Yüreğim acıyor, yapma...
Yüreğimden vurma...
Gel kafama sık,
Ama sevdamın saçının teline dokunma...
O benim umudumuzun tek ışığı,
Beni karanlıklarda bırakma!*-*
Burak Ali birden kendine geldi ve solunda ona şaşkınca bakan oğlunu görünce, “Buğra odana geç!” diye bağırdı. Çocuk bir an korksa da hemen koşup odasına geçmişti.
Yeniden karşısındakilere dikkat kesildi. Bir iki adım yaklaştığını gören Şebnem “Sakın yaklaşma!” dedi.Burak Ali çaktırmadan babasını aradı, bir elini de kaldırıp, “Şebnem! Sakin ol lütfen,” diyerek onu yatıştırmaya çalışıyordu. “Hadi o silahı bırak! Bak polis çağırmak zorunda kalacağım.”
Başını sağa sola salladı, “Onları beklemeyi çok isterdim ama Durucuk’la yolumuz uzun, daha taaa cehennemin kör dibine gideceğiz. Değil mi Durucuk?”“Saçmalama!” diye gürledi. “Bırak o silahı. Şebnem lütfen bırak, beni al, ama o olmaz! Senin derdin benimle!”
Kız Duru ile yavaş yavaş geriye giderken Burak Ali de onlara doğru yürüyordu. Telefona baktı, babası kapatmıştı. Duymuş olmasını ümit ederek kenara attı telefonunu ve o da dışarı çıktı. Şebnem’in uçuruma doğru gittiğini görünce “Hayır! Hayır Şebnem dur!” dedi sakin olmaya çalışarak. “Dur lütfen dur! Bak seni sevmeyen bendim, Duru’nun bir suçu yok! Hadi bırak onu...” gözünden akan yaşların farkında bile değildi.Duru da ağlıyor, bir yandan da “Burak Ali...” diye sayıklıyordu. Korktuğu gözlerinden belliydi.
“Hala onu düşünüyorsun!” dedi delirmiş gibi bağırarak. “Onun için ağlıyorsun! O ölecek diye ödün kopuyor, onun için acı çekiyorsun! Beter ol ama umurumda değil! Seni bu acıyla bırakıp gideceğim. Gözünün önünde onu uçuruma atacağım ve bu görüntü hayatın boyunca hafızandan silinmeyecek!”Burak Ali saçını çekiştirdi, “Şebnem yapma! Bak istediğini yaparım bırak onu sadece.” Bir adım daha yaklaştı, “Hem onu öldürürsen eline ne geçecek? Beni al, benimle ölüme git! Hadi bırak onu!”
“Hayır!” diye bağıran bu sefer Duru’ydu. “Sen olmaz!” yutkundu, “Oğlumuza iyi bak Burak Ali...”
“OLMAZ!” sesi yankılanmıştı. “Şebnem yapma, ne olur yapma...” kalbi sıkışıyordu. Daha da yaklaştı onlara.“Gelme! Burak Ali gelme!” diyerek iki adım geriye gitti.
Bunu gören Burak Ali inleyerek bağırdı, “Tamam! Tamam dur! Dur! Dur! Tamam, gitme geriye!” ensesini sıktı. Kafayı yiyecekti, çaresizlik yüzünden aklını oynatacaktı.
“Karına son sözün var mı sevgilim?”“Şebnem yapma! Onsuz olmaz! Yapma!” eliyle yüzünü sıvazladı.
Duru acıyla ve gözyaşlarının arasında gülümsedi, “Hadi bana son kez seni seviyorum de Burak Ali Şimşek.”
“Duru...” dedi inanamıyormuş gibi.
“İlk karşılaştığımız gün gibi...”
“Hayır... Hayır veda etme!”Şebnem bir adım daha geriye gitti. Artık mesafe kalmamıştı. Son bir adım daha atarsa uçuruma düşeceklerdi. Bunu fark eden Burak Ali’nin gözleri döndü. Ya kaybedecekti ya onu kurtaracaktı... Fazla bir tercihi yoktu. Bu kumarı oynamak zorundaydı. Hiçbir şey yapmadan onun uçuruma uçmasını izlemekten iyiydi. Kızın gözlerinin içine baktı. Duru anlamıştı ne yapacağını ve yutkunarak gözüyle onay verdi.
Şebnem arkasına baktı. Bunu fark eden Burak Ali, “Şimdi!” diye bağırdı ve Duru elini uzatırken Burak Ali çok hızlı bir şekilde uzanıp, onu tuttuğu gibi kendine çekti. Şebnem ise aynı anda dengesini kaybetmiş, çığlık atarak uçuruma düşmüştü.
Burak Ali kollarına aldı kızı. “Allah’ım Duru!”Duru hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, “O... O...” diyerek arkasına bakmak istedi, ama Burak Ali onu göğsüne bastırdı.
“Bakma!” diye bağırdı. “Bakma! Bitti tamam.”
“O... Öldü...”
“Tamam... Bitti. Bitti aşkım! Bitti ruhumun sahibi!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLERİNİN PEŞİNDE * IŞIK SERİSİ I - FİNAL
Lãng mạnHayallerle gerçeklerin çakıştığı bir hayat... Hayali aşktı... Hayali bir tek o kadındı ve o kadın gitmeyi seçti, Adam da bıkmadan onu beklemeyi öğrendi... Çünkü biliyordu dönecekti... Çünkü her giden birgün dönerdi... Ama bilmediği kadın döndüğü gün...