14. BÖLÜM - EFSANE AŞIKLAR OLMA KURALLARI

5.6K 596 213
                                    

Romantizmi biraz zirveye çıkaralım mı? ;)

*0*

Düğünden bir akşam önce hem Duru’nun arkadaşlarıyla tanışmak hemde küçük bir kutlama yapmak için Eylül evlerinin kış bahçesinde yemek düzenlemişti.
“Duru nerede kaldı Burak Ali?” diye sordu Eylül.
“Aradım anne, havaalanından çıkmışlar. Gelmek üzeredirler,” dedi kucağında acıkan oğluna yoğurt yedirirken. “Anne, bu çocuk yoğurtla doyacak mı ya?”

“Oğlum kendi istedi. Yemiyor bir şey. Yoksa köfteler hazır, pişirecektim ona.”
“Sen pişir, ben yediririm. Anca sosisle beslemişler çocuğu.” Sonra yeniden seslendi annesine, “Yanında salata da ver. Anası kılıklı bu da yeşillik yemiyor!”

Eylül başını sağa sola salladı, “Onu nutella ile makarnaya alıştıranlar utansın,” dedi.
Burak Ali birden annesine döndü, “Sen kimden yanasın?”
“Aşktan. Her daim.”
“Bade Şimşek’in gelini...”

Herkes gelmeye başlamış, Duru da araba ile bahçeye giriş yapmıştı. Buğra “Luci!” diye bağırıp babasının kucağından atlayıp adama koşunca Burak Ali kaşlarını çattı ve yine o öfke tüm bedenine yayıldı.
Eylül Buğra’nın arkasından üzgün ve kızgın bakan oğlunun elini tutup sıktı, “Sakin ol.”
“Anne oğlum benim kucağımdan atlayıp, bu dingile koştu.”
“Sen de dayına koşardın.”
“O dayım anne, yedi kat el değil. Ben geliyorum,” diyerek içeri geçti ardından da odasına çıktı. Kapıyı kapatır kapatmaz gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. “Yapma işte bunu yapma! Tam seni affedecekken yapma!”

Öte yandan aşağıda herkes Luca ve Rosa ile tanışıyordu. İkisi de çok sıcak kanlılardı ve yıllardır bu aileyi Duru’dan dinledikleri için neredeyse tanıyormuş gibilerdi.
Sonunda tanışma faslı bitince Duru etrafına bakındı, “Eylül teyze, Burak Ali nerede?”
“Şimdi gelir. Oğluna yemek yediriyordu, ellerini falan yıkamaya gitti her halde.”
“Ben bir bakayım,” diyerek merdivenlerden yukarı çıkıp, adamın odasına girdi. Burak Ali yatağında uzanmış tavana bakıyordu.

“Burak Ali, ne yapıyorsun burada? Arkadaşlarım geldi, gelsene. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorlar.”
“Biz tanışmıştık unuttun mu?” dedi soğuk bir sesle.
“Burak Ali ne oldu?”
Sinirle yataktan kalkıp kadının karşısında durdu, “Ne mi oldu? Ne oldu ben sana söyleyim, oğlum herkese sıfatlarıyla sesleniyor, bir bana ‘baba’ demiyor.”

“O daha üç yaşında Burak Ali, biraz zaman veremez misin?”
“Kucağımda otururken, elin adamı geldiğinde koşarak ona sarıldı. Bana daha bir kere bile öyle sarılmadı. Ben oğlumla bağ kuramıyorum Duru! Bana karşı öyle bir mesafeli ki...”

Duru sinirle güldü, “Burak Ali o çok küçük daha. Luca ile aralarında özel bir bağ var. Tıpkı benimle senin deden ve babaannende olduğu gibi. Bende onları gördüğümde nasıl kucaklarına koşuyordum.”
Kafasını kaşıdı, “Aynı şey değil!” dedi bağırarak. Sonra çaresiz bir sesle devam etti, “Sabredemiyorum. Her şey bir anda çözülsün istiyorum.” Kadına yaklaşıp öfkeyle gözlerine baktı, “Ve seni affetmeye her karar verdiğimde, her adım attığımda küçücük bir şey oluyor ve seni affetmemi engelliyor. Yapamıyorum.”

“Ne demek şimdi bu?” dedi Duru gözleri dolu dolu olurken. “Hani başaracaktık?”
“Bensizken mutlu olduğun zamanları gözüme sokma o zaman. Çünkü ben sensizken bir hiçliğin içindeydim.” Gözlerini yumdu, “Bensiz nasıl nefes aldın aklım almıyor! En çok buna öfkeliyim Duru.” Üstüne yoğurt bulaşmış tişörtünü çıkarıp giyinme odasından bir gömlek aldı ve önünü ilikleyerek kızı öylece odasında bırakıp aşağı indi.

Luca ile Roza’ya da soğuk bir şekilde “Hoşgeldiniz,” deyip diğer tarafa geçti. Şuan kimseye rol yapacak durumda değildi.
Duru da gözyaşlarını silip kendini toparlayarak aşağı indi. Harika en başa dönmüşlerdi.
Gece Burak Ali hariç herkes için keyifliydi. Sofrada Luca Duru’nun sağında otururken Burak Ali solundaydı. Roza da Luca’nın hemen yanında.

HAYALLERİNİN PEŞİNDE * IŞIK SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin