11. BÖLÜM - İKİMİZİN HAYALLERİ

5.3K 618 236
                                    

Sanırım en çok beklenen kısım geldi :) keyifli okumalar...


Seni beni bir kenara atıp,
İkimizi koydum baş köşeye...
Bizi yeniden inşa ediyorum.
Artık hayallerin yok,
Artık hayallerim yok...
Takıldım ikimizin hayallerinin peşine.
Onları bir bir hayata geçiriyorum.

-*-

Tüm herkes hastanedeydi. Buğra başına toplanan kalabalığa şaşkınlıkla bakıyordu. Doğu onu kucağına aldı, “Ben dayı. Neymişim Buğra. Da-yı.” Çocuk sadece parmağını emerek bakıyordu. “Duru, bu çocuk hiç sana çekmemiş. Konuşmuyor.”
“Çok komik!”
Sertaç Han adamın kucağından çekti onu, “Çünkü seni sevmedi. Gel buraya Yakışıklı. Ben amca.”
“Ben Buya.”

Duru güldü, “Asıl seni sevmedi. Sevmediği insanların ona ismi dışında seslenmesinden nefret eder.”
Sertaç Han kıza dil uzattı. “Ben ona sevdiririm kendimi.” Çocuğa bakıp kaşlarını çattı, “Şişt, bende çok çikolata var. Sev beni!”
Çocuğun dudakları titredi ve ağlamaya başlayınca İrem onlardan kurtardı torununu, “Ay manyak mısınız nesiniz? Oyuncak sanki bu! Gel oğlum gel, sen bakma bunlara.”

Ve bütün aile kucağına alıp severken onu, Bora uzaktan izliyordu torununu. Duru babasının yanına gitti, “Neden kucağına almıyorsun baba? Sevmedin mi?”
“Çok sevdim.” Gözündeki yaşı sildi, “Sana da gecikmiştim. Ben daha senin büyüdüğünü kabullenemedim. Sen daha çocuksun.”
Duru babasına sarıldı, “Babam...”
“Kızım benim,” diyerek ona sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra ayrıldılar. “Duru.”

“Efendim baba.”
“Burak Ali’yi idare et olur mu? O baba olduğunu öğrendiği akşam, oğlunun kanser olduğunu öğreniyor. Sana hasretken, şuan imkansızlığınla mücadele ediyor.”
Duru başını aşağı yukarı salladı, “Atlatacağız baba. Ben inanıyorum. Artık inanıyorum,” dedi uzakta durup babası ile bir şeyler konuşan sevdiği adama bakarak. Sonra derin bir nefes alıp verdi ve gidip oğlunu alarak babasının kucağına verdi. “Bak oğlum bu dede.”

“De-de,” deyince Duru “Ah!” diyerek güldü.
“Seni sevdi.”
Bora onun kokusunu içine çekerek öptü. “Bende onu sevdim.” Sonra çocuğun kulağına fısıldadı. “Babanla anneni birleştirmeye çalıştığıma bakma, sen çok tatlı geldin, senden bir tane daha istiyorum yoksa babanı hiç sevmiyorum.”
Duru başını sağa sola salladı. “Ah Bora Yazgın ah!”

Herkese test yapılana kadar Buğra da etrafındakilere alışmıştı bile. Bu Duru’yu çok şaşırtmıştı. Hatta Duygu, Burak Ali’nin kız kardeşi Başak ve Doğu onu hastanenin bahçesine çıkarmış, saatlerce oynatmışlardı. Hiç annesine ağlamamıştı.
Eylül Bade’nin yanına geldi. “Hazır mı her şey anne?”
“Hazır. Ben şimdi çıkıyorum. Sizde İrem ve diğerleri ile Duru’yu alıp gelin. Söylediğim restoranı Burak boşalttı.”
“Tamam.”

Bade Burak’a göz işareti yaptı ve birlikte hastaneden ayrılıp, bir gün önce ayarladıkları restorana gittiler. Biraz erken gelip ortamı iyice kontrol ettiler. En ufak bir aksilik olsun istemiyorlardı.
Saat yaklaşırken herkes gelip yerlerini almıştı. Duru ne olduğunu anlamıyordu. “Anne ne oluyor?”

“Şu küçük kulaklığı tak ve otur.”
Duru şaşkınlıkla kulağına takmaya çalıştıkları küçük alete baktı. “Bir şey anlamıyorum.”
“Anlayacaksın. Şimdi burada otur ve bekle.”
Badenin oturduğu sandalyenin hemen karşısındaki boş sandalyenin arkasına oturttular onu. Duru şaşkınca etrafına bakınırken karşı masada sarı perukla oturan Eylül’ü gördü. “O Eylül teyze mi?”
“Sus ve bekle Duru lütfen.” Kız sadece başını salladı.

HAYALLERİNİN PEŞİNDE * IŞIK SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin