü toprağa yaklaştırdım. Burnuma gelen koku beni rahatlatmıştı, size göre bu bir toprak veya bir çamur kokusundan ibaret olabilir di ama benim için bir anne kokusuydu. Annemin doya doya içime çekemediğim o kokusu...

En son iki ay önce buraya gelmiştim, en son iki ay önce annemin kokusunu almıştım... Çığlıklarım susmuştu ama gözyaşlarım bir fırtına misali yanaklarımdan süzülmeye devam ediyordu. Bedenim ise kendinde bile değildi, her an düşüp bayılacak gibiydim. Topraktaki çamuru umursamadan anneme sarıldım. Başımı anneme yasladım, oda bana sarılsın istedim...

Yüzüme buluşan çamuru avuç içlerim ile silmek istedim ama yüzümü daha çok batırmaktan başka bir şey yapmamıştı. Çantamdan gelen telefon sesi ile ürkekçe etrafa baktım, hemen ardından çamurlu ellerimi umursamadan çantamı açtım ve içersinden telefonumu çıkardım.

Ekranda beliren isim yine beni şaşırtmıştı. Berkay arıyordu, bu saatte neden beni arıyordu ki? Acaba önemli bir şey mi olmuştu? Aklımı kurcalayan soruları bir kenara bırakarak telefonu kapattım. Şuan hiçbir şey annem ile arama giremez, şuan hiçbir şey annemden önemli olamazdı...

Telefonu çantama koymak yerine mezarlıkta her angi bir yere fırlattım ve sanırım kırıldı...

"Annem," dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. "özledin mi beni?" Avuçlarım altındaki toprağı okşadım. "Ben seni çok özledim anne," dedim tekrar gözyaşlarıma hakim olamayarak. "Annem, kızın evlendi." Dedim yutkunarak. Evlendiğimi bilmesi lazımdı, sonuç olarak o benim annem di ve beni şuan anlayabilecek tek kişide o idi.

"Ama hiç mutlu değilim anne, Asrın bana hiç iyi davran mıyor ve sanırım o bende nefret ediyor." Kesinlikle o benden nefret ediyor, benimde onu pek sevdiğim söylenemez ama ondan nefret etmiyordum. Bunun farkına belki biraz geç varmıştım ama ondan nefret etmediğimin artık farkında olmak rahatlatıyordu. Çünkü ne nefret etmek ne de nefret edilmek çok lanet bir şeydi. İkisini de yaşamıştım ve ikiside katlanılmaz. Nefret etmek kelimesi çok basittir ama bir insandan veya hayvandan ya da bir başka cisimden nefret etmek hiçte kolay değildi.

Yani, bu benim düşüncem...

"Anne, benim çok uykum var..." Dedim ve mezar taşının köşesine kafamı koyarak devam ettim. "Bu gün senin ile birlikte uyuyalir miyim?" Diyerek tek elim ile toprağı okşamaya devam ettim. Ellerim, hatta bütün bedenim titriyordu. Hava oldukça soğuktu ve fazlası ile karanlıktı, bu saatte buraya ne akıl ile gelmiştim?

Saat 03:00 tü. Asrın yattıktan hemen sonra üstümü değiştirip buraya gelmiştim. Annemi çok özlemiştim ve onun ile konuşmam gereken konular vardı, onun onayını almak istediğim. Ama şuan tek düşündüğüm şey uyumaktı. Yıllar sonra annem ile ilk defa uyumak. "Hem bence sende benim ile uyumayı çok özledin." Dedim kendimden emin bir şekilde ve gözlerimi daha fazla açık tutamayarak ruhumun bir süreliğine bedenimden ayrılmasına izin verdim.
...

BEŞ BUÇUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin