Uzun bir bölüm sizlerle :) ve anket sonucu da açık ara hatta oy birliği ile diyebilirim kitaba bu şekilde devam ediyoruzçsadece Duru ile Burak Ali olarak...
*-*
Sen meleğin soyundan gelen fani,
Şeytanla aşık atamazsın...
Ben elime aldım mızrağımı, yaktım ateşi
Artık elimden de kalbimden de kurtulamazsın...-*-
Arabanın içindeki sessizliği tek bozan şey Buğra’nın babasının aldığı yeni arabayla oynarken çıkardığı sesti. İkili sessizce yola odaklanmışken Duru’nun telefonunun sesi birden arabanın içinde yankılandı.
Duru hızla çıkardı telefonunu, arayanı gördüğünde ise, hemen oğluna döndü, “Buğra, bak Luca ile Rosa arıyor.”
Buğra ellerini havaya kaldırıp, “Luci,” dedi sevinçle.
Bunu gören Burak Ali sinirle gülüp, başını sağa sola salladı.
Duru oğlunun emniyet kemeri takılı diye aradan onunda görüleceği şekilde telefonu tutup açtı. “Selam,” diye İtalyanca söze girince Burak Ali kaşlarını çattı.“Türkçenin suyu çıktı çünkü.”
“Selam güzellik nasılsın?” dedi Luca yanında oturan Rosa’yı itiştirerek.
Duru anlamsızca baktı adama, Hintçe konuşuyor sanki, bir de İtalyanca bilmiyormuş gibi laf sokuyor. “İyiyim sen nasılsın?” -Güzellik demese iyiydi, sevdiği adamı üzmenin anlamı yok yani.“Bende iyiyim. Rosa’nın yanına, senin odana taşındım. O yüzden çok iyiyim.”
Duru yalandan kaşlarını çattı, “Adi. Benden sonra orayı müzeye çevirmenizi bekliyordum ama...”
Rosa kahkaha attı, “Ya ya, her sabah da mum yakıp, çiçek koyar, ayin yapardık.” Sonra etrafa bakarak, “Seni çok özledik böceğim ya,” dedi.“Size bir an önce gelin derdim ama henüz bir evim yok. Ama bakınıyorum. Bugün Doğu ile baktık birkaç yere. Bulur bulmaz gelirsiniz.”
Bu sözle Burak Ali ters ters ona baktı, “Ne evi? Nereye taşınıyorsun çok pardon?”
Duru ona cevap verecekken Luca ile Rosa aynı anda “O kim?” diye bağırdılar.
“Bi arkadaş,” dedi Duru adama meydan okuyarak. “Bu sıra onda kalıyorum.”Burak Ali daha da sinirlendi, “Bunlar şu sapık sevgililer mi?”
“Çocuğumuz var Burak Ali. O konulara hiç girme istersen!”
“Olsun, ben millete çıplak çıplak kapıyı açmıyorum! Versene sen şunları bir bana!”
“Ya önüne bak önüne, kaza yapacağız! Allah Allah,” diye çemkirdi adama.
“Arkadaşmışım!” sonra birden bağırdı, “Çocuğunun babasıyım ben babası! Arkadaş diye o lavuğa derler.”
“Lavuk ne anlıyor ben çok taş!” dedi Luca Türkçeyle.Duru birden ona dönüp, dişlerinin arasından tısladı, “Önüne bak Luca. O olmaz!”
Burak Ali kızın söylediği ile kaşlarını çattı. “O ne demek?”
“Sen arabanı kullanır mısın?”
Onlar tartışırken arkadan “Luci!” diye bağıran Buğra’ya Luca kocaman gülümsedi.“Allah’ım işte dünyanın en yakışıklı erkeği, bende ikinci, o da üçüncü. Nasılsın bakalım?”
“Kocum iyyim Luci!”
“Ooww süpersin koçum benim.”
Burak Ali adamın konuşmasıyla meraklı bir şekilde Duru’ya baktı, “Bu adam koç mu kuzu mu anlamadım ben? Bana koçluk bir şeyi yok gibi geldi.”“Sanane.”
Burak Ali cevabını almış, memnun bir şekilde gülümsemişti. İçi çok rahatlamıştı.
O sırada Rosa surat astı, “Bana yok mu o gülümsemeden?”
“Sana da va Ro,” dedi gülümseyerek.
“Yakışıklı geldiğinde yine gidecek miyiz sosisli yemeğe?”“Evet!” diye bağırıp ellerini havaya kaldırınca, Burak Ali “Sağlıksız sağlıksız şeyler...” diye homurdandı ve marketin önünde durup kadına döndü, “Eğer bir sakıncası yoksa şu görüşmeyi sonlandırır mısınız Duru hanım, markete girelim.”
Duru gözlerini devirdi, “Neyse kapatmam lazım. Gece ararım sizi ben.”
“Tamam güzellik görüşürüz.”
“Görüşürüz Duru.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLERİNİN PEŞİNDE * IŞIK SERİSİ I - FİNAL
RomantizmHayallerle gerçeklerin çakıştığı bir hayat... Hayali aşktı... Hayali bir tek o kadındı ve o kadın gitmeyi seçti, Adam da bıkmadan onu beklemeyi öğrendi... Çünkü biliyordu dönecekti... Çünkü her giden birgün dönerdi... Ama bilmediği kadın döndüğü gün...