...Tanrım sen aklıma mukayyet ol
....................
Bir hafta güzel geçmişti ilk gün olanlardan sonra her şey biraz karışıktı benimle çok fazla konuşmadı, çok yakın oturmadı ,çok fazla göz teması kurmadı . Eline kitabını alıp köşesine oturdu, çoğu zaman aynı ortamda ya da odadaydık ama iletişimimiz sınıfa ilk gün girdiği gün gibiydi sanki hiç tanışmıyoruz ama aynı ortamda olmaya mecbur kalmış iki kişi gibiydik bazen gitmek istesem de bu sürede burada olacağına söz verdiğini ve gidemeyeceğimi belirtti sanki bir görevmiş gibi bu tavrına kızdığım bi an " neden bana böyle davranıyorsunuz" demiş bulundum tahmin edersiniz tabi baktı baktı baktı.... yine cevap yok , ben bu esnada sonerle sürekli mesajlaşıyordum konuşuyordum o beni güldürüyordu kendimi daha iyi hissediyordum o ise eski buzlar kraliçesi kıvamına geri dönmüştü sanki barda gözlerime kilitlenen o değil sanki yüzümü ezberlemek için nefesimin içine nefesini çeken o değil sanki pizza yerken gözlerini benden alamayan o değil gibi ama elbette ben bunu mu umursayacaktım hiç te bile beni umursamayanı ben niye umursuyorum dimi, di diyin nolur .
Eve dönmek için soneri aradım gelip beni kapıdan aldı tabi beni görünce öpüşünü evren ötesinden bile görüldü kesin ve uzaylılar utanıp baş çevirmiştir kesin , böyle bir açlık yoktur ben arada bu çocuktan uzak kalayım içinde ki ateş ortaya çıkıyor demek "Sevgilim beni bırakmazsan şurda sevişeceğiz " diye uzaklaştım ama aslında aklım arkamda beni izlediğine emin olduğum bir çift buz gözdeydi, arkamı döndüm vedalaşmak için ancak suratında öyle donuk bir ifade vardı ki elim havada asılı kaldı o kapıyı kapatırken içim üşüdü birden.
Ev, dinlenme , babama hesap verme , kardeşimle uğraşma, sonerle hasret giderme derken okul zamanı gelip çatmıştı. Buzlar kraliçesinden sonra bir hafta da rapor alarak aslında kendime gelmeye çalıştım çünkü her şey çok hızlı gelişti onun hayatıma girişi kafamın karışıklığı onun soğukluğu sonerin sevgisi karmakarışıktı kafam ve bu dinlenme ve uzak kalma benim için çok iyi oldu.
Okulda ders bitimi sonerle el ele merdivenlerden inerken buzlar kraliçesine denk geldik
o da yukarı çıkıyordu sanki bana soğuk davranan o değilmiş gibi gülümseyerek bakıyordu iyice sinirlenmiştim hiç tepki vermeden bahçeye yöneldim. Bahçede insanların heyecanlı heyecanlı bir şeyler konuştuğunu duydum herkes aman tanrım bu sene kim seçilecek acaba diye konuşuyorlardı çok meraklı görünmek istemediğimden soner'i gönderdim öğrensin diye geri geldiğinde çok heyecanlıydı "sevgilim bu sene Romeo ve Juliet sahnelenecekmiş ve seçmeleri haftaya olacakmış inanabiliyor musun bu seçmelere katılmalıyız bence en iyi çift biziz" dediğinde heyecanlandım hemen kalkıp reklam panosuna koştuk oyun seçmelerinin afişi çok güzeldi ancak mutluluğum oyuncuları kimin seçip kimin yöneteceğine gelince sönüp gitti tahmin ettiniz değil mi alt kısımlarda Ünlü İngiliz Drama oyuncusu / senaristi / yönetmeni Lisa TANER yazıyordu. Bu kadının iyi yapmadığı bir şey var mı acaba diye düşünmeden edemedim.
Seçmelerin olduğu gün herkesin elinde prova için kağıtlar etrafta deli gibi geziyorduk çok heyecanlanmıştım çünkü bu önemli bir oyundu ve sonerle oynayacaktım yani ona aşık değildim ama yine de biz okulun bizi muazzam çift diye nitelendirdiği iki kişiydik sonuçta benim bir imajım vardı. Seçmelere girdiğimizde önümüzde ki sırada olan ve sınıftan çıkan bazı öğrenciler ağlayarak çıkıyordu , nedenini içeri girdiğimde gördüğüm surat ile anlamış bulundum
bana böyle sürekli baksa bende ağlardım herhalde içeri girme sırası bizdeydi ne hikmetse son sıradaydık herkes gitmişti koskoca salonda sahnede biz vardık ışıklar tepemizdeydi spotların ışığı gözümü alsa da ilerledik soner elimi tutmuştu elimi çektim nedense bakışlarımız buz kraliçe ile birleşti donuk bakışlar ile "yerinize geçin" talimatı verdi geçtik ve oyunun bir kısmını sergiledik her zaman ki ifadesi ile izledi ve bittiğinde çıkabilirsiniz dedi " beğendiniz mi " diye sordum ama bilin bakalım yine ne oldu " sonuçları bir kaç gün içerisinde herkesle öğreneceksiniz sinem hanım " dedi hanım mı nasıl yani ben ona şaşkın şaşkın bakarken " bir şey mi oldu " dedi "hayır efendim " dediğimde anlık bir dudak ısırışı ve iç geçiriş ile bana baktı o donuk ifade dalgalanmıştı. Bunu yavaş yavaş idrak ediyordum ve suratıma yerleşen gülümseme sonrası bana yan bir gülüşle sakın der gibi bakıyordu ve ben bunu sonun kadar kullanacaktım. Bu onun hoşuna gidiyordu bunu fark etmiştim ve işte şimdi elime düşmüştü oyun şimdi başlıyor lisa taner elime düştün kimse bana böyle davranamaz şimdi ağıma düştün bana aşık olacaksın ve ben bunu lehime kullanacağım oyun sırası bende.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Juliet (girlxgirl)
RomanceHer şey bir oyunla başlamıştı. Erkek arkadaşıyla yüzlerce insan önünde yüzyılın en güzel oyununu oynamak, insan daha ne ister ki. İnanıyorum ki Shakespeare bu oyunu bizim için yazmış olmalı. Romeo'm ve ben bu oyun için hazırdık. Ta ki "O" devre...