18.bölüm

1.6K 49 4
                                    

17.bölüne oylar arttı teşekkür ederim emeğimin karşılığını almak gerçekten çok güzel umarım hikayem akıcı ve güzel bir şekilde gidiyordur...

Iyi okumalarrr

Devran ağanın gitmesiyle herkes sedirde oturup sohbete başladılar bende odama çıktım. Bir kaç eşya yanıma almam lazımdı ufak bir çanta hazırlayıp sakladım. Bir anda kapı açıldı korkudan yerimden sıçradım.
"Napıyorsun sen sizin orda kapı çalmak gibi bir adet yok mudur?"
"Yok küçük kes uzatma bugün yolcusun sonsuza denk dönmemen dileğinle" gözlerimi devirip
"Sonsuza denk sizi görmemem dileğiyle"
"Dikkatli ol yakalanma bir şansın var salaklık yapıp elinden kaybetme akıllı ol aklını kullan"
"Sen bana akıl vereceğine işine bak"
"Bana bak sen kime ters yapıyorsun benim sayemde gideceğinin farkındasın demi"
"Sayemde Devran ağayla tek olacağının farkındasın demi" Esma susup odayı terk etmekte çareyi buldu. Yeterince haddini aştı zaten beni ezmeye çalışıyordu ya nasıl insan anlamış değilim hasetliği,kıskançlığı,kalbinin kötülüğü neden bir insan bu kadar zalim olabilir ki tencere kapak misali Devran ağayla bulmuşlar birbirlerini neyse ki kurtulmama çok az kaldı ne olmuşsa olsun yinede mutlu olsun herkes kim kötülük yapmışsa da iyilik yapmışsa da herkes mutlu mesut yaşasın benim gidişim herkesi mutlu eder umarım ailem... Keşke son bir kez anamı kardeşlerimi ağabeylerimi görebilseydim. Buna ihtiyacım vardı belki bir daha hiç göremiyecektim. Gözlerimde ki yaşlar akmaya başladı. Özlemiştim baba evinde prensesler gibi yaşamıyordum öyle bir hayatım yoktu babam tarafından hiç sevilmemiştim ama anamın dizinin dibindeydim kardeşlerimin yamacındaydım ağabeylerimin yanındaydım babaannemin ellerinin arasındaydım babamın nefreti bile o kadar şeyin arasında gölge gibi kalıyordu. Herşey yolunda olmazsa bile mutluydum sevdiklerim yanımdaydı burası cehennem cellatım Devran ağa ve Esma'ydı kimse beni burda varmış gibi saymıyordu iyi insanlardır tabiki özlerinde banada kötü gelmediler ama Devran ağanın varlığı bile mutsuz olmama yeterince yetiyordu. Daha küçüğüm okuyup hayatımı kurma şansım olmalı benimde bu hayatta bir şansım olmalıydı bu şansı kullanmak için ne gerekiyorsa yapıcaktım. Bende yaşıtlarım gibi olacaktım odaya göz gezdirip küçük çanta çıkardım içine bir kaç birşey bulup nereye saklayabileceğimi düşündüm sonunda yatağın altına saklamaya karar verdim. Yatağın altına koyup dama çıktım. Gün batmak üzereydi güneş gidiyordu damda minderlerin birine oturup güneşin batışını izlemeye başladım. Derin nefesler alıp veriyordum içim tuhaftı birşeyler ters gidicek diye çok korkuyordum.

"Ax Mardin ax, evina min ji kevire te û axa wê pir e ku ez nikarim ji te re bibêjim ku ez ji dayik bûm, mezin bûm, li kolanên we lîstik lîstim, li meydane Midyat zewicîm, û min li bajêr  rojek xirab derbas kir. Kengê ku Çavşin Berikan li vir derbas bibe, min,
Mardina min, keçika bi çaven şin ji bîr meke.(ah Mardin ah kurban olayım taşına, toprağına sana sevgim o kadar büyük ki anlatamam doğduğum,büyüdüğüm,sokaklarında oyunlar oynadığım, Midyat meydanında evlendiğim şehir iyi günümüde kötü günümüde sende yaşadım. Yeri geldi mi buralardan bir Çavşin Berikan geçti de olur mu mavi gözlü kara bahtı olan kız unutma beni Mardin'in unutma)" göz yaşlarım eşliğinde güneşin batışı karşılığında Mardin'e içimi dökmüştüm.
Korkuyordum hemde çok tanımadığım adam gerçi Devran ağayıda tanımıyordum ondan daha kötü biri olamazdı. Tanımadığım şehir, tanımadığım insanlar burda tanıyordun da ne oldu Çavşin en büyük zararı baban verdi el insanları en fazla ne yapacak sana sen yeterinde kötülük gördün daha ne görebilirsin korkma korkarsan başaramazsın. Bak bu şehirde senin gibi yaşayan kadınlara örnek olabilirsin ben kurtuldum belki onlarda beni örnek görüp kaçıp kurtulurlar kim bilir...

Uzun süreden sonra acıktığımı farkettim. Gün iyice batmıştı birazdan erkekler gelirdi toparlanıp aşağıya indim. Sofra kurulmuştu çoktan mutfağa gittiğimde kadınlar oturmuş sohbet ediyorlardı. O kadar acıktım ki karnımdan sesler geliyordu tencere ilerleyip kapağını kaldırdım kaburga dolması vardı uff en sevdiğim meşhur yemeklerimizden biriyde hemen elime bir tane alıp ayak üstü yedim canım daha çok istiyordu bir tane daha yedim sonra bir tane daha baktım doymuyorum kapağı ışık hızıyla kapatıp tencereden uzaklaştım. Arkamı döndüğümde herkes bana bakıp fısıldaşıyorlardı.
"Çıma acıktım Allah Allah"
"Yok kızım ne dedik biz ye ye afiyet bal şeker olsun" Dilber xesû dedi
"Saol xesû vallahi çok güzel olmuş ondan çok yedim yoksa yemezdim" herkes bir ağızdan gülmeye başladı. Bunların derdi neydi neye gülüyorlardı anlamış değilim.
"Yenge" dedi kıkırdayarak Dilşa
"Efendim Dilşa"
"Keçe sen hamile olmayasın" dedi evin yardımcısı sultan dilimi yutmuştum bunlara ne diyordu ne hamilesi çok yemeği nereye bağladılar açıktım ya olamaz mı he yiyen hamilemi tövbe tövbe Allah korusun ya öyle birşey yoktur yoktur ya yoktur demi Çavşin yoktur yoktur bir iki kereden olmaz Çavşin saçmalama hiç birşey demeden mutfaktan çıktıp odama çıktım. Kapıyı kapatım odanın içinde tur atmaya başladım böyle birşey olmaz demi olamazdı of içime kurt düşürdüler ya kendine gel Çavşin bir yemek yedin diye hemen hamile misin saçma düşüncelerden sıyrılıp kendimi duşa attım. Suyun altında saatlerce kaldım zamanın nasıl geçtiğini farketmeden durdum durdum durdum bugün benim yeniden doğuş günüm olacaktı sonunda özgür olabilecektim.

Devran ağa'nın ağzından;

Şirketten çıkıp arabalara bindip yola koyulduk arabaya sürerken bile aklımdan çıkmıyordu ne ara bu kadar bağlanmıştım ben bu kıza neyine bağlanmıştım 17 yaşında bir kız evet güzel Allah var hakkını yemiyim ama daha çocuk bacağım kadar çocuk bir bağırmamla oturup ağlıyacak çocuktan bana kadınlık olacak çocuklarıma analık yapmasını nasıl bekleyebilirim o küçük kızdan daha fazlasını bekleyip üstüne kuma getirdim. Of of çık artık aklımdan çıkkk diye bağırıp direksiyona vurmaya başladım kendime hakim olamıyordum beynimi sanki o yönetiyordu yemek yerken, toplantıda, otururken, ayaktayken, su bile içerken tek düşündüğüm o kız mavi gözlerinde ki masumiyet onun yüzünden bu durumdaydım halen onu suçlamama rağmen aklıma hakim olamıyordum. Konağın kapısına gelmiştim kendimi toplarlayım arabadan indim anahtarı kahyaya verip konağa ilerledim. Kapıda Esma'yı gördüm ama o yoktu bu kız örf adet bilmiyor mu neden gelip karşılama zahmetinde bile bulunmuyor ellerim istemsizce yumruk olmuştu. Esma ceketimi almış öylece bekliyordu
"Hoşgelmişsen Devran'ım"
"Hoşbulduk Esma" diyip adımı atıp arkama döndüm
"Esma Çavşin nerde"
"Bilmiyorum en son odasındaydı" herkese baş selamı verip odaya çıktım. Oda da kimse yoktu nerdeydi bu kız elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Duşa kabinin arkasında kendini lüfleyen Çavşin vardı beni farkedince
"Aaaaaa"
"Lan ne bağırıyorsun"
"Ne yapıyorsun ya sizin sülalede kapı çalmayı bilen biri yok mu"
"Ne diyorsun küçük sinirlemi bozma benim nerden biliyim burda olduğunu elimi yıkayacaktım."
"Çık çabuk" diye çıkışınca sinirlendim.
"Bana bak benim sabrımı sınama sen kime emir veriyorsun sanki görmediğimiz birşey" bir hıçkırık sesi gelince ağladığını farkettim hızlıca banyodan çıktım. O kusursuz teni kalan aklımıda başımdan almıştı ben ne yapacaktım bu kızla...

Çavşin'in ağzından;

Kendimi lüf yaparken kapı sesini açıldığını duymamıştım bir süre sonra bir çift gözün bana baktığını farkedip çığlığı bastım Devran ağaydı sözleri üzmüştü beni görmesini isteyen ben değildim ağzımdan hıçkırıp kaçı vermişti bunu duyan Devran Ağa banyodan hemen çıkmıştı. Işimi bitirip hemen banyodan tedbirli bir şekilde çıkmıştım sükür odada kimse yoktu gitmişti. Üstümü giyinip aşağıya yemeğe inmiştim herkes yemeğe oturunca
"Hayde afiyet olsun" Agir ağanın demesiyle herkes başlamıştı yemeğe o kadar çok yemiştim ki iyice sişmiştim kafamı kaldırdığımda kızlar yine bana bakıp kıkırdıyorlardı yanda ki Devran ağaya baktığımda o bile bana garip garip bakıyordu ya bunlar hayatlarında yemek yiyen insan görmemişler mi anlamadım ki
"Gördük hatun gördük ama senin gibi yiyeni görmedik" diyeverdi Devran ağa kıpkırmızı olmuştum ben onu dışımdan mı söylemiştim. Yemek yenip sofralar toplandıktan sonra herkes bahçede çaylarını yudumluyorlardı. Benim ise heyecandan kalbim çıkacaktı sürekli saate bakıyordum sanki saat hiç geçmiyordu sonunda yatma zamanı gelmişti herkes iyi geceler dileyip odalarına çıkmışlardı. Allah'tan bugün Devran ağa Esma'yla yatacaktı şanslıydım odama gidip güzelce uyumalarını bekledim 5 , 10 dakika sonra kapım açılıp içeri Devran ağa girdi panikle hemen ayaklandım.

"Ne oldu niye geldin"
"Karımla yatmaya geldim olamaz mı"
"Ama bugün Esma'nın günü onunla kalman gerekiyordu"
"Evet ama bugün seninle kalmak istiyorum"
"Olmaz git"
"Olmaz derken kovuyor musun beni"
Iyice batırıp sıvamıştım ne olacak şimdi
"Haksızlıl diye şey ettim ben haksızlık olsun istemem ben"
"Ben ne istersem o"
Ne yapacaktım Allah kahretsin nasıl çıkacaktım. Devran ağa üzerime gelmeye başlamıştı hayır hayır ya lütfen gelme lütfen diye diye içimden yalvarıyordum gözümden yaşlar dökülmüştü yoktu iş benim KURTULUŞUM YOKTU.

Herkese selamlar nasılsınız pamuk şekerlerim umarım iyisinizdir bölüm geçikti biraz kusura bakmayın iyi okumalar:) ( tamamen kurgudur dikkate alınmamısı rica ediyorum)

Evîna Dile min"Yüreğimin Sevdası"( BERDEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin