ve upuzun bir bölüm sizlerle...
Ellerim senin tarafından sımsıkı tutulmuş,
Kim dokunabilir ki artık benim saçımın teline...
Yüreğimin dört bir tarafı aşkınla kuşatılmış,
Hangi düşman ayak basabilir ki sevgimin mabedine...
*-*
Bora kravatını gevşetirken birden bağırdı, “İrem! Söyler misin şu adama çocuğu gözümüzün önünde yapmayacak. Bu adam olayı tamamen yanlış anlamış. Çeksin o baldırım kadar dudaklarını kızımın minicik dudaklarından. Rica ediyorum!” sonra birden çıkıştı, “Bir daha da bu damadın kıyısında kıytısında bana bu kravatı takma! Zaten bu çocuk layıkıyla urgan görevini üstlenmiş.”
İrem yavaş yavaş Burak ile Bade’ye yaklaştı, “Burak, personel indirimi var değil mi?”
Burak kahkaha attı, “Var var. Bir de aileyiz artık, ordan da indirim yaparız. Dünürlük de var. Bir de düğün hediyesiydi, torun sevgisiydi, psikolojik baskıydı derken, bedavaya gelir.”
“Tadından yenmez, oh oh! Çekilmiyor da bir süre sonra.”
“Valla İremciğim, annem babamı bu iki edepsiz damatla çektiyse, sen de çekersin. Sıkıntı yok,” dedi Bade gülerek.Burak Ali karısının dudaklarından ayrıldığında ona sımsıkı sarıldı, “Seni çok seviyorum Duru’m.”
“Seni çok seviyorum Burak Ali’m.”
“Özlemişim, senden bu iki kelimeyi duymayı, sana özgürce bunu söylemeyi çok özlemişim,” derken gözlerini yummuş, onu içine hapseder gibi sarılmıştı.
“Affettin mi Burak Ali?”“Affettim güzelim. Affettim. Bitti...” yanaklarını avuçlarının arasına alıp, dudaklarını alnına bastırdı, ayrıldığında da davetlilere dönerek kızın eli ile birleşmiş elini havaya kaldırarak gülümsedi. Gamze, Başak ve Duygu konfetileri patlatırken, Doğu ile Güney de yanyana durup “Bir! İki! Üç!” diye bağırıp, aynı anda şampanyaları patlatmışlardı.
Kaan, Gül ve Ezman sahneye çıktıklarında, Kaan hazırlık yaparken, Gül “İlk şarkıyı bence damadımız söylesin,” dediğinde Burak Ali kaşıyla ‘Hayır!’ yapsa da, Gül ondan inatçıydı, “Hadi taze damat!”
“Teyze yapmayın şunu ya.” Mikrofonu alıp Duru’ya bakarak şarkı düşünüyordu ki, arkasındaki Bora ile göz göze geldi ve aklına gelen şarkıyı teyzesinin kulağına söyledi.Ve karısının elinden tutarak sahneye çekti onu. Herkes ikiliyi alkışlarken Bora kaşlarını çatmıştı, “İrem, çok da romantik bir şarkı değil gibime geldi.”
“Damadımız gayet de romantik.”
“Hıı... Erotik bu erotik. Neresi romantik, ben görmedim!” dedi dehşet içinde.
Burak Ali Duru’nun beline sarıldı ve bedenini kendi bedenine yapıştırdı. “Şarkı senin için bebeğim,” deyip, giriş yaptı.“İnadına inadına açmış göğsünü,
Marifetmiş gibi gezer!
Bak şu zillinin ettiğine,
Ne sever ne de vazgeçer!
Etme günahtır, bana da yazık
Oldum sürünmekten beter!
Günahı, sevabı karıştırdım
Göz görür bu gönül çeker!
Yanakları al nardan sanki!
Gelmiş bin bir diyardan!
Kız sokul öpeyim, dudakları kiraz!
Al koynuna uçur biraz! -Derken gözlerinin içine öyle bir baktı ki, Duru eriyecekti neredeyse.
Yanakları al nardan sanki!
Gelmiş bin bir diyardan!
Kız sokul öpeyim, dudakları kiraz! -Ve şarkı bitmeden yeniden dudakları buluştu.
(Sinan Özen – Bin Bir)Bora’nın gözleri kocaman açılmıştı, “İrem duydun mu sözleri? Duydun mu İrem, uçur ne demek lan? Al koynuna ne?” dedi dehşetle inler gibi.
“Ben mi açıklayayım Bora, yoksa ben bakayım sen anlar mısın?” gözlerini devirdi, “Klinikte özel olarak incelenmelisin.”
“İrem şimdi beni konuşturma rica ediyorum. Ben daha bu kız mini minnacıkken, o evde bebekleriyle oynarken, o Burak daha hayaliyken demedim mi sana ‘Burak diye damat istemiyorum’ diye? Dedim. Neden kimse benim hayallerimle ilgilenmiyor acaba? Benim Burak ismini taşımayan bir damat hayalimdi.” Sonra ileride eğlenen Luca’yı görünce, “Hah!” diye adamı işaret etti, “Bunun gibi biriyle evlenseydi keşke. Zararsız! Ne tatlı...”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLERİNİN PEŞİNDE * IŞIK SERİSİ I - FİNAL
RomantizmHayallerle gerçeklerin çakıştığı bir hayat... Hayali aşktı... Hayali bir tek o kadındı ve o kadın gitmeyi seçti, Adam da bıkmadan onu beklemeyi öğrendi... Çünkü biliyordu dönecekti... Çünkü her giden birgün dönerdi... Ama bilmediği kadın döndüğü gün...