20.BÖLÜM - MUTLULUĞUN DÜĞÜNÜ VAR -FİNAL

7.4K 648 377
                                    

ve bir veda daha... Biraz üzücü bir son oldu :) şimdiden bu yolculukta benimle olan herkese teşekkürler :)


-*-
Hayat bizimdi...
Biz hayata teslim olmayanlardandık!
Direndik...
Yenildik...
Ve yeniden ayağa kalktık...
Ama hiçbir zaman pes etmedik!
Savaştık...
Kazandık...
Ve yeniden başladık...
Ama hiçbir zaman zafer sarhoşu olmadık!
Sen ve ben, biz olduk...
Biz olurken ne kendimizi unuttuk,
Ne de geride kalanları...
Biz kocaman bir aile olduk...
Efsane aşklarla dolu bir aile,
Aşkların büyük bir tutkuyla sarmalandığı bir aile
Ve sadakatin yürek istediğini öğrenen aşıklar olduk...
Bizim hikayemizin sonuna geldik...
Ama biz bir yerlerde mutluluğumuza devam ediyor olacağız,
Siz de ne kendinizden vazgeçin ne de elinizi tutan o koca yürekten.
Çünkü sevişmek değildir aşktaki marifet,
Birinin elini bir ömür tutmak büyük cesaret...

-*-

6 AY SONRA...
Duru kocasının kollarında huzurla uyurken onu rahatsız eden bir dürtüyle gözlerini açtı. Hayır olamazdı değil mi? O his boğazına kadar gelince eli ile ağzını kapattı ve kocasını uyandırmamak için yataktan yavaşça kalktı, tam tersi bir çabuklukla da banyoya koştu. Klozete eğilip bütün midesini boşaltırken aklından bildiği tüm küfürleri kocasına sayıyordu. Ama ona güvenemeyeceğini bildiğinden kendi korunuyordu. Hiç atlamamıştı. Klozeti kapatıp üstünde oturdu. Elini alnına koyup düşünmeye başladı, “Nasıl olur ya?” diye mırıldandı. Regli de gecikmişti, ama stresten olabilir diye düşünüp, üstünde çok durmamıştı. Ama şimdi bu tanıdık mide bulantıları, dün yaşadığı baş dönmesi ve reglinin gecikmesi bir arada olunca...

“Ah Burak Ali ah!”
Bir süre sonra kalkıp lavaboya gitti, yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladıktan sonra elinde havluyla halsiz halsiz odaya girdiğinde gördüğü manzara ile bütün o kötü enerjisi yok olmuş ve gülümsemişti.
Kızı ile oğlu uyanıp odaya gelmişlerdi. Işık babasının çıplak sırtında uzanırken, oğlu kendi yerinde oturmuş babası ile sabah sohbeti ediyordu.

“Anne!” diye bağırdı Buğra banyodan çıkan kadını görünce.
Burak Ali de kızına dikkat ederek ona dönmüş, beğeni ile ıslık çalmıştı. “Bugün çok güzelsiniz hanımefendi.”
“Öyle mi beyefendi?” dedi azıcık kinayeli bir şekilde.
“Evet, ama görüldüğü üzere bunu size gösteremeyeceğim. Sabahla ilgili kurduğum tüm hayallerin üstüne çöktüler,” derken sırtındaki kızını işaret etti gözüyle.

Duru kahkaha attı, “Başka bahara artık.” Kızını babasının sırtından aldı ve yanaklarını öperek onu yere koydu. Buğra’nın da başından öpmüştü.
Kocası da yataktan kalkıp onu dudağından öptü, “Günaydın aşkım.”
“Günaydın sevgilim,” dedi bitkin bir halde.
Burak Ali karısının yüzünü bir avcu ile okşadı, “Bebeğim iyi misin? Bitkin gibisin.”

“Yok hayatım çok iyiyim.” O manzara ile aklındaki tüm olumsuzluklar silinmişti. Evet bu adamdan bir sürü çocukları olsun istiyordu. “Hemde çok iyiyim.”
“Sevindim hayatım.” Gülümseyerek dudaklarını bir daha öptü.
Buğra “Anne, baba!” diye seslenince ikisi bir anda birbirlerinden koptular.
“Efendim benim kıskanç oğlum,” dedi Burak Ali oğluna sevimli olmayan bir gülümseme ile bakarken.
“Bugün seninle hastaneye gelebilir miyim? Belki Zeynep’i görürüm.”

Duru kaşlarını çattı, “Zeynep kim oğlum?” dedi elini beline koyarak. Bir yandan da kocasına bakıyordu.
Burak Ali ellerini havaya kaldırdı, “Sadece dört yaşında ve anneannesi ile dedesiyle yaşayan bir hastam. Buğra hastaneye geldiğinde bahçede karşılaştılar birkaç kere. Sonra da arkadaş oldular.”
Duru oğluna hissettirmeden üstsüz olduğundan adamın eşofmanının kenarından tutup kendine çekti ve “Sadece arkadaşlık değil mi sevgilim?” diye sordu.

HAYALLERİNİN PEŞİNDE * IŞIK SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin